Kaygı ve panik - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
KıbrısManşet

Kaygı ve panik

ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Program Koordinatörü Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez, vatandaşın içinde bulunduğu durumu şöyle niteledi;

TOPLUM STRESLİ VE ENDİŞELİ: Piskolojişk Danışman Aslı Bugay Sökmez, yaşanan ekonomik kriz sonucu toplumun çoğunluğun stresli olduğunu ve bazı vatandaşların  ise endişe temelli ağır psikolojik sorunlar yaşadığını kaydetti. Sökmez:  “Aslında güncel olarak yaşadığımız bu olumsuz duygu durumunun temel nedeni ekonomik krizdir”

KAYGI VE PANİK YAŞANIYOR: Yaşanan ekonomik krizin ne kadar süreceği ve ne zaman sonlanacağı belirsizliğine dikkat çeken Sökmez bu belirsizlik sonucunda ise korku, kaygı, panik, kızgınlık, öfke ve suçluluk gibi duyguların yaşandığını söyledi


SİGARA, ALKOL KULLANIMI ARTTI: Sökmez: Krizin yarattığı davranışsal tepkileri incelediğimizde bazıları sessizleşti ve içine kapandı bazıları ise aşırı saldırganlaşarak, daha toleransız ve öfkeli davranmaya başladı ve sigara, alkol ve madde kullanımına yöneldi ve dozunu arttırdı

ŞOK YAŞIYORUZ: Sökmez: Her türlü krizin yarattığı ilk etki şok’tur. Şok dönemini birkaç gün sonrasında tepki dönemi takip eder. Bu dönemde güven duygusu zedelenir, hissedilen kaygı panik seviyesine kadar yükselebilir. Kişiler bu duruma nasıl tepki vereceğini bilemedikleri için hareketsiz kalmayı tercih eder

Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez

Ülkemizde yaşanan ekonomik krize bağlı olarak insan psikolojisini Havadise değerlendiren ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Program Koordinatörü Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez, Her türlü krizin yarattığı ilk etkinin şok olduğunu söyleyerek, Şok dönemini birkaç gün sonra tepki döneminin takip ettiğini,  kişilerin bu dönemde kaçmayı yada savaşmayı tercih ettiğin aktardı. Sökmez üçüncü evrenin kabullenme evresi olduğunu vurgulayarak, son dönemde ise uyum ve değişim evresi yaşandığını belirtti

 

“Olumsuz duygu durumunun nedeni kriz”

ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Program Koordinatörü Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez, KKTC’de yaşanan ekonomik krizle ilgili Havadise değerlendirmelerde bulundu. “Kimileri alıyor, kimileri satıyor, kimileri ise sanki korku filmi izleyen seyirci misali onları ve sürekli değişen döviz kurunu ve markete, benzine vs. yansıyan fiyat değişikliklerini takip ediyor” diye söze başlayan Sökmez, yaşanan ekonomik kriz sonucu çoğumuzun yani toplumun stresli olduğunu ifade etti. Buna bağlı olarak, bazı kişilerin stres kaynaklı halsizlik nedeniyle rutin işlerini bile yapmakta zorlandığını,  bazı kişilerin ise endişe temelli ağır psikolojik sorunlar yaşadığını aktaran Sökmez, Aslında güncel olarak yaşadığımız bu olumsuz duygu durumunun temel nedenini yaşadığımız ekonomik kriz olduğunu vurguladı.

 

“Kriz tüm dengeyi bozar”

Ekonomik krizi tanımlayan Sökmez, Kendi kontrolümüz dışında aniden gelişen, şiddetli olumsuz etkisi olan, baş etme becerimizi aştığını düşündüğümüz belirli bir gerilim, kaygı ya da çatışma yaratan olaylara kriz denir. Kriz; tehlikeyi, tehdidi, riski ve kaybı içerir ve gündelik hayatı sekteye uğratarak tüm dengeleri bozar.  Şu anki yaşanan kriz ekonomik temelli olduğu için krizin adı da ekonomik kriz.

 

“Belirsizlik kaygı yaratır”

Yaşanan ekonomik krizin ne kadar süreceğinin, ne kadar daha şiddetinin artacağı ve ne zaman sonlanacağının henüz belirsiz olduğuna vurgu yapan Sökmez, bu belirsizlik kaynaklı kriz sonucunda korku, kaygı, panik, kızgınlık, öfke ve suçluluk gibi duyguların yaşanabileceğinin altını çizdi.

Sökmez, sözlerine şu şekilde devam etti; “ Eğer birbirimizin iç sesini duyabilecek olsaydık muhtemelen bu krizin ardından “bu gerçek olamaz”, “ bu kadarı da olamaz” “ artık ne yapsam işe yaramayacak” ve  “ çaresizim” gibi sesler duyardık. Davranışsal tepkileri incelediğimizde bazıları sessizleşti ve içine kapandı bazıları ise aşırı saldırganlaşarak, daha toleransız ve öfkeli davranmaya başladı ve sigara, alkol ve madde kullanımına yöneldi ve dozunu arttırdı.”

 

“Krizin yarattığı ilk etki şoktur”

Her türlü krizin yarattığı ilk etkinin “şok” olduğuna dikkat çeken Sökmez, bu dönemde güven duygusunun zedelendiğini, hissedilenin kaygı ve panik seviyesine kadar yükselebildiğini kaydetti. Kişilerin bu ani gelişen tehlikeli, tehdit edici ve risk içeren duruma nasıl tepki vereceğini bilemedikleri için hareketsiz kalmayı tercih ettiklerini vurgulayan Sökmez, bu nedenle bu dönemde genellikle ticari eylemlerin yavaşladığını sözlerine ekledi. Psikolojik Danışman Sökmez, Bu dönemin en tipik özelliğin bireylerin tıpkı gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi donup kalması olduğunu ifade etti.

 

“Şok dönemini tepki dönemi takip eder”

Şok dönemini birkaç gün sonra tepki döneminin takip ettiğini söyleyen Sökmez,  bu dönemin temel özelliğinin “Savaş ya da Kaç” olduğunu belirtti. Kaçış olarak bireylerin inkârı kullandıklarını aktaran Sökmez, Kişinin gerçek olayı düşünmemek için zihnini başka olumlu olaylara odakladığını kaydetti. Bu durumun kısa süreli fayda sağlasa bile uzun vadede işlevsel olmadığını söyleyen Sökmez, “Buna bağlı olarak riskli davranışlarda artış olabilir. Başıma gelenleri ne tahmin edebiliyorum ne de kontrol edebiliyorum düşüncesi bireyleri riskli haz odaklı davranışlara itebilir. Hiç ekonomik kriz olmamış gibi hala imkânlarından fazlasını lüks tüketim için harcayanlar buna örnek olabilir. Kaçma tepkisini kullananlar adete polyanacılık oynar gibi kriz olduğunu reddedeler. Hatta dövizdeki ufacık bir düşüş bile onların “artık hiç sorun yok” şeklinde düşünmesine neden olur” dedi.

 

“Kaçma yerine savaşmayı tercih edenler düşman belirlerler”

Kaçma yerine savaşmayı tercih edenlerin genellikle ilk tepki olarak savaşacak bir düşman belirlemeye çalıştığını belirten Sökmez, düşman olarak etiketledikleri kişiyi tüm olanlardan sorumlu tutup, suçlayarak, kızgınlık ve öfke hissettiklerini söyledi.  Bu dönemin yorumların, ve eleştirilerin en yoğun yapıldığı zaman olduğunun altını çizen Sökmez,  dönemin sonuna doğru durağanlıktan çıkıp yeni eylem planları oluşturmaya çalışıldığını aktardı.  Sökmez, “Artık sadece Türk malı kullanacam” deyip Doları, Euro’yu yakanlar, Iphone telefonunu kıranların aslında savaş tepkisini seçmiş ve düşmanlarıyla kendilerince mücadele için planlarını belirlemiş olan kişiler olduğunu kaydetti.

 

“Sosyal destek çok önemlidir”

Üçünce evre olan kabullenme evresinin ise bireyin durumla yüzleşmesi ile başladığına dikkat çeken Sökmez, bu yüzleşmenin inkara göre stresin tekrar yükselmesine neden olduğunu ifade etti. Bireyin kayıplarının daha net bir görünüm aldığını söyleyen Sökmez, şu anda döviz borcu olanlar ne kadar bir zarar içinde olduğunu hesaplayamaz durumda olduklarını belirtti.  Bir süre daha geçtiğinde dövizin değeri netleşince bireylerin de önce finansal kayıplarının netleşeceğini, sonra da bireylerin durumla yüzleşip kabul yaşayıp hedeflere yönelik yeni planlara yöneleceğinin altını çizen Sökmez, bu dönemin riskli yönünün, kayıplarıyla yüzleşen kişilerin intihar etme olasılığının olması olduğunu vurguladı. Sökmez, bu noktada sosyal desteğin çok önemli olduğunun altını çizdi.

 

“Son evre uyum ve değişim evresidir”

Son evrenin uyum ve değişim evresi olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez, bu evrede bireylerin yaşadığı probleme karşı daha gerçekçi bakmaya başladığını kaydetti. Hayatın yaşamaya değer olduğu inancı ve gelecek umuduyla kişilerin yaşadığı gerilimin azalmaya başladığına vurgu yapan Sökmez, kişi sahip olduğu öz gücünü fark ederek problemle baş etmeye yönelik yeni ve aktif baş etme becerilerini kullanmaya başladığını ve Hayatında kısa, orta ve uzun dönemli planlar yaptığını sözlerine ekledi.

 

“Hem iş hayatında, hem aile hayatında sorunlar artabilir”

Sökmez, sözlerine şu şekilde devam etti; “Bu krizden etkilenme düzeyimizi ve tepkilerimizi, krize ne şiddette ve ne kadar maruz kaldığımıza kadar, daha önceki psikolojik ve fiziksel iyi oluş̧ düzeyimiz, çevremizden gördüğümüz sosyal destek, yaşımız (yaşlılar riskli grupta) gibi öz- kaynaklarımızda şekillendirmektedir. Ayrıca, araştırmalar bu tür travmatik olaylarda kadın ve engelli olmanın ayrıca küçük çocuk sahibi olmanın ileri düzey stres yaşama riskini arttırdığını göstermektedir.  Bu dönemde hem iş hayatında hem aile hayatında sorunlar artabilir. Psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıklar başlayabilir ya da şiddeti artabilir. Sosyal ilişkilerde geri çekilme ya da saldırgan iletişim tarzı nedeniyle bozulmalar baş gösterebilir.”

 

“Psikolojik ilk yardıma ihtiyaç var”

Bu dönemde aslında herkesin psikolojik ilk yardıma ihtiyacı olduğunu vurgulayan Sökmez, Bu tür stres yaratan travmatik olaylardan sonra ilk temas anında sunulması gereken hizmetlere psikolojik ilk yardım dendiğini söyledi. Sökmez, nasıl ki bir kaza, yangın, yaralanma anında fiziksel sağlımız için fiziksel ilk yardım sağlanıyorsa, bu tür kriz yaşantılarından sonra da yaşanan stresin travmaya dönüşmemesi ya da ileri düzeye taşınmaması için de psikolojik ilk yardıma ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.

 

“Çevreyle yeniden bağ kurmak önemli”

Krizin psikolojik etkilerini düzenleyecek psikolojik ilk yardımın adımlarını sıralayan Sökmez, “Ekonomik krizin artçı etkilerini göz önünde bulundur. Bir deprem yaşandığında deprem yerinde başka tehlikeler var mı diye etrafımıza bakmamızı öneren adımdır. Ekonomik krize uyarlayacak olursak özellikle yeni bir ticari faaliyete geçmeden önce başka tehlikeler var mı diye duruma dikkatlice bakıp, panikle hareket edilmemesini öneren adımdır. Öte yandan kişi yargılamadan dinlemeli.  Travma sonrasında genellikle şaşkınlık, korku, öfke, suçluluk gibi duygular yaşanır.  Bu duyguları yaşayan kişileri yargılamadan ve konuşmaya zorlamadan dinlemek rahatlatıcı etki yaratır. Örneğin, bu krizde döviz borcu olan kişiler çok büyük stres yaşadı. Bu kişilerin şu anda en çok ihtiyaç duydukları şey utandırılmadan, yargılanmadan dinlenmektir.  psikolojik ilk yardımın adımlarının bir diğeri çevreyle yeniden bağ kurmaktır. Sosyal destek özellikle de aile desteği çok önemlidir. Bazen sadece “orada olan” ve “halden anlayan” bir kişinin olması bile kişiye kaybettiği güven duygusunu tekrar kazanması için motivasyon verir” şeklinde konuştu.

 

“Basına ve  politikacıya iş düşüyor”

Şu an ki yaşadığımız toplumsal ekonomik krizin bireysel ekonomik krizlerden en büyük farkının herkesin bu olumsuz durumdan az ya da çok bir ölçüde etkilenmesi olduğunu söyleyen Sökmez, Ülke genelini ilgilendiren bu kriz karşısında medyaya da çok büyük görev düştüğünü belirten Sökmez, yapılan haberlerin kışkırtıcı olmaması, paniğe yol açmaması ama aynı zamanda yaşanan krizi objektif bir şekilde betimlemesinin faydalı olacağını aktardı. Bu noktada asıl işin ekonomiye yol gösteren politikacılara düştüğünü sözlerine ekleyen Sökmez, “Onların gelecek hakkında gerçekçi ve güven verici açıklamaları toplumsal paniği durduracaktır.  Ayrıca, ekonomi, politika ve psikoloji alanında uzman kişilerin yaşanan krizin boyutları hakkında bilimsel açıklamalar yapması krizin süreçlerinin daha anlaşılır olmasını ve alınacak tedbirlerin daha işlevsel olmasını sağlayacaktır. Son olarak, psikolojik ilk yardımın yeterli olmadığı, yoğun stres, endişe yaşayan kişilerin yaşadıkları paniği kontrol altına alabilmeleri için profesyonel destek almaları önerilmektedir” diye konuştu.

 

Eniz ORAKCIOĞLU

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar