Kaçınılmaz Reformlar - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Kaçınılmaz Reformlar

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Son zamanlarda KKTC  gündemini  zorlayan  sorunlardan biri haline gelen “reform ve reformlar” tutun ki hükümet için “programının uygulanmasıysa” TC ile olan ilişkiler bağlamında da   “Mali ve Ekonomik Protokole” uygun “yeniden yapılanmanın”  önünü açacak yasalardaki yenileştirmelerdir..

Mesela Başbakan Erhürman bu konuda, “Türkiye’den 1 TL. katkı bile gelmese yatırımlar yapılacak” diyerek, kararlığını vurgulamaktadır.


İspatını ise “Üniversitelerle turizm için teşvikler üzerinde çalışıldığını, Mağusa ve Girne limanlarının Telekomünikasyon kurumunda olduğu gibi ‘Kamu-Özel sektör ortaklıklarına” dönüştürülmesinin  hükümet programına alındığını açıklıyor..

PEK çok  sorunu, siyasi ve ekonomik koşullarımıza uygunluğunca çözüp “devlete fayda” olarak kazandırmak bugüne kadar mümkün olmadıydı.

1974’lerden beridir (tabi ki finansmanı Ankara’dan sağlayacağımız zorunlukta) TC ile oluşturulup imzalanan Mali Ve Ekonomik Protokollerle, devletin kamburunda külfet ve borç yükü haline gelmiş bazı Kurumların özelleştirilmesi konusunda mutabakata varıldıydı..

Ne var ki peş peşe hükümetlerin gelip gitmesine karşın gerçekleştirmek mümkün olmadı.

EĞRİ oturup doğru konuşacak olursak “özelleştirmelerde” hükümetlerin çekimser kalmalarının asıl nedeni, “kurumların devlet içinde değil,  kendi içlerinde kurumlaşmalarıydı!”

Reform denilen değişim ve yeniden yapılanma gündeme geldiğinde hemen her İktidar “zararlar hanesine” kazınsa da bu durmuş oturmuş ve devletin hayati organları haline gelmiş Kurumları yıkıp yerlerine neyi ikame edeceklerinin   tereddüdünü yaşadı..

(Ki Kıbrıs Türk hava yolları battıktan sonra ortada kalan GAS çalışanlarının sürgit sorunları da “değişimin” önündeki tereddüdün  misali olduydu.)

FAKAT bakıyoruz ilk kez bu hükümet daha bir ciddiyetle sorunun üzerine gitmek istiyor. Bu nedenle “Kamu Özel Ortaklığı” gibi bir modele ağırlaşıyor.

Tabi şunu da ekleyelim: 80 milyonluk TC’nin koşullarıyla 350 bin kişilik bir toplumun “sosyoekonomik protokollerde” buluşması, “bizde budur sizde de öyle olsun” öneri ve dayatmaları mümkün değil ne tutar ne de yürür.

Fakat her hal’u kârda artık KKTC’nin kendi içlerinde kendi çıkarları için “kurumlaşan” Kurumlarının da   bir sisteme sokulması gerekir ki yalnız kendilerine değil, “devlete de  fayda sağlayabilsinler!”

**********

SOSYAL SORUNLAR DEĞİŞİMLER!

Ne diyordum? “istemimiz dışında da olsa kabuk değiştiriyoruz.”

Bunun etkin nedenlerinden biri de nüfusumuz kadar nüfusuyla aramızda bulunan TC kökenli yurttaşlarımızdır..

Ki “devlet kurumlarını” satar savar yada yapılarını değiştirir iyileştirirsiniz ama toplumdaki en küçük  “sosyal çekirdeği” oluşturan “aile”yi kolayca değiştiremezsiniz!

Kaldı ki TC’den KKTC’ye kayan aileler genelde “işçi kimlikli” insanlar.. Aralarında hatırı sayılır Kürtler de vardır Güneydoğu ile Karadeniz’den gelenler de..

Bu insanlar ne Kıbrıs’ta doğup büyüdüler ne de Kıbrıs’ta yaşayıp yetiştiler.. Kısaca farklı kültürlerin insanları. Aile yapıları, hayata bakışları da farklı. Bunları neden vurguladım:

GEÇEN gün medyada bir haber vardı. Kadının biri, “kocasının kendisine bıçak gösterip seni doğrayacağım”  tehdidinde bulunmasına karşın hakime kocasından şikâyetçi olmadığını” söyledi..

Hiç şaşmadım. Çünkü buraya çalışmaya gelen bu insanların “ölümüne” bile olsa, “karı koca ve çocuklarıyla” birbirlerine dayanmalarından başka çareleri yoktur..

Ki bu olayda olduğu gibi kadın kocasını affetmeyip de ne yapacaktı? Yama gibi bulunduğu bir yabancı diyarda yapayalnızlıkta sersefil  kalmaktan öte!

NE var ki yollarda trafik kazaları, evlerde kadına şiddet olayları evet artıyor..

Yalnız “gettolaşma” aşıldı çünkü artık kentlerde köylerde, TC’li-Kıbrıslı yan yana komşular olarak ikamet etmekte çocukları okulları birlikte paylaşmaktadırlar..

Yine de sorun çok büyük! “Kadın” bu işçi ailelerde  hâlâ ikinci sınıf erkeğine tabi  bir “varlık!”                       Kocasından  ölesiye dayak da yese şikâyetçi olmayacak kadar da haddini bilen!” Bu nedenle Eğitim çok önemlidir diyorum..

**********

EĞİTİM ÇOK ÖNEMLİ

Bundan  uzunca süre önce bu sorunlar yine gündemi zorladığında “bizatihi TC kökenli yurttaşların, siyasilerin,  hatta YDP’nin aramızdaki bu ailelerin rehabilitasyonlarıyla ilgilenmeleri gerektiğini  yazdıydım..

(Fakat asıl sorun geçen gün  Meclis’te  Çaluda’nın,  “hani da eğitimi devlet politikası yapacaktınız” diye sormasına  karşın verilemeyen cevaptı!

Ki sadece TC kökenli yurttaşlarımızın  çocuklarının değil, Kıbrıslı öğrencilerin de geleceklerinin en büyük güvencesi “okullar ve okullardaki eğitimleridir..)

OYSA okullarda hâlâ  “Okul-Aile Birlikleri bile görev ve sorumluluklarının işlevselliğini kazanamadılar!

Kaldı ki “Milli Eğitim Denetleme Değerlendirme ve Yönlendirme Kurulu Yasası” yeniden gözden geçirilerek tutun ki “uluslar arası standartlara” ulaştırılacaktı..

OKULLARIMIZI önemsiyorum.  İlkokuldan liseye kadar öğrencilerimizin seksen milyonluk Türkiye’de spor dallarında kazandıkları başarıları gördükçe de “hisleniyor, seviniyorum..  “Kıbrıs Türk halkının geleceği işte budur” diyorum.

Fakat gözlediğimiz o başarılı yarınlarımız için  aramızdaki “işçi çocuklarını” da  kazanmamız gerekmektedir.

Çünkü onlarla birlikte yetişen çocuklarımız, gençlerimiz yarın bu adada tümden “Kıbrıs Türk halkı” olarak alacaklardır yerlerini..

Gelecekleri aydınlık ve büyük yapacak olan Eğitimdir.  Okul-Aile Birlikleri,  dolayısıyla Eğitim kurumlarıdır..

Kısaca “eğitimde seferberlik” gerek de bu “kurumlaşmada” da çok geç kaldık..                                                     **********

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar