KIBRIS KONUSU HAK ETTİĞİ CİDDİYETLE TARTIŞILMALI... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

KIBRIS KONUSU HAK ETTİĞİ CİDDİYETLE TARTIŞILMALI…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Bu hükümet kurulurken, Kıbrıs konusunda hükümetin bir ortak görüşü olmadığı özellikle vurgulanmış, “zaten Kıbrıs meselesi Cumhurbaşkanı’nca yürütülüyor” denmişti.

Aradaki farklılıkları biliyorduk. Ancak temel konularda birbirlerine ters düşmeyeceklerini, bir konsensüs sağlanacağını da tahmin etmiştik. Çünkü ne derlerse desinler, ortak kırmızı çizgiler var.


İşte dün de açıklandı. Siyasi eşitlik başta. Rum tarafının buna yanaşmadığı da. Ucu açık müzakereye de ortak olarak karşıyız, masada neyin görüşüleceğinin açık seçik bilinmesini de istiyoruz.

Nitekim son günlere kadar da böyle geldi.

Ancak dikkat çekici bir şekilde Dışişleri Bakanı ile Cumhurbaşkanı birbirlerini eleştiren açıklamalar yapmaya başladılar.

Olayın başlangıcı, sanırım Türkiye Dışişleri Bakanı’nın geçen defaki ziyareti sırasında yapılan toplantılara dayanıyor.

Hani masaya “tartışmak” adına iki devletliliğin konulması olayı…

O işin aslını da dün Sayın Akıncı açıkladı. Crans Montana sonrasında bu konuyu gündeme getiren, Anastasiadis olmuş…

Bence, kimsenin “çözüm istemyoruz” ya da “illa da federasyondan vaz geçelim, yerine şunu koyalım” dediği yoktur.  Tartışılan, Anastasiadis’in arzu ettiği gibi federasyon modeli ortadan kalkarsa, ne olur meselesidir.

Ama kötü olan, devletin kapalı kapılar arkasında konuşulması gereken temel hedeflerinin, taktiklerinin, pazarlıklarının çarşaf çarşaf ortaya serilmesi, kamuoyunda tartışılır hale gelmesidir.

Cumhurbaşkanı da, parti başkanları da bir taban tarafından seçilmiş liderlerdir.

Böyle hassas bir konuda karar almada yetkilidirler.

Öyle olduğu halde, Kıbrıs meselesini yüksek sesle tartışmaya açmak, makamlar arası çekişmeye döndürmek, tribünlere oynamaktan başka bir şey olamaz benim gözümde.

Şu anda meseleyi birlikte götüren iki sorumlu makamdan birinin çıkıp tüm dünya kamuoyuna “Cumhurbaşkanıyla farklı düşünüyoruz” diye duyuru yapmasının maksadı ne olabilir?

Ya da diğerinin yine sosyal medya aracılığıyla yanıt vermesi…

Sadece Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı meselesi değil, ana muhalefet partisi de sırf iç politik gailelerle aynı hatanın içinde.

Kıbrıs Türk tarafı bunca yıl içinde defalarca bu tür yol ayırımlarına gelmiş, ama sonunda bir konsensüs çıkartmıştır. Çünkü, Kıbrıs konusunun özünde hak ettiği bir ciddiyet vardır. Herkes de ona göre hareket etmiş, bu ağır sorumluluğunu taşımıştır.

Beklediğimiz, bu işin yine böyle yönetilmesidir.

Dışa karşı bir zaafiyet yaratmak en son istenen şey olmalıdır.

Dahası, içte de kaybedilen güveni, bir o kadar daha yerle yeksan eder.

İşte bakın, muhalefet artık “hükümetin Kıbrıs konusunda görüşü yok” eleştirisine başladı bile.

İyi mi şimdi bu? İstenen bir durum mu? Öyleyse, söyleyecek sözüm yok. Ama sanmıyorum.

Bakmayın siz soldan ve sağdan “statüko rantçısı” çevrelerin kışkırtmalarına.

Böyle tartışmalı bir ortamda belirlenecek politika ne kadar benimsenecektir?

Toplumun çoğunluğu tarafından desteklenecek midir?

Aradaki köprüleri yıkarak, muhalefeti büyüterek, ideolojik ayırımları körükleyerek varılan noktada  sağlıklı yürüyebilir misiniz?

İç politikada bu dediklerimiz olabilir. Ama dış politikada, tartışmaya dahil olan tarafların hiç birinin istemeyeceği sonuçlar doğuracaktır.

Kısaca istismar edilecektir…

Umarım Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun ziyareti, Kıbrıs konusunu, bir temel mesele, bir ortak çıkarlar meselesi olarak hak ettiği ciddi tartışma ortamına geri döndürür.

Aksi, içte olduğu gibi, dışta da bölük pörçük olmamız demektir.

Ki bu da felakettir…

 

 

YERİN KULAĞI VAR

MESAJ KİME:

Türkiye Cumhuriyeti Dişişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Kıbrıs davasının birilerinin siyasi hırslarına ve ideolojilerine kurban edilemeyecek bir dava olduğunu ve Kıbrıs Davası’na kimsenin tek başına yön veremeyeceğini, bu nedenle buraya geldiğini” söylerken mesajı kimeydi diye doğrusu merak ettim. Bu mesaj Anastasiadis’e miydi, yoksa “federasyondan başka birşey görüşmem” diyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya mıydı?…

 

ANLATABİLSE OLACAK:

Cumhurbaşlkanı Akıncı; “Anastasiadis Sayın Çavuşoğlu’na ve bana 2 devletli çözümden, gevşek federasyondan ve desenralizasyondan bahsetti, ancak ne istediğini anlatamadı. Söylediklerinin altı boş kaldı” dedi. Zaten esas sorun, her iki toplumun birbirlerini anlamalarında. Biri bayram haftası derken, diğeri bunu mangal tahtası olarak anladığı sürece sittin sene daha konuşup dururuz…

 

FARKLI ŞEYLER:

Son zamanlarda herkes “Kıbrıs konusunda artık farklı şeyler konuşalım” diyor. Tamam konuşalım da birileri de çıkıp bu “farklı şeylerin” ne olduğunu açıklasa daha iyi olmaz mı? 50 yıldır bir arpa boyu yol almadığımız aynı şeyleri konuşmayalım da ne konuşalım. Ayrılığı mı, desenralizasyon mu , yoksa başka şeyleri mi konuşacağız toplum olarak bilelim…

 

DÜN ÇÖZÜLSE BUGÜN İKİ GÜN OLURDU:

UBP Genel Başkanı Ersin Tatar, tarım sektörünü her zaman önemseyen bir parti olduklarını belirterek üreticinin yanında olduklarını söylemiş. İyi de sektörün sorunları son bir yılda mı ortaya çıktı. Defalarca bu yolları aşındırdılar, günlerce Lefkoşa trafiğini felç ettiler. Ama kimse de bugüne kadar izlenen yanlış tarım politikasına dokunmadı, sorunu kökten çözecek cesareti göstermedi.

 

NEDİR BU ÇELİŞKİ?:

Sağlık Bakanlığı ile devletin doktorları çelişkili açıklamalar yapıyor. Bakan 2 domuz gribi vakasından bahsederken, Mağusa Devlet Hastanesi doktorlarından Ahmet Körceğez, “Gribin mevsimsel olayından bahsedebiliriz ama son haftalarda bu artış gösterdi, yüzde 80’i domuz gribi vakasıdır” diyor ve bu haber İHA tarafından yayınlanıyor. Haydi bakalım, kim kime güvenecek? Böyle bir konuda çelişkili açıklama mı olur? Bu güvensizlik, halkı daha çok paniğe sevk edecek…

 

UYARDIĞIMIZDA TEPKİ KOYMUŞLARDI:

Çok değil, bundan birkaç yıl önce bu sütünlardan yazmıştım. ‘Bakkal dükkanı gibi her sokağa iki eczane açılıyor, üniversiteler bunu göz önüne alıp, ona göre bir plan yapmalı’ dediğimizde birçok eczacılık öğrencisi tepki göstermişti. Dün “eczacılığın cazibesi kalmadı” başlığıyla Havadis’in manşetine taşındı konu. Eczacılar Birliği Başkanı Sevinç; “Son yıllarda eczacılık lisansı alan herkes eczane açmayı tercih ediyor. Bölgelerde nüfusa göre eczane ihtiyacı dolmuş olduğu halde yeni eczaneler açıyor. Bazı bölgelerde ise adeta yığılmalar oluştu” diyerek üniversitelerin bu dalda bir kota koyması gerektiğinin altını çizdi…

 

 

 

ZİRVEDEKİLER

Cenk Mutluyakalı: “Kendimi bildim bileli, siyasi partiler şöyle bir süreç izlerler. Milletvekili adayları ya ‘vekil’ olur. Eğer kazanırsa…Yok eğer kazanamazsa…Müdür ya da müsteşar.- ki hak eden var,

etmeyen var.- Gerisi de yönetim kurullarına (!) Kooperatif…Sigorta…Toprak Ürünleri…Elektrik Kurumu…Bu liste uzar gider. Sonra ne mi olur? ‘Gör beni göreyim seni’ düzeni (!) Bu düzen ‘ulusal’ bir sos içerisinde tüm topluma yedirilir. En idealistler dahi gün gelir bu sistemin bir yerine yapışırlar”…

 

 

DİPTEKİLER

Ben Mi Düzelteceğim: Başbakan Erhürman, turizmden 850 milyon dolar gelir sağlandığını ancak bu gelirin dışarıya gittiğini kaydederek otellerde çalışanların sadece yüzde 22’sinin KKTC vatandaşı olduğunu, ülkede yüzde 18 genç işsiz bulunduğunun da altını çizmiş. İyi de siz bu ülkenin Başbakanı değil misiniz, şikayet edeceğinize gereğini yapın o zaman…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar