Kapıları kapatacakmış(!)... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Kapıları kapatacakmış(!)…

Köş, MoreketMehmet Moreket

İtalyan Doğal Gaz sondaj şirketinin, aldığı ihalenin uluslararası hukuka uygun olmadığını görerek gemisini Kıbrıs karasularından çıkartıp, Fas’a gitmesi  “oldu-bittiye getiririm” diye düşünen Anastasiadis’te büyük hayal kırıklığı yarattı.

Konu sadece bir gemi, bir parsel değil. Bugüne kadar 12 parselin 11’i için ihale yaptılar, milyon euroları kaptılar, şimdi bunların durumu var. Sadece 2013’te açtıkları 2. Tur ihaleden aldıkları 300 milyon euro.


Bugüne kadar tanınmış olmayı her türlü fırsata çeviren Güney Kıbrıs, artık öyle bir aşamaya geldi ki, kendi hukuk kurallarını yok saydığı gibi, uluslararası kuralları da es geçebileceğini sandı.

Bölgede var olan enerjiden ya da sadece stratejiden pay kapmak isteyen ülkeler de önüne arkasına bakmadan daldılar. “Nasıl olsa bir çözüm olur, biz de bayrak gösteririz” dediler. Çözüm ve gaz konularının birbirine paralel ileri götürüleceği düşüncesi vardı.

Yanıldılar. Zira Anastasiadis bu işleri yaparken, çözüm konusunu çoktan rafa kaldırmıştı.

  1. Tur ihaleyi, tam da müzakere sürecinin ortasında, hatta “işler iyiye gidiyor” denildiği, Türk tarafı garantiler ve asker konusunda bile epey esneklik gösterdiği dönemde yaptı.

Oysa Şimdi herkes şaşkınlık içinde. “Aman çözüm, hemen çözüm” demekteler.

Yine de en çok şaşıran Anastasiadis’in kendisi oldu.

O şaşkınlıkla, ilk anda aklına gelen, geçiş kapılarını kapatmak oldu. Ha, bir de KKTC yetkililerinin “Kıbrıs Cumhuriyeti” pasaportlarını iptal etmek.

1960 Ortaklık Cumhuriyeti’nin devamını olduğunu iddia ederken, o devletin anayasasını geçici kurallarla ihlal ettiklerine göre, bunu da yapabilirlerdi.

Konuyu Ulusal Konsey’ine getirdi. Fakat orada da duvara tosladı. AKEL ve aşırı sağ DİKO partisi bu önerileri reddetti.

Neden acaba?

Kıbrıs Türklerini düşündüklerinden falan değil tabii. Akıl mantık onu emreder de ondan. Ellerinde olsa, çoktan yaparlardı.

Birincisi, dünyanın gözü önünde böyle bir uzlaşmaz tavrın, başlarını ağrıtacağını gördüler. Çünkü artık tartışılan konu, Kıbrıs’ta iki halkla ya da Türkiye-Yunanistan’la sınırlı değil.  Meseleye uluslararası şirketlerin çıkarları da karıştı. Eskisinden daha zorlu bir güç paylaşımı, bir çıkar kavgası var.

İkincisi de, Kıbrıs Türklerinin Güney’de harcadığı paralar ve bunun Rum ekonomisine etkisidir bence.

Önceki ay yapılan açıklamaya göre, son 14 yılda harcanan para, 55.6 milyon euro…

Dikkat buyurun bu sadece kredi kartlarıyla yapılan harcama. Bunu en az ikiyle çarpmak gerekiyor. Çünkü pek çok Kıbrıs Türkü Güney’de nakit alış veriş yapıyor. Hem de rakam yıllar geçtikçe artıyor.

Yani bizim akıttığımız para, çarşıyı canlandırıyor. Sınra yakın bölgelerdeki kalkınma ve yatırımlar bunun göstergesi.

İş paraya geldiğinde, en aşırı milliyetçi köşe bakkalları bile, yanlarında Türk çalıştırmaya başladılar.

Böyle bir riski nasıl göze alsınlar.

AKEL Genel Sekreteri, liderliklerinin hala daha aynı kafada olduğunu, kapıları kapatma konusunda olasılıkları incelediğini söylüyor….

Fakat geminin çekilmesi sürecinden, Anastasiadis’in yeni tur müzakereler için yaptığı yalpalamalara kadar her şey gün gibi ortadayken, bazı arkadaşlar Türk tarafının izlediği diplomasiyi eleştiriyorlar ya, ben de bunu hiç samimi bulmuyorum.

Çözümü sağlayacak olan, bizim herşeye hazır olmamız değil, Rum tarafının da hazır olması. Kusura bakmasınlar ama, orada öyle bir niyet yok.

Hayal görenlerin hayal kırıklığı da büyük oluyor aslında…

 


 

YERİN KULAĞI VAR

BERTAN ZAROĞLU NİYE YOK:

“Zeytin Dalı Harekatı”na destek vermek amacıyla Meclis’i temsilen 40 kişilik bir heyet bugün Hatay’a gidiyor. Listeye baktım, “doğuştan asker” YDP milletvekili Bertan Zaroğlu’nun adını göremedim. Acaba askerlik görevini yapmayanları, “çürüğe” çıkanları bu listeye almıyorlar mı diye de, bayağı merak ettim…

 

“KIBRISLI PARTİSİ” Mİ KURALIM:

 “Dün buraya gelen kişiye vatandaşlık verilmesini biz de istemiyoruz. Nüfusun, hastanelerin, okulların durumu belli. Nüfus politikasını gözden geçirmeli, Vatandaşlık Yasası’nı ele almalıyız”. Bu sözler Ersin Tatar’a ait.  YDP’nin ‘Türkiyelilerin partisi’ gibi lanse edilmesini de eleştiriyor ve ‘Biz de Kıbrıslıların partisini mi kuralım yani? Böyle bir şey olamaz…’ diyor. Seyreyleyin siz şimdi gümbürtüyü. YDP bir yana, bu sözleri için kendi partisinden de tepki alacağı kesin. Peki Tatar’ın söyledikleri yanlış mı, kesinlikle hayır…   

 

ŞİMDİLİK KAPIYI GINDIRDI:

Başbakan Tufan Erhirman önceki günkü basın toplantısında kırk kusur “yolsuzluk dosyası” ile ilgili bilgi verdi. Aslında Başbakan’ın bu açıklamaları, kapıyı gındırmak olarak değerlendirildi. Vatandaşın beklediği ise gındırılan bu kapını sonuna kadar açılması ve içeride ne var ne yok ortaya çıkarılmasıdır…

 

YA İNGİLTERE?:

Turizm Bakanı Ataoğlu, Almanya’dan gelen turist sayısının yüzde 17,7 arttığını söylüyor. Allah versin, artsın. Ancak kendi Müsteşarının geçen yıl yaptığı bir açıklama var. İngiltere’den gelen turist sayısı da aynı dönemde yüzde 75 düştü. Berlin Fuarı’na katıldığı için, “Almanya KKTC için önemli” diyor Bakan, ama bence İngiltere pazarı çok daha önemli. O insanları buradan uzak tutan nedenler araştırılıyor mu? Ben de bunu merak ederim.

 

SANDIKLAR AÇILDIĞINDA GÖRECEĞİZ:

Önce 22 Ocak olaylarında belediye işçilerini sokağa döken, ardından Cumhurbaşkanlığına siyah çelenk bırakan Belediye idare amiri ile gündeme geldi Büyükkonuk Belediye Başkanı Ahmet Sennaroğlu. Bu toplumda büyük tepki gördü, birçok insan köy festivalini protesto çağrısı yaptı. Ardından, ailevi nedenlerle aday olmayacağını açıkladı, üç beş gün sonra ise, “yoğun baskılar” nedeniyle aday olacağını. Ve son olarak da kestiği bir çekin karşılıksız çıkmasıyla yine gündeme oturdu. Bu kadar olay ve yalpalama. Bunların yerel seçimlere nasıl yansıyacağını sandıklar açıldığında göreceğiz…  Zira UBP “eski başkanlar otomatik aday” dedi. Yani kendisini aday çıkartmama gibi bir durumu olamayacak.

 

PARANOYAK OLDULAR: 

Bir anket, Kıbrıs sorununun çözülmesi halinde Rumların yüzde 94’ünün, kendilerini daha az güvende hissedeceklerini söylüyor. Özellikle de, Türkiye’nin son dönemdeki eylemlerinden sonra kendilerini güvende hissetmediklerini ve bunun için, RMMO’nun güçlendirilmesi veya üçüncü devletlerle startejik ittifak yapılması gerektiğine inanıyorlar. Sizin anlayacağınız adamlar resmen paranoyak oldular. Halbuki bu işin çözümü basit. Oturun masaya ve her iki toplumun haklarının gözetildiği bir anlaşmaya ‘evet’ deyin. Ama esas korktukları, Kıbrıs Türklerinin eşit haklara sahip olması.


 

ZİRVEDEKİLER

Tufan Erhürman: “Bir yandan kamuda fazla personel olduğunu söylüyoruz, diğer yandan fazla mesai ödendiğini söylüyoruz, diğer yandan daha fazla istihdama en azından sağlık ve poliste ihtiyaç olduğunu söylüyoruz. Bir sürü insanımız var. Birçok yerde atıl durumdadırlar. Kamu personelidirler ama etkili ve verimli çalıştıklarını hiçbirimiz iddia edemiyoruz. Çok fazla mesai ödüyoruz, bu çok şişti ama etkili bir hizmet de yok. O fazla mesaiyle birçok insanın istihdam edilebileceğini de biliyoruz. Çıkacak rakamlar üzerine bir çalışma yaptıracağız…”

 


DİPTEKİLER

Ha Arasta, Ha Mahmutpaşa: Belki de yüz kez okuduk, “Arasta esnafı mutsuz” haberlerini. Bölge esnafı yerli ve yabancı turistlerin alışveriş yapmamasından her dönem şikayetçi. ‘Birkaç lokanta dışında iş yapan yok’ diyorlar. İyi de tursite hitap edecek ürün veya bize özgü ne sunuyoruz ki gelen turiste? Kusura bakmasınlar ama Arasta, İstanbul’daki Mahmutpaşa’nın çakma bir modeli. Bütün dükkanlar aynı model ve aynı ürünleri satıyor. Böyle olunca da cazibesini yitiriyor. Bence şikayet edeceklerine biraz kafa yorsalar onlar için çok daha iyi olur…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar