İstihdam üzerinden politika yapmak tam da budur... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

İstihdam üzerinden politika yapmak tam da budur…

Kamu Yeterlilik sınavını geçemeyen 88 kişinin Nisan başı itibarıyla işlerine son verilmesi kesinleşti.
Bir dakika ama… Geçici istihdamlarda Kamu Yeterlilik Sınavı’nı geçme koşulu yok ki. Başbakanlık Personel Dairesi’nin yapacağı bir sınav var. Bir de Çalışma Dairesi’ne müracaat koşulu.
Başbakan Yorgancıoğlu dün Meclis’te, “Ülkede artık istihdam üzerinden politika yapılmasına son verme gerektiğini” söyledi. Peki ya bu yapılan ne…
Aynen yukarıda belirttiğim gibi, geçici istihdamı ile yeterlilik sınavının bir alakası yok. O sınav, kamunun açtığı münhallere müracaat için gerekli. Şimdi CTP-DP ikilisi uydurma bir yol buldular, yeterlilik sınavı koşulu koydular, geçen geçti, geçmeyeni durdurdular. Tamamen hukuk dışı.
Ama bu yolla, hem geriye kalanların işten çıkarılmaması için bir kılıf buldular, hem de 88 kişiyi durdurarak, geçicilerin istihdamına karşı olanlara şirin görünme yolunu seçtiler. En kestirme söyleyişle, aralarındaki bir sorunu hukuka rağmen, siyaseten çözmeye kalktılar…
Ben ta başından beri geçici istihdamlarının fırsat eşitliğine, adalete aykırı olduğuna inandım ve her zaman için karşı çıktım. Ama bu yapılan da tam bir aldatmacadır, ayırımcılıktır. Yasal temeli yoktur. Bugün bahsedilen 366 kişinin tümünün statüsü aynıdır. O 88 kişiyi diğerlerinden ayıramazsınız.  Ya hepsini, ya hiç birini.
Yapılan sadece popülizmdir, siyasi müdahaledir…

Şaibeli öğretmen sınavlar…
Yılardır tartışılan ve son mahkeme kararı ile yeniden gündem olan öğretmen sınavlarıyla ilgili bir okurum, hem dönemin KHK Başkanı Çetin Uğral ile yaptıkları görüşmeyi ve konuyla ilgili Yüksek Mahkeme’ye gönderdikleri yazıyı gönderdi. Üzerinden iki yıla yakın bir zaman geçmesine kadar çözülmeyen ve bugün tam bir arapsaçına dönen konuyu yeniden gündeme getirmek istedim.               


  Sayın MOREKET,                                                                                                                                            

   Ekteki mektubu sadece KKTC makamlarına değil sizin gibi birçok gazeteciye yolladım, siz de o dönem 22 Eylül 2012 yılında yapılan şaibeli öğretmenlik sınavını yazdınız. Lütfen şaibeli 2012 öğretmenlik sınavını ve Çetin Uğural’ın açmış olduğu davanın akıbetini de gündeme getirmenizi isterim…      

        Ayrıca:                                                                                                                                                   

   Sayın Çetin Uğural, öğretmenlik sınavı ile alakalı şunu söyledi: “Ama ben sizin konunuzla ilgili olarak savcılığa suç duyurusunda buldum. O suç duyurusuyla ilgili savcılık işlem yaparsa, kesinlikle siz de kazanmış olacaksınız. Ancak savcılığın, yaptığım suç duyurusu çerçevesinde dava açması gerekir. Henüz böyle bir dava açıldığına dair bir bilgi maalesef yok.’                                                                         

   KKTC Yüksek Mahkeme Başkanlığına;                                                                                                              

    Sayın Nevvar Nolan, KKTC Yüksek Mahkeme Başkanı;            

Talebimizin mahiyeti ehemmiyet içermekte ve bu konuda biz mağdur öğretmen adaylarına yardımcı olmanızı istemekteyiz. KKTC 2012 Öğretmenlik Sınavı 22 Eylül 2012 tarihinde yapılmış ve KKTC ve TC medyasına yansıdığı gibi şaibe iddiaları basında kendini göstermiş, toplumu ve özellikle öğretmen adaylarını yüksek düzeyde rahatsız etmiştir. Bu sınavda iç siyaset gelişmeleri etkisinde sahte imza ve sınav sorularının sızdırılması gibi şaibe iddialarıyla durum yargıya taşınmıştır. Sonuç olarak da sınavı gerçek manada kazanmış olan adayların içinde olan şahsım ve değişik branşlarda arkadaşlarımız mağdur pozisyona gelmiş bu şaibenin hasıraltı edildiği ve unutturulduğu şu aşamada şahsımı ve arkadaşlarımı ciddi boyutta rahatsız etmiş ve hala etmektedir. Sizden yardım isteğimizin sebebi bir adalet arayışıdır, bir kazanılmış hakkımın korunmasıdır.    

Yıllarca bu sınava çalışıp emek verenlerin diskalifiye edilip şaibeli isimlerin atanması dikkat çekmektedir. Özellikle Nisan 2013 tarihinde kesinleşen 6 branşın içinde olan şahsımın Türk Dili ve edebiyatı sınavındaki şaibe uzman raporuyla açıkça belgelenmiştir. Özellikle Öğretmenlik atamalarını yapan KHK Başkanı Sayın Uğural’ın yapmış olduğu kurumsal ve bireysel açıklamalar bu şaibe iddialarının anlaşılması için yeterlidir. Son olarak da emekli olan Kamu Hizmeti Komisyonu başkanının, sahte imza belgesini düzenleyenler ve sınav dairesi müdürü hakkında organize suç ithamında bulunarak yargıya dava açması dikkate şayandır. Bu bağlamda öğretmen sınav sonuçlarında görülen olağan dışı başarılarla ilgili olarak  uzman raporunda şu tespitler yapılmıştır:        “6 branş öğretmenliğinde, münhal sayısı kadar kişinin, geçmiş yıllardaki performanslarının çok üzerinde notlar alarak, rakiplerine ciddi fark yapmalarıyla ilgili itirazlar gelmiştir. Bu konuda çok sayıda eğitimciden alınan görüşler ciddi bir şüpheyi ortaya çıkarmıştır. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Sayısal Yöntemler Ana Bilim Dalı Başkanı ve İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Enis Sınıksaran’dan alınan yedi sayfalık uzman görüşünde özet olarak, 6 Branştaki 12 sınav sonucuyla ilgili veriler üzerinde yapılan ayrıntılı istatistiksel analizler sonucunda bu sonuçların gerçekten şüpheli olduğuna ilişkin ciddi istatistiksel kanıtlar bulunduğu bilgimize getirilmiştir.”                                                                                                                                                   

        Sayın başkanım, bu açıklamalara özellikle dikkat etmenizi, duyarsız kalmamanızı istiyoruz. Çünkü ortada yılların çalışması bir emek, bir masraf, bir zaman söz konusudur. Bu bağlamda şahsım olarak aslında kazanmış olduğum ama şaibeliler yüzünden kazanmamış göründüğüm Edebiyat Öğretmenliği sınavına özellikle dikkat edilmesini istiyorum. Yüreğimi yakan bu durumu gündeme getirme noktasında yazdığım bu mektubu değerlendirmenizi ve bizleri rahatsız eden bu durumun olumlu neticelenmesi ve hakkımızın teslim edilmesi noktasında şahsınızdan yardım talep ediyoruz. Unutulmamalıdır ki devletler adalet ile kaimdir. Adaletin olmadığı yerde zulüm abad olur. Gelecek nesilleri yetiştirecek öğretmen adaylarının şaibeli oluşu toplumun ruhunda derin yaralar ve rahatsızlıklar meydana getirecektir. Bu olası durumun düzeltilmesi adına acil inisiyatifinizi bekliyoruz…(K.B.)

YEİN KULAĞI VAR
KOMİK GEREKÇE:
Yerel seçimlerde Lefkoşa’da, UBP-DP ortak adayı olarak açıklanan Hasan Sertoğlu’na karşı, bazı “milliyetçi” kesimlerden gelen tepkiden korkan UBP İlçe Başkanı Faiz Sucuoğlu yan çizmeye başladı. Sertoğlu’nun “bel sorunu” olduğu gibi, komik bir gerekçeyi öne süren Sucuoğlu keşke başka bir bahane uydursaydı. Hatırlayacaksınız, geçen yıl kimsenin aday olmak istemediği seçimlerde görevi kabul eden Sertoğlu, yarışı ikinci sırada bitirmişti. Şimdi de kazanma şansı en yüksek adaylardan birisi olan Sertoğlu’na karşı bu tür çirkin tezgahların yapılması, ona değil, UBP’ye kaybettirir…  

TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ:  Maliye Bakanı Zeren Mungan, geçici istihdam konusunda bir istisna olduğunu, onun da sağlıkla ilgili olduğunu kaydederek, “bir tane geçici alınırsa, ben yokum” dedi. Keşke bu kadar net konuşmasaydı. Yarın siyasi nedenlerle birlerinin işe alınmayacağını kim garanti edebilir ki? Teknokrat biri olarak, keşke siyasilere bu kadar güvenip de kendini bağlamasaydı…

BU NE İŞ: UBP ve DP müzakere masasında Cumhurbaşkanı Eroğlu’na tam destek ve güven belirtirken, CTP de TDP de gidişattan memnun olmadıklarını söylüyorlar. Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun Meclis’e verdiği detaylar ne idi ki, partiler taban tabana zıt açıklamalarda bulunuyorlar. Sağ partiler Eroğlu’na destek belirtirken, sol partiler süreçle ilgili kaygılarını dile getiriyorlar. Birinin beyaz dediğine, diğeri nasıl siyah diyor anlamadım. Kıbrıs konusunda bile, ne yazık ki  tek ses olmayı başaramadık…

NEDİR O ORTADA DÖNEN PARALAR:  Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Akim “Ben göreve geldiğim gün denetim birimini oluşturarak hükümete sundum ancak henüz realize edilmedi. Bu denetim birimini hayata geçirmek durumundayım. Ben her gün günü birlik para ile oynuyorum. Ben oynamasam birileri de Kıb-Tek’in paraları ile oynuyor. Ortada ciddi paralar dönüyor” demiş. Akim eski bir Sayıştaycı, yani denetimci. Söyledikleri o bakımdan çok daha ciddiye alınmalı. Nedir bu dönen paralar, o paralarla oynayanlar kimler, denetlenmeyen nedir? Gerçekten endişe duydum. Acaba hükümet neden bu endişeyi duymaz, onu da anlamış değilim…

POLİS DEVRİYESİ NİHAYET:  Beni okuyanlar bilir, suçların önlenmesine kafayı takmış durumdayım. Dün gelen bir haber, Polis örgütünün nihayet işi bilimsel yönden ele aldığını gösteriyordu. Suçların önlenmesine ilişkin olarak Devriye Polisliği hizmeti yapmak üzere eğitilen 52 personel pilot bölge olarak seçilen Girne’de hizmete başlıyor. Devriyenin göreve başlamasıyla birlikte, istatistiksel yöntemlerle, elde edilen sonuçlar da dikkatle takip edilmeli. Hem caydırıcılık, hem de takip açısından önemli oranda bir iyileştirme sağlayacağından eminim. Darısı diğer bölgelerin başına…

ZİRVEDEKİLER:  Polis Genel Müdürlüğü: Polis Örgütü’nün Yeniden Yapılandırma Projesi kapsamında, suçların önlenmesine ilişkin olarak “Devriye Polisliği” hizmeti devreye konuyor. Bu amaçla eğitilen 52 personel 7 Nisan Pazartesi günü pilot bölge olarak seçilen Girne’de hizmete başlıyor. Memleket Teksas’a dönmeden düşünülseydi keşke ama geç bir karar bile olsa kutlarız…

DİPTEKİLER : Basına Saldırı: Gazetecinin başlıca görevi, ülkede ve dünyada olup bitenleri kamuoyuna aktarmaktır. Bunun dışında başka bir düşüncesi olmayan gazeteciye yapılan saldırı, en hafif tabiriyle vandallıktır. Son zamanlarda hem suçlu, hem de güçlü pozisyonunda olan şehir eşkıyalarının, görevini yapan gazeteciye saldırmayı adet haline getirmeleri kabul edilemez. Didem Menteş’e yapılan saldırıyı kınıyoruz…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar