İşte bütün mesele! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

İşte bütün mesele!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Hislerimizle aklımız arasında gidip gelirken, bir yandan da “değiştiğimizi” anlıyoruz. Çünkü sürekli yanılıyoruz!

Nitekim zaman içinde  “iyi” dediklerimiz gidiyor yerlerini “fana” dediklerimiz alıyor. Ya da tersi!


Nitekim 1974 sonrasında Kıbrıs siyasi sorununa daha çok “hissiyatımın”  galebe çaldığı tutumlarda, hep bu çelişkili “gelgitler” gözlüğüyle baktım..

Yani “devletçi” de oldum, yeri geldi “hadi siyasi eşitliğe dayalı federasyon olsun” dediğimce “federasyoncu” da..

KKTC’nin “kalıcılığına” da inandım, bugünkü siyasi statüsüyle  asla bir çözüm alternatifi olamayacağına da!

Ta rahmetlik Denktaş’tan beridir aklımızla hislerimizin bitmeyen kavgalarında, amiyane ifadesiyle “artık ne halt edeceğimizi, neyi savunup neye yerineceğimizi” bilemeden tutun ki  1974’den beridir “gelgitlerin” heyamolasını çekiyorum!

Ve öyle zannediyorum ki toplumun bir yarısı da bu “gelgitlerin” şaşkınlığındadır!

İnsan bir yerde “yeter be” der de “kim okur kim dinler varak’ı mihri vefayı!” Tutun ki öküzün boynuzundaki sinek kadar bile kendi ulusal davamızın sahibi olamadık!

Nitekim şimdi de iki arada bir derede kalmışlıkla soruyorum kendime:

Sn. Akıncı gerçekten “federal sistemden öte bir çözüm hedefi olamaz” derken haklı mıdır?

“Bağımsız devlet kulağa hoş gelse de bugünkü konjonktür  ve görebildiğimiz gelecekte, mümkün olan bir hedef olamaz” derken  teşhisi doğru mu koyuyor?..

Dönüp geriye yıllar ötesine bakıyorum:

Denktaş’la KKTC’i yani Devleti yani Kuzey’de Bağımsız ve Egemen bir Türk devletini savunduktu.. Pöö! 1983’lerden beridir geveleyip duruyoruz da bakın arada ne oldu?

Talat geldi KKTC’nin gözlerinin içine baka baka partneri Hristofyas’la beraber (bizim devleti viran harap eyleyerek) yerine Annan planını ikame etti, üstelik referanduma götürüp  “evet” çıkarttı!

Eee! Anladık ki bizim KKTC deyip uğruna ağıtlar yaktığımız  “Leyla” Annan’ın planı kadar bile değilmiş!

Eroğlu geldiğinde KKTC filmini yeniden  başa sardıktı ama nanay! Şimdi Sn. Akıncı’ya bakıyoruz. Gelgitlere devam!

Pekala Sn. Akıncı “federal çözümü” savunurken haklı mıdır?

Eee yani? Ankara’nın bile çözümüne sahip çıkamadığı, 45 yıldır savsakladığı bir KKTC’i hangi BM’ler Sekreterine yada GK’ine  kabul ettirebilir ki?

Denecek ki “canım BM’lere sürpriz yapalım self determinasyon hakkımızı kullanıp KKTC’i dünya aleme Devlet olarak yeniden ilan edelim, çatlasın Anastasiadis!..

…Ben hislerimle aklım arasında gidip gelmeye devam ediyorum! 45 yıldır çözülmeyen bir sorun vardır ve yakın gelecekte de çözüm olasılığı yoktur.

Son sözüm mü? Anastasiadis’i kandırıp siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli federal sistemi oluşturursak gaziyiz… Da nasıl kandıracağız! İşte bütün mesele!

**********

“BAŞBAKAN ERSİN TATAR” DERKEN…

Dikkat! Karşımızda “alışılmışın dışında” bir Başbakan var. Tutun ki “ben tuttuğunu koparan bir insanım” diyebilen..

Fakat kendine özgü bu karakteristik özelliğini bir yandan da “uzlaşı ve demokratik teamüller içinde yumuşatırken politika yapan bir Başbakan.”

Nitekim “Bakan Atamalarında kesinlikle her hükümette görülen “çatışmalı kırgınlıkları” kulis dedikodularından çekip kurtarırken, Canaltay’ın dışta kalması nedeniyle Eroğlu ile kaçınılmazlıkta yaşanan kırgınlığı, “Derviş beyle kalp kırıklıkları olabilir ama hallederiz” derken…                    

“Yedi Bakanlık var on bakanlık yok. Çok düşündüm, zorlandım, Maliye Bakanlığını kim yapabilir dedim ve elimi vicdanıma koydum Olgun Amcaoğlu’nu uygun gördüm” diyerek  ısınan siyasi atmosferi soğuturken…

“Ali Pilli’ye çok evvelden       Sağlık Bakanlığı sözü verdiği için Sucuoğlunu dışta bıraktığının samimi itirafını yaparken…

Ersin Tatar, belki  çok erken bir tanı olacak ama, önümüzdeki devrelerde de “kadife eldiven içindeki demir el” karakterli Başbakan oluşunu böyle sergilemeye  devam edecek!.

“Şeffaf fakat kararlı.. Demokrat fakat ödünsüz.. Her şey halk için fakat popülizm yok!”

Hislerimle algıladığım ilk izlenimim bu. Aradan bir süre daha geçsin. Bakalım o zaman “akıl” ne diyecek? Öte yandan:

Tatar hükümeti göreve  hem sayısal hem de  iki partiden oluşan Koalisyon Hükümeti şansı içinde başlıyor. Karşısındaki sorunlar dağ gibi! Ki KKTC baştan aşağı restorasyonu gerektiren bir viraneye döndü! Yeniden yapılanmaya ve tüm kurumlarının yeniden elden geçirilmeye gereksinmeleri vardır..

Bayram da bitti. Hadi bakalım…

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (ELEKTRİK SORUNU)

Nostradamus’luğa soyunacak değilim! Fakat kehanet değildir. Fakat gün gelecek bu dünyada (zaten şimdilerde de var) enerji savaşları patlayacak! O kadar önemli, dünyasal paylaşımı  o kadar zor!

Oysa bizim için “enerji”  demek   40 yıldır  zamları nedeniyle Kıb-Tek’le kavga etmek demektir!

Kıbrıs sorunu kadar müzmin ve çözümsüz kalmış!  Kaldı ki henüz ne büyük bir nüfus patlaması ne de ağır sanayiye geçiş var.

Fakat asıl sorun şudur: “Ekonomik büyüme ve sanayi için “enerji sarfiyatı” gerekir. Oysa biz 3’lü tarifelerle  oynayarak enerji tasarrufuna gidiyoruz!

Ekonomik kalkınmayı” şiarı yapmış Tatar hükümeti eğer önündeki bu büyük engeli izale edecek tedbirleri alamazsa, peşin yazayım, “hapı yutacak!”

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar