“Kelebek etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen addır.”
Kelebek etkisine çarpıcı bir de örnek veriliyor:
“Amazon Ormanları’nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD’de fırtına kopmasına neden olabilir.”
…
Türkiye’de meydana gelen Gezi olaylarında insanların 81 ilde sokaklara dökülmesini “kelebek etkisi” çerçevesinde örnek olarak göstermek mümkün mü?
Kitleler sokağa dökülmek için bir kelebeğin kanat çırpmasını mı bekliyorlardı?
…
Memlekete dönecek olursak,
Gökhan Naim’in hunharca öldürülmesi olayı, ki bu kaçıncı cinayet memlekette, toplumda kelebek etkisi yaratmadığına göre, zamana ihtiyaç var!
Daha çok cinayetler işleneceğe benziyor ağzımızdan yel alsın, kimsenin canı yanmasın…
…
Her defasında herkes konuşuyor.
Bütün makamlar, siyasi partiler yüksek perdeden görüşlerini açıklıyorlar.
Sanırsınız, 24 saatin içerisinde çok radikal önlemler alınacak.
Sabah kalktığınızda her şey değişecek.
Söylenenlerden gurur duyar, yapılan heyecanlı konuşmaları paylaşırsınız!
“İşte böyle” dersiniz!
Sonra ve her zaman olduğu gibi, aradan birkaç gün geçer, hayat hiç olmamış gibi devam eder.
Değil kelebek etkisi, ejderha etkisi olsa yaprak kıpırdamaz!
Kıbrıslılara yaraşır bir şekilde normal gündeme geçilir.
O gündem Kıbrıs meselesidir ki bir maçın bile ortaklaşa izlenmesini engelleyen bir mesele bu…
…
Sevgül Uludağ’a, yaptığı kayıplarla ilgili çalışması hakkında en çok nelerden etkilendiği sorulunca, kimi katliam ve tecavüz olaylarının Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar tarafından yapıldığını öğrendiğinde bundan çok etkilendiğini söylemişti, geçenlerde verdiği bir söyleşide.
Bir başka dünyada yaşanıyor olsa, kendi toplumlarında katliam ve tecavüz yapanlarla birlikte, üstelik cezasız mezasız, üstelik kimlikleri bile tespit edilmeden birlikte yaşamak zül gelir insana.
Bütün bunları bilerek yaşayan kitleler üzerinde kelebek etkisi olur mu?
Böyle durumlarda insanlar ayaklanır, geçmiş üzerine hesaplaşma başlar, karşılıklı özürler dilenir, ceza alacak olanlar tespit edilir falan.
Böylece güven olgusu pekişir; bir defter kapanır, geleceğe bakılır…
…
Metehan’da kuzeyden güneye geçerken, arabalar kendiliğinden ayrı şeritlerde kuyruk oluşturuyorlar.
Bir şeritte plaka numaraları üç harfle başlayan arabalar, diğer şeritte iki harfle başlayan arabalar.
Rum tarafındaki gümrük geçidinde bu durum daha rahat olsun diye yol genişletme çalışması yapılıyor.
Arabadakiler, pencerelerinden birbirlerine utangaç gözlerle bakıyorlar.
Biri sağ şeritte, diğeri sol şeritte.
Hani bir deli çıksa bütün yolları böyle yapsa, inanın kimsenin gıkı çıkmaz!
Öküzler kanat takıp kanatlarını çırpsa, kimse dönüp bakmaz!
Her ikisi de bu ayrılıktan memnun; rahatlarına bakıyorlar…
…
Amazon’da bir kelebek kanat çırpsaymış, ABD’de fırtına koparmış!
Burada insanlar, bırak iki bölgeliliği falan, yolda bile kendi şeridinde gitmek istiyor!
Kayıplarının kemiklerini arıyorlar ama zaten kendileri de kayıp!
Maç yapmaya çalışıyorlar ama birbirlerini engelleyerek ve hırpalayarak…
…
Kelebek kanadını çırpa çırpa kanadı yolundu kardeşim!
Sen neyin etkisini arıyorsun!
