Kapıyı ‘gındırık’ bırakıp ortak akla yürüsek - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Kapıyı ‘gındırık’ bırakıp ortak akla yürüsek

Cenk UzunoğluCenk Uzunoğlu

52 yıldır devam eden müzakere sürecinde ara ara varılan anlaşmalar (‘’agreements’’) olsa da uyum (‘’alignment’’) hiçbir zaman olmadı.

‘’Alignment’’ kelimesinin Türkçe karşılığı için sözlüğe baktım. ‘’Hizalanma, uyum’’ diye çıktı. Türkçede yarattığı algı hafif kalmış.


Uzun vadeli olması hedeflenen ilişkide yazılı anlaşmadan çok daha değerli bir kavramdır ‘’alignment’’. Hatta en sağlam anlaşmalar yazılı olmayıp bu kavram üzerinden yapılan sözlü anlaşmalardır.

İngilizcede bu iki kelime cümle içinde çoğu zaman ayni anlamda kullanılır ama arada fark vardır.

Aradaki fark da birlikte yazılı olarak mutabık kalınan konunun uygulamasında, ya da şanslıysanız uygulamaya geçmeden önce ortaya çıkar.

Her iki durum da büyük hayal kırıklığı yaratır çünkü mutabık kalınan konu ya da problem mutabık kalınarak geride kaldığı düşünülerek beklenti yaratılmıştır.

Bu iki kelime arasındaki farkın Kıbrıs sorununa yansıması da temelde eksik olan federasyona yönelik ortak çözüm ve paylaşıma dayalı vizyonun olmamasından dolayıdır.

Sanırım bu tespitte bugün hala daha ‘’ille de federasyon’’ diyenler bile mutabıktır. Ama yetişip bir kez inandıkları için de gurur yapıp bir türlü inkâr sürecinden çıkamayıp topluma zaman kaybettirmektedirler.

Ortak vizyon olmadan da anlaşma yaparsınız ama ‘’alignment’’ anlaşmanın ötesinde bir kavramdır. Tarafların karşılıklı güvene istinaden yeri geldiğinde tek taraflı fedakârlık yapmasını gerektirir.

Öyle bir senden bir benden diye beklemeden fedakârlık yapmayı gerektirir.

Uyum içerisinde oluşturulan ortak vizyonun gereği uzun vadede paylaşılabilir getiri için sabır ve empati gösterilmesini içeren bir olgudur ‘’alignment’’.

Federal yapıda bir devlet için iki toplumda da ayni anda böyle bir hava hiç oldu mu adada? ‘’Hele bir imzaları atıp evlenelim de aşk arkadan gelir’’ anlayışında federasyon yıllarca müzakere edilmiştir.

Uzun süreli bir birliktelik için ne yazık ki yazılı anlaşma yeterli olmayabilir.  Konu ticaret ise mahkemeler de herhalde bunun için vardır.

Ama söz konusu iki taraf arasında bir devletin kurulması için yapılan anlaşmaysa yaratacağı olası etki açısından bu çok daha kritik olur.

Nitekim 1977-79 doruk anlaşmaları siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli federasyon ile ilgili imzalanmış anlaşmalardı ama bir türlü altı doldurulup sonuca ulaşılamadı. Yine bu süre içerisinde BM genel sekreterlerinin ve özel temsilcilerin ismiyle andığımız mutabık kalınan birçok belge, mektup da bizi sonuca götüremedi. Annan planı referandumu iki kesimde de ortada uyum ve isteğin olmadığını gösteren iki uç noktada sonuçlandı.

Sokaktaki vatandaş için federasyon fikri en tepe siyasilerin konuştuğu ‘’elit’’ bir kavram olarak başladı öyle de kaldı.

Araya kanlı bir tarih, değişen nesil ve uzun süre kapalı olan sınır da girince federasyon fikri tabana yayılamadı.

Hoş son 15 yıldır kapıların açılması ile de pek çok ortak aktivite yapıldı ama yine de federasyon bilincinin oluşturulmasında bir mesafe alınamadı.

Olmayan ‘’Kıbrıslılık’’ bilincinin federasyonu da tescillenmiş bir hayal olarak içine düştüğü duruma düşmeye mahkumdu.

Öyle de oldu.

Yanlış anlaşılmasın federasyon kötüdür demiyoruz.

Bundan sonra çözüm arayışına yalnızca ‘’ille de federasyon’’ diyerek yaklaşmayalım diyoruz.

Bunu söylerken, beylik laflarla iki devletli çözüme ulaşılabilir da demiyoruz. Hatta bu yolla bunu elde edeceğimizi düşünürsek TC’ne yama olmamız iyice tescillenmiş olur diyoruz. Bu olasılığın da farkındayız.

Çözüme artık masada federasyonu kovalayarak değil sahada somut siyaset yaparak ve AB ile Rum tarafı ile diyaloğu ve tartışmaları iş birliği üzerine kurmayı deneyerek ulaşmayı deneyelim diyoruz.

Anlaşma ve çözüm iradesini samimi bir şekilde hep ön planda tutalım diyoruz.

Bunu da ‘’ille de federasyon’’ yerine ‘’ille de anlaşma’’ diyerek deneyelim diyoruz.

Toplum olarak bu makul noktada siyaset üstü bir ortak kümede buluşalım ve bu seçimde aday olanları da buna yönlendirelim diyoruz.

Herkesi kendi günlük hayatında benzeri bir durum ile karşılaşsa atacağı makul olan adıma davet ediyoruz. Zorla değil. Rum federasyonu istemiyor. Buna verilmesi gereken partiler üstü bir cevabımız olmalı. Önümüzdeki seçim de bunun adresi ve zamanıdır diyoruz.

Hala daha umut en son ölür diyenleri, Rum tarafının tutumundan dolayı federasyonun onurlu çıkış kapısından çıkmaya ve ortak akla yürümeye davet ediyoruz.

Kapıyı tam kapatmayalım, kabul ama hele bari sırtımızı federasyon kapısına dönüp ‘’kındırık’’ bırakalım.

Arayış içinde olduğumuzu sahada atacağımız somut adımlarla gösterelim.

Kim ne derse desin bilinçli bir şekilde ne ekersek onu biçeceğimiz bir seçime gidiyoruz.

Daha ne diyeyim.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar