Hükümetin önceliklerine bakarsanız, niyeti anlarsınız... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Hükümetin önceliklerine bakarsanız, niyeti anlarsınız…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Dün Meclis’te geçen Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası, son hükümet döneminde geçen, diğerlerinden ayrı tutulması gereken bir yasa. Halkı doğrudan rahatlatacak bir konu olmasa da, kamu kurum ve kuruluşlarının tümünün denetimini öngörmesi bakımından önemli.  2011’den beri hazırlanan, aradan geçen hükümetlerin de katkı koyduğu bir tasarı.

Ama hükümetin bunca aydır Meclis’e getirdiği diğer yasa ve değişikliklere bir bakın, çoğunluğu, kamu kurumlarıyla ilgili düzenlemeler. Onun dışındakiler, hepsi popülist, günü kurtarma amaçlı, hatta adaletsizlik, düzensizlik, kaos yaratacak, sorunun aynen devam etmesini garanti edecek düzenlemeler…


Bütçe açığı ortada, gelecek yıl da devam edecek. Kamu yatırımları durmuş; kalkınmanın esamesi okunmaz; beklenen kaynak aktarımı gerçekleşmiyor; yol, hastane, okul ihtiyacı had safhada… Tam burada ivedilik almaları gereken başka düzenlemeler olması gerekir değil mi? Vergi adaleti, teşviklerin, desteklerin, muafiyetlerin kaldırılması, en azından ekonomik akla uygun hale getirilmesi, kayıt dışılığa gerçekten son verecek düzenlemeler…

Öyle değil. Tam tersine, cezaya düşmüş olana af, devletin üstünden zengin olup, hala muafiyet cennetinde yaşayanlara yenilerini ekleme…

Geçen haftalarda korkunç bir telaş içindeydiler. Kumarhanelerin önünü açacak tasarıyı getirdiler, hem de ivedilik talebiyle.  Sanırsın ki, devlet gelirini artıracak da acele ediyor. Hiç de değil. Ricalar var, ricacılar var, kırmak olmaz… Daha çok kazansınlar, daha çok kumarhane açılsın, daha çok yatırımcı zengin olsun, biz de finanse edelim…

Vatandaşa ya da devlete direkt bir faydası yok. Casinocular da bundan bir o kadar daha cesaret kazanıp, KKTC vatandaşlarının kumarhanelere alınmasının yasallaşması talebini tam sayfa ilanlarla duyuruyor.

Hükümetin bu işlerden geri durmasıyla ilgili muhtelif iddialar var. Halk bunları konuşuyor. Aynı şekilde yenilerin açılmasındaki ısrarlar konusunda da…

Sigorta affı, bir diğer öncelikleri oldu. 19 yıl geriye dönük. Daha öncekiler gibi 2000 yılından başlıyor. Adam defalarca af çıktığı halde ödememiş, hala devlet yalvarıyor. Niye ödesin ki, nasıl olsa en fazla 2 senede yenisi çıkacak.

Dün de Yabancılar ve Muhaceret Değişiklik Yasası Meclis’e geldi. O da kaçağa ve kaçak çalıştırana af. Kaçağın ödemesi gereken miktar yarıdan fazla düşürülüyor, adadaki kaçağın ciddi bir kısmı yasallaşıyor.

Bu ne? Bu da popülist, birilerini koruma amaçlı, kaçağı göçeği yasallaştırma amaçlı, geleceğe dönük yeni kaoslara gebe, kayıt dışılığı cesaretlendirici. Bundan sonra gelecek olanların kayıt dışılığa düşmesini önleyici yaptırımlar getirilmeden, sadece günü kurtarma.

Sonra da nüfus da vatandaşlık da, muhaceret denetimleri de falan.

Vazgeçsenize.

Tüm bu önceliklerin ne anlama geldiğini pekala anlıyoruz.

Seçim, yine seçim, yine seçim…

Çalışanının İhtiyat Sandığını, Sosyal Sigortasını yatırmayan, yatırmamakta direnen arkadaşların oyunu kapmak  fena fikir değil… Kaçta kaçını alırsa alsın kardır. Devlete sosyal yaşama ne zarar verirse versin, ne önemi var.

Amaç kayıt dışılığı bitirmek olması gerekirken, kayıt dışılığı teşvik edecek uygulamaları geçirme telaşı var. Üstelik oy birliğiyle geçiyor, muhalefet de destek veriyor. Akıl alır gibi değil.

Casinolar konusu aynı şekilde. Yatırımcıya neredeyse otomatik bir şekilde vatandaşlık veriliyor, dahası siyasi partiler bu yatırımcıların koruması altında, hazırda da seçim var, basını mı destekleyecek, tabii ki değil. Desteklemesi gerekeni destekliyor, kör parmağım gözüne, açık açık, hiç saklanmadan.

Onlar hizmet ettikleri kesimlere kıyak yapacak, biz de buradan hakkı yenen, enayi yerine konan,  devletinin bütçesi zarara uğratılan halk kitlelerini uyaracağız.

Elimizden bu geliyor…

YERİN KULAĞI VAR

YA ADAY OLACAK, YA ADAY OLACAK:

Ersin Tatar’ın cumhurbaşkan adayı olmak istemediğini bilmeyen yok. Ancak, parti içinde ona karşı öyle bir “kumpas” kuruldu ki, genel sekteretinden tutun da bakanlara, ilçe başkanına kadar herkes, Tatar’ı bu girdabın içine atmakta kararlı. “Taban istiyor, kazanma şansı çok yüksek” gibi güzel laflarla da aklını çelmeyi başardılar. Yani Tatar ya aday olacak, ya aday olacak, başka şansı yok. Sonuç ne mi olur? Bugünden bakarsan zor, ama kesin değerlendirmeler, çok değil, bir-bir buçuk ay sonra çıkar.

