İŞTE 25 KASIM’IN KONUSU! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

İŞTE 25 KASIM’IN KONUSU!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Kelimelerle” oynaşan bir siyasi sorunun “provalarıyla” oyalanıyoruz.

Üstelik “çözüm ve çözümsüzlük” paradigması bolca  olan  Kıbrıs siyasi sorunuyla ilgili görüşler ileri sürdükçe tadına varamayacağımız kadar büyük bir keyif alıyoruz!  Kısaca onsuz kriz geçirecek kadar Kıbrıs sorununun “afyonkeşi” olduk vazgeçemiyoruz!


Mesela “Sn. Akıncı ne dedi” merakının ardından  o “değerler” manzumesinde cevap ararken soruyoruz:

Acaba geçen gün  Sn. Akıncı muhatabı Anastasiadis’e yaptığı şu çağrısıyla ne demek istediydi?

Hadi önce o çağrıyı aktaralım:

DİYORDU ki Sn. Akıncı “Kıbrıs  sancılı bir dönemden geçmektedir.. Görünür gelecekte ya siyasal eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde federal bir çözüme ulaşma yeteneğini göstereceğiz yada kalıcı bölünme yolunda yeni gerçeklerle yüzleşeceğiz…”

Anlayamadığım şudur: “Nedir kalıcı bölünme?”

Bugünkü iki bölgeden oluşan Türk ve Rum iki Devletli siyasi statü mü?

Ki 45 yıldır geldiği gibi gitmektedir.  Güney Rum Devleti Kuzey Türk Devletini tanımadığı için gerçekleşti bölünme! Şimdi buna ille de “çözümün” önündeki büyük engel diye kulp takıp kendimizi suçlu mu ilan edelim? Gerçek ortadadır:

GÜNEY tüm Dünyanın tanıdığı, dolayısıyla çözüm olmadığı için, 1960 ahkâmlarında hâlâ adanın tanınmış Devleti olarak kabul görürken…

KUZEY’deki Türk Devleti de Güney’deki Rum Devleti’nin her türlü siyasi ve ekonomik yaptırımlarıyla aleyhinde sürdürdüğü faaliyetleri nedeniyle “illegal” yada “korsan Devlet” muamelesi görmektedir!

Dolayısıyla dünyadan tecrit edilmiştir.. Ekonomik ambargolar altında Kuzey’de ancak Türkiye’nin himmeti oranında var olmaya çalışmaktadır…

ŞİMDİ tekrar soralım: Sn. Akıncı’nın da vurguladığı gibi 45 yıldır devam eden bu siyasi süreci ve Kuzey’deki Defakto durumu “görünür gelecekte siyasal eşitlik, özgürlük,  güvenlik içinde ve Güney’deki tüm adanın Devleti olarak kabul gören Rum yönetimiyle bir Federal Sistemde nasıl bir  çözüme götürebiliriz?”

Ki öylesi bir Federalizmde hem “siyasi eşitliğimiz” olacak hem “özgürlüğümüz” olacak hem de “güvenirliğimiz” sağlanacak!

Fakat yine de “bölünmemiş” bir “Birleşik Kıbrıs’ta  “Federal sisteme”   bağlı olunacak!

Yani olası çözüm “ete kemiğe” bürünmeyecek!

Yani çözüm Türkiye dışında Kıbrıs Türk ve Rum halklarının malı olacak! Olacak da Rum için Yunanistan, Türk için Türkiye  ne olacak?

(Kaldı ki Kıbrıs’ta görüşecek yer kalmamış gibi bu kez de Berlin’e taşınıyoruz! Ki neden Lefkoşa’nın Türk tarafında olmasındı? Barışçı yaklaşımının çözüm kapısını açacak anahtarı olurdu) dediğimiz üçlü Müzakereler, bir de “Guterres Referansları” çerçevesinde görüşülecek deniyor! Ki hatırlatalım o “Çerçeve” denilen 6 maddelik öneriler dizisinin  bir teki bile kabul görecek tıynette değildir!

Üstelik “her yönü ile aleyhimize olan bu siyasi unsurlara ve müzakere gündemine karşılık yine de göreceksiniz Anastasiadis ne muzırlıklar yapacak, nasıl dinamitleyecek o müzakere masasını!                                                                               *****

GERÇEKLEŞMELERİ GEREKENLERDİ!

KKTC’de  artık unutuldu ama zaman zaman Eğitim Şuraları” yapılırdı..

Yine 1963’den sonrası “seferberlik yıllarında” pek çok  Kooperatifçilik” denemelerine girişildiydi.

Keza Kıbrıs Türk halkının ekonomik potansiyelini artırmak için zaman zaman “kendin üret kendin sahip ol” kabilinden “Türkten Türke” kampanyaları başlatıldıydı..

1974’den sonra da Rum’dan intikal eden 400’ün üzerindeki irili ufaklı Sanayi Tesislerini devreye sokup çalıştırmak için “Sanayi Holding”i kurduktu. “Kıbrıs Meyve Sebze İşletmecilik LTD.” devreye soktuktu.. (CYPFRUVEX) Sonradan batırsak da Kıbrıs Türk Hava Yollarını yoktan var ettikti.

YANİ ne o kadar elleri bağlı ve “tembeldik” ne de o kadar beceriksizdik! Aksine 17 Üniversite kurup kırkları aşan dünya ülkelerinden öğrencilere sahip olan bir de ekonomik potansiyelin sahibiydik hâlâ da bu potansiyel elimizin altındadır ve bizimdir. Tutun ki tu kaka desek de para basan Kumarhanelerimiz de cabasıdır!

FAKAT biz 1974’den sonra mesela 17 Şubat 1923’de “Gazi Mustafa Kemal’in  İzmir’de gerçekleştirdiği “İzmir İktisat Kongresi” gibi tarihi bir “ulusal Kongre” olayı gerçekleştiremedik! Galiba diğer tüm “ulusal nitelikli” olması gereken olaylarda  olduğu gibi  gerek duymadık!

İZMİR’deki o tarihi Kongreye Çiftçi, tüccar, sanayici, işinsanları ve tabi işçiler katıldılardı.. Azebaycan ve Rus büyükelçileri de hazır bulundulardı. Hatta Rus elçisi Abilof “yaşasın Türkiye, yaşasın ordu” diye Kongreye katılanları selamlıyor, Kongredekiler de “yaşasın Ruslar” diye karşılık veriyorlardı.

Bu Kongre İzmir’in kurtuluşundan 5 ay sonra yapılıyordu. Dikkatinizi çekerim. 1974’den 5 ay sonra değil.. Beş on yıl ve 45 yıl sonra bile biz de önce ganimet yaptıydık sonra da ganimeti rant ekonomisine çevirdiydik!)

UZATMADAN yazayım: Atatürk o Kongrede yaptığı konuşmasının bir yerinde şöyle diyordu: “Milletin içine düştüğü bu acıklı durumun ve fakirliğin nedenini arayacak olursak bunu doğrudan doğruya Devlet anlayışında  buluruz!..” (Ve Devletin zafiyetlerini anlattıydı.) Ki kendileri o Devletin  kurtarıcısıydı.

Biz 1974 sonrasında bu ulusal heyecanları yaratamadık. Sosyoekonomik seferberlikler gerçekleştiremedik. Kısaca yaptıklarımızı bile yıktık. Belki bundan sonra artık!…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar