Son günlerde Kıbrıs sorununda olan değişik hamleleri iyi okumak gerekmektedir.
Bu hamleler, Anastasiadis-Çavuşoğlu’nun BM toplantılarındaki ikili görüşmelerinden sonra iyice açığa çıktı.
Rum tarafında, Türklerle siyasal eşitlik ve tüm ada üzerindeki GARANTÖRLÜK HAKLARININ devamı yerine, kanatları güçlü, merkezi yetkileri zayıf bir federasyon görüşü ağır basmaya başladı.
Bu görüş, Türkiye’nin çıkarlarını dikkate alırken, Kıbrıs Türk toplumunun eşitlik isteklerinin önüne set çekeceği için, son günlerde hızla ön plana geliyor.
Kıbrıs’ın çevresinde bulunan 1 Trilyon dolar civarındaki gaz yataklarının gelirinden, Türkiye’yi dışarda bırakmanın mümkün olmadığını, artık Anastasiadisin çevresindekiler de dillendiriyor.
Anastasiadis’in görüşme heyetinde yer alan Polis Poliviu, Kıbrıs Sorunu-Başka Bir Yaklaşım başlıklı Ağustoz 2018 tarihli raporunda:
Durumun olduğu gibi kalmasının Doğu Akdeniz’deki enerji yatakları nedeniyle büyük tehlikeler taşıdığını, Türkiye ile yeni bir çatışmada, kimsenin kendilerine yardım edeceğini sanmamaları gerektiğini, Türkiye’nin bölgenin en güçlü devleti olduğuna, öyle de kalacağına dikkat çekiyor.
Anastasiadis ve ekibi artık Türkiye’siz Doğu Akdeniz’deki Enerji politikalarının yürütülemeyeceğinin farkındadırlar. Bu nedenle, Türkiye ile gizli temaslar peşindedirler.
Akıncı’nın Anastasiadis’in bu hamlelerinden ve Türkiye’nin bu hamlelere cevap vermesinden rahatsız olduğu açıktır. Ancak, Türkiye de bu politikaları destekleme eğilimindedir.
Son bir haftada DİSİ lideri Averof Neofidos ‘un önce Kudret Özersay’ı, sonra da Özdil Nami’yi akşam yemeği bahanesiyle ziyaretleri çok dikkat çekicidir. Özersay da Özdil Nami de, Kıbrıs Türk toplumunun görüşme heyetindeki baş görüşmecilerdi.
Akıncı, bu yeni durumun analizini doğru bir şekilde yapmak zorundadır.
Türkiye, uzun bir süreden beri kanatları güçlü bir federasyonu savunmaktaydı. Bu federasyonda, Kuzey Kıbrıs’ın garantörü haklarını yasal olarak elde etmesi daha kolaydır.
Bu çözümle birlikte , adaya taşınan Türkiyeli nüfusa vatandaşlık vermede Rum tarafı önemli bir problem çıkartmayacağının güvencesini vermektedir.
Rum tarafına, Annan planındaki haritaya yakın bir toprak verilmesi ve 100 bin civarında Rum’un bu topraklara yerleşmesi, hem Rum tarafını, hem de Türkiye’yi rahatlatacaktır.
Tayyip Erdoğan’ın KAZAN-KAZAN prensibiyle uyumlu olan Kanatları güçlü federasyon, uzlaşmanın olmasını sağlayabilecek tek çıkış yolu gibi görülmektedir.
Türk tarafının, Rumlar, görüşme zeminini değiştirerek zaman kazanmaya çalışıyor tezi, bir temelden yoksundur. Çünkü, Kıbrıs sorunu artık Doğu Akdeniz’deki enerji oyununun bir parçası haline gelmiştir.
Kıbrıs sorununa nokta koymadan, bu enerjinin kullanılması mümkün değildir. Rumlar, son günlerde Türkiye’nin ENERJİ oyununa kesinlikle taraf olacağı uyarısını daha önceden tahlil ederek, yeni politikalar üretmişlerdir. Bu yeni politikaları ise özetleyen hamle, kanatları güçlü, merkezi yetkileri zayıf federasyon açılımıdır.