 UBP’DEN BUNU BEKLEYEBİLİR MİSİNİZ?:

TDP milletvekili Hüseyin Angolemli, arka arkaya çıkarılan aflarla ilgili konuşmasında, en iyi denetimin sendikalaşma ile sağlanacağını anlattı. Defalarca yazdığım bir konu. İşçilerin yatırımlarının kazançları üzerinden, eksiksiz yapılması, insanca çalışma ortamı sağlanması, kaçağın, kayıt dışılığın önlenmesi, hepsi, sendikal örgütlenmeyle kolayca çözülebilecek sorunlar. Dünya da, yüz yılı aşkın bir süre önce böyle çözmüş. Ama bunu bu hükümetten bekleyemezsiniz. Geçmişte UBP’nin içinde olduğu hükümetlerden bekleyemediğiniz gibi. Onlar sermayeye hizmet ederler, işçiyle işleri yoktur. Ya diğerleri, emeğin iktidarları? Onlar ne yaptılar?

KAPATMADILAR AMA, KİRAYA VERDİLER:

Kudret Özersay; “Bir devletin iyi yönetilmemesi devletten vazgeçme nedeni olamaz. Devlet toplumun sahip olduğu bir değerdir. Kıbrıs Türk halkının varlığıdır. Devleti kötü yöneten siyasiler olabilir” derken kimi kast etti acaba? Şu an devleti yöneten UBP ile kendileri değil mi?… “Kötü yönetilen devletler ya da iyi gitmeyen ekonomik yapılar ortaya çıktığında başka uluslara kalkıp da bu devletten vazgeçelim, dükkanı kapatalım dememişlerdir” diyor Sayın Bakan. Doğru, “Dükkanı kapatmadılar” ama, “kiraya” verdiler…

 YORUMSUZ:

Birgün gazetesinden Attila Aşut’un köşesinden;“Türk hükümetleri, ‘Kıbrıs Türklerinin patronu’ gibi davranma alışkanlığından bir türlü vazgeçmedi. Bugün Türkiye ile KKTC arasında yaşanan gerilimin kaynağında, ‘bağımsızlık’ ve ‘içişlerine karışmama’ ilkesinin göz ardı edilmesi yatıyor. ‘Kıbrıs’ın, Türkiye’nin bir vilayeti olmadığını herkesin kavraması ve buna göre davranması gerekiyor”. Bir de bizim siyasiler bunların farkına varsa, inanın bu ülkede huzur olacak ama, nerde…

 HAYATLARI CEK-CAK:

Hayatımız partilerin topluma verdiği cek-cak sözleriyle geçiyor. Kırk yıldır “yapılacak, edilecek” sözlerinden başka birşey duyamadık. Sonra da çıkıp, “vatandaş bize neden güvenmiyor, siyasilere güven neden yerlerde sürünüyor” diye şikayet ederler. Muhalefette başka, iktidarda başka konuşursanız bu halk size nasıl güvensin…

DÜN DÜNDÜR:

Toparlanıyoruz Hareketinin kurucusu ve Başkanı Özersay’ın zamanında kaleme aldığı “Toplum Sözleşmesi”nden bir bölüm yayınladı  Havadis yazarı Cenk Diler. Bakın o günlerde ne demişti Özersay; “Kalemini satan veya doğruları çarptıran yazarlara ve bu kişilerin yer aldığı medya kuruluşlarına tepki koyacağım. Medya-siyaset ilişkisinin bir menfaat ilişkisi olmaktan çıkarılarak toplum yararını merkeze alan bir hale dönüştürülmesi ve medyanın siyaset tarafından baskı altına alınmasının önüne geçecek düzenlemelerin yapılmasını talep ediyorum…”. Bugün medyaya destek programına karşı çıkan Özersay’ın düşüncelerinde dünden bugüne değişimin nedeni ne acaba?…

ZİRVEDEKİLER

Sami Özuslu: “Kıbrıs Türk sol ve çözüm güçlerinin Ankara ile boynuz boynuza gelmesi sağ cenahı mutlu eder. Türkiye solcuları ve çözüm isteyenleri dövecek, çözüm karşıtı sağcılar da bundan güç kazanıp memleketi bildiği gibi idare edecek. Böyle bir denklem yok aslında. Evet bu tür gerilimler kısa süreli de olsa birine, birilerine yarar gibi görünebilir. Ama orta ve uzun vadede o anlık heyecan ve hezeyanlar kimsenin yanına kar ya da zarar kalmaz. Ankara’da Kıbrıs ile ilişkilere yön verenlerin anlaması gerekenlerden biri budur…”

DİPTEKİLER

Yasa Dışı Göçmenler Yeni Öğrenci Çıktı: Öğrencilerin takibi konusu sözde geçen yıl yasalaştı. Eğitim Bakanlığı, üniversiteler, İçişleri birlikte hareket edecekler, göz açtırmayacaklar falan. İşte yine bir af çıkıyor, tam da o yasanın hilafına… Kurtarma operasyonu. Dün bir mahkemede, insan kaçakçılığı davası görülüyor. Adam sürekli bu işi yapıyor. Daha önce de yakalanmış, tutuksuz yargılama kararı alınmış, bir ay içinde yine yapmış. Bu kez güneye taşımaya çalıştıkları, üniversitelere yeni kayıt yaptırmış sözde yabancı öğrenciler. Görüyor musunuz öğrenci kimliğinin ne için kullanıldığını? Bir dönem harcını yatır, sonra ne istersen yap. Yasaymış, şuymuş, buymuş, boş iş. Denetleyemedikten sonra…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar