KKTC son bir ay içinde tecavüzler, şiddet olayları ve son olarak da bir kadın cinayeti ile çalkalandı. Ülkede yaşayan insanların bir kısmındaki bu şiddet eğilimi iyice üzerinde durulması gereken bir konu… Ne yazık ki teknolojinin gelişmesi ile birlikte bugünün dünyasında bireylerin informal olarak edindiği bilgiler ve buna bağlı olarak edindiği davranışlar, formal eğitim içerisinde alınandan daha etkili oluyor. Bugün televizyonlardaki diziler, bilgisayar oyunlar ve dijital ortamdaki uygulamaların çoğu şiddet içeriklidir. Böyle bir ortamda yetişen bir çocuğun şiddete eğilimli olması, çok da yadırganacak bir durum değildir. Gerek kültürel gerekse geleneksel nedenlerden dolayı da bireyin şiddete eğilimli olması da mümkündür.
İşte bu yüzden formal eğitim içerisinde duyuşsal öğrenme önem kazanmaktadır. Ünlü eğitim psikoloğu Benjamin Bloom öğrenmenin üç şekilde gerçekleştiğini söyler: “Bilişsel, duyuşsal ve psikomotor.”
Bizim ülkede özellikle 1980 sonrasında öğrenme büyük oranda bilişsel düzeyde yürütülür. En çok unutulan alan duyuşsal alandır. Bizim eğitim sistemimiz bu kapsamda ne barış eğitimi, ne insan hakları ve çocuk hakları dersi, ne de barış ve sevgi kültürü geliştirememiştir.
Hal böyle olunca bizim eğitim sistemimiz içerisinde çıkan bir çocuk, bu duyuşsal öğrenme öğelerinden nasibini almamışsa, informal olarak dıştan gelecek şiddet ve benzeri olaylardan etkilenmesi ve bunu davranışa dönüştürmesi hiç da zor olmayacaktır.
Bugün ülkede birçok konuya duyarsızlık ve vurdumduymazlık varsa bu duyuşsal eğitim eksikliğindendir. Çevreye duyarsızız, trafikte kurallarına uymayız, birçok konuda birbirimize saygımız yok ve bunlar daha da çoğaltılabilir.
Çok ciddi bir şekilde formal eğitim içerisinde ve öğretim programlarında duyuşsal öğrenme yer almalıdır. Özellikle ilkokullarda etkin bir rehberlik hizmetinin olması gerekmektedir. Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı “duyuşsal öğrenme” konusunda çok acil çalışma yapması gerekmektedir. Son bir ayda yaşadığımız şiddet olayları bize bunu gösteriyor.
*****
“Başka yapılacak başka bir şey yok mu?” diyenleri de duyar gibiyim. Bu ülkede ithal sorunlar da var elbette… Bu ülkeye gerek turist gerekse çalışmak için gelen bireylerin, bu ülkeye uyumu, bu ülkeyle entegrasyonu sağlanmalıdır. Geldikleri ülkedeki kültür ve gelenekler farklı olabilir. Bu ülkeyi tanımalarına, gelenek ve göreneklerine saygı göstermeyi öğrenmelerine katkı koymak gerekir. Ülkeye gelen bireyler çok ciddi bir oryantasyon eğitiminden geçirilmelidir. Aksi taktirde son günlerde yaşadığımız olayları yaşamaya devam edeceğiz. Bu olayların ciddiyetini önemseyip, gerekli önlemler ve adımlar atılması gerekir.
Kadın cinayetlerinin önlenmesinin önemli bacağından biri de elbette güvenli ortamlardır. Devletin görevi vatandaşlarına güvenli bir ortam yaratmaktır. İddialara göre son kadın cinayetinde kadın defalarca güvenlik güçlerine güvenliğinin sağlanması için başvuruda bulunmuş. Kadın öldürüldüğüne göre, demek ki devlet olarak vatandaşı koruyamadık.
Yaşadığımız tecrübe bize gösteriyor ki, kadın cinayetleri ciddi bir sorundur ve ancak eğitim kurumları ile devletin el ele vererek önlenebilir. Ülkeye girip çıkan insanların kontrolünün yeterince yapılmadığı bir ortamda bu gibi sorunların önlenmesi de zordur.
El birliği ile bu sorunların üzerine gitmez isek, benzer olaylar giderek artacaktır.
