HP, Hasan Topal’la aynı mı düşünüyor? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

HP, Hasan Topal’la aynı mı düşünüyor?

Köş, MoreketMehmet Moreket

Şöyle bir geriye baktığımda, seçime kadar ömrünü sürdüremeyen hükümetlerin genelde ortak sorununun, ekonomi olduğunu görüyorum.

Özelde de Türkiye ile imzalanamayan ekonomik protokoller.


Dejavu gibi…

2006 CTP-DP hükümetinin sonu… ÖRP gibi bir ucubenin bir gece içinde yaratılması, hükümete ortak alınmasıyla düzeltilmeye çalışılan rota.

Ve sonra CTP-UBP hükümeti…

Aynen bugünküne benzer bir durum. Protokolun imzası gecikmiş, maaşlar sıkıntıya girmiş, el altından yeni hükümet çalışmaları ve UBP Genel Başkanı’nın “öyle bir durum yok” dediği günün ertesi günü bozulan bir hükümet.

Şu anda da resmi ağızlar hükümet ortakları arasında bir sorun olmadığında ısrar ederken, UBP’de bakan listeleri kavgalara bile sebep olmuş durumda.

Hükümet ortağı HP’den de sürekli olarak hükümetin işleyişine yönelik eleştiriler geliyor.

Başbakan Erhürman önceki akşam, “Ben yapılan açıklamalara bakmam, ortaklarımın gözünün içine bakarım, şu anda tek sıkıntı kaynak sıkıntısıdır” dese de, oluşan bir algı var.

Tabii ekonomik duruma, bir de Kıbrıs konusunda son dönemde meydana gelen ayrılığı  eklemek lazım.

Başbakan’ın ya da ortakların açıklamaları bu algıyı ortadan kaldırmaya yetmiyor. Yani pek inandırıcı gelmiyor insanlara.

İşte Hasan Topal olayı.

HP’nin milletvekili. İlk kez siyasete giren Topal, alışılmış kalıpların dışında.

Mesela, yerel seçimlerden sonra partisinin başarısız olduğunun açık ve net olarak görüldüğünü söyleyen biri.

“Kendimi yalnız hissediyorum”…. “Hükümet popülizm yapıyor” diyen biri.

Partisinden habersiz Meclis’te İçtüzük değişikliği teklifi yapan bir milletvekili.

Söyledikleri, politik değil, bodoslama.

Şimdi de son olarak, hükümet ortaklarından bazılarının birbirine kazık attığını söylüyor. Kendisinin diğer ortaklara kuşku ile baktığını, güvenmediğini ifade ediyor.

“Nereden Buldun Yasası”nın sanki kasıtlı olarak çıkarılmadığı gibi ifadeler kullanıyor.

Ülkede adalet olmadığını iddia ediyor.

Son olarak da, böyle giderse, siyasetten çekileceğini açıklıyor.

Şimdi iki şey var.

Birincisi, acaba HP içinde bir disiplin sorunu mu var?

Partisi hükümet ortağıyken, bir milletvekili sürekli bu tür eleştiriler yapınca, doğal olarak partide bir disiplin sorunu olduğu akla geliyor.

Yok öyle değilse, “HP disiplinli bir partidir, ilkeleri vardır” iddiasındaysalar, o zaman HP’nin Başkanı da milletvekilleri de, üyeleri de Hasan Topal’a katılıyor demektir. Zaten kendisi de önceki gün BRT’de, bunları partisine de söylediğini açıkladı ve “Partim de aynı şeyi düşünüyor” dedi.

O zaman….? Sorular çok…

Çok ortaklı bir hükümeti sürdürmek kolay şey değil. Ama bence ülke menfaatine iş yapacak en iyi model. Partizanlıkları ve başka yanlışları engellemek için en iyi formül, çoklu koalisyonlardır. Çünkü birbirlerini denetleyebilirler, kontrol edebilirler. Hele de farklı ideolojilerden gelmişlerse.

Marifet uyumu sağlamakta. Ve anlaşılan HP bu uyumu sağlayamıyor.

Yapılacak onca iş  varken, yeni bir koalisyona açık kapı bırakan bu görüntüsüyle HP, kuruluşundan bu yana ileri sürdüğü prensiplere ters düşüyor.

Eğer Hasan Topal’ın söyledikleri kendi kişisel düşünceleriyse, söyledikleri iddiadan ibaretse bile, kamuoyunun bunu bilmeye hakkı var.

Sessiz kaldıkları sürece, o görüşleri paylaştıklarını anlayacağız.

Bu durumda da, hem hükümette kalıp, hem de böyle suçlamalar yapıyor olacaklar ki, bu da hiç etik değil…

YERİN KULAĞI VAR

“GÖRÜŞMEYE HAZIRIM”:

Kıbrıs sorununa işleyebilir ve yaşayabilir bir çözüm bulunması amacıyla elinden geleni yaptığını iddia eden Rum Lider Nikos Anastasiades, Kıbrıs sorunundaki müzakereleri Crans- Montana’da kaldığı noktadan devam etmeye hazır olduğunu açıkladı. Önemli olan da o “kalınan nokta”. Türk tarafı olarak “harita vermiş, hatta asker konusunu” bile konuşabileceğimiz söylemiştik. Tüm bunlara rağmen Anastasiadis, “bu önerileri tartıştırmam lazım” diyerek masayı terk etmişti. Belli ki yine sıkışmış, “çözüm şapkasını” giymiş.

TALAT ÖZERSAY’I ELEŞTİRDİ:

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat Cumhurbaşkanı Akıncı’ya sahip çıkarak Dışişleri Bakanı Özersay’ı eleştirdi. Talat, “Şu anki çıkışlar çok eksiktir. Dışişleri Bakanı’nın olaya yaklaşımını da çok yanlış buluyorum. Dışişleri Bakanlığı laf atma makamı olmamalı. Dışişleri Bakanı önce oturup Cumhurbaşkanı ile anlaşacak. Başka yolu yoktur. Anlaşmak zorundadır” değerlendirmesinde bulundu.Cumhurbaşkanlığı seçimleri biraz daha yaklaşsın, daha neler duyacağız…

 

40 DEFA SÖYLERSEN OLURMUŞ:

Hükümet ortaklarının hepsi de belki de on kez söyledi, “Türkiye ile sorunumuz yok” diye. Ama ne derlerse desinler milleti inandıramıyorlar. “Hayır sorun var” noktasında direnmek, hoşumuza gidiyor. Hani derler ya, “birşeyi 40 defa tekrarlarsan olur”diye. Belki de bu tekerlemeye inanıp sürekli söyleyerek olmayanı var etmeye çalışıyorlar…

 

ZAM ÜSTÜNE ZAM:

Elektriğe gelen zammı daha hazmetmeden, bir zam da akaryakıta geldi. Eskiden böyle durumlarda, “ne olacak bu memleketin hali” derdik. Şimdi ise art arda gelen zamlardan sonra “ne olacak bu hükümetin hali” demeye başladık. Vatandaş, “bunlar da aynı” demeye başladığına göre,  gidişat pek de iyi değil…

 

NE DEMEMİZİ BEKLERDİ:

Başbakan elektrik zammıyla ilgili, “Çoklu tarife tepki almadı, eleştiri 13 kuruş zam için yapılıyor” diyor katıldığı bir tv programında. O zaman akaryakıta gelen yüzde 7’lik zammı da eleştirmesin vatandaş. Zammın azı çoğu yoktur. Hele de bu dönemde millet kuruşa kurşun atarken, Kıb-Tek çalışanları maaşlarına zam üstüne zam alırken ne yapmamızı beklerdi acaba? Çıkıp, “10-15 kuruşluk zam eleştirmeye değmez” dememizi mi beklerdi acaba…

 

ÖĞRENCİ ÖĞRENCİLİĞİNİ BİLECEK:

YÖK Başkanlığının, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’deki Üniversitelerin Hukuk Fakültelerine yüzde 70 devam zorunluluğu getirme kararı sonrası binlerce öğrencinin mağdur olacağı iddia edildi. İyi de bu ülkenin şartları farklı, nüfus fazlalığından kaçağa sorunlar ortada. Sırf “öğrenci kimliği alabilmek” için kayıt yaptırıp ortadan kaybolan binlercesi var. Özellikle bizim üniversitelerimize devam zorunluluğu getirilmesinden yanayım. Böylece kimin okumak, kimin başka şeyler için geldiği ortaya çıkar.

 

BU BÖYLE GİTMEZ:

Kıbrıs adasındaki fiili durum, en sonunda adayı tam bir suç cennetine çevirdi. Kaçakçılık birinci planda. Baksanıza et konusunda, kuzey piyasası, kaçakçıların elinde. Artık kilolarla değil, tonlarla geçiyor. Ardından insan ticareti geliyor. En son da suçluların bir taraftan diğerine sığınarak, yargılanmaması olayı. Bu sorunların giderek daha da ağırlaşacağı ortada. Her ne olacaksa olsun, ama artık taraflar bir işbirliği formülü bulmak zorundalar. Böyle giderse, her ikisi de hukuk dışılıkla baş edemeyecek hale gelecekler…

 

 ZİRVEDEKİLER

Onur Olguner (Yenidüzen): “Devletin sunmakta aciz kaldığı bu ve bunun gibi daha birçok hizmet Kıbrıslı Türklerin aylık bütçesinde ciddi giderler oluşturmakta ve net hesapta bizleri dünyanın en fakir halkları arasına koymaktadır… Bu noktada artık siyasilerimizin ciddi bir karar vermesinin zamanı gelmiştir: Ya bu devletin bir devlet olduğunu benimseyecek ve bu yapıyı sosyal hizmet verecek şekilde yapılandıracağız, ya da sırf koltuk sahibi olmak için bu işlemeyen bu yapıyı devlet olarak topluma satmaktan vazgeçeceğiz”…

DİPTEKİLER

Suçlular Ülkesi: Cezaevinin tıka basa dolduğu ülkemizde suçların önü alınamıyor. Yüksek Mahkeme Genel Sekreterliği tarafından hazırlanan raporda, cinayet, uyuşturucu ve hırsızlık olaylarındaki artış gözler önüne seriliyor. Suçlardaki artışın önemli nedenlerin başında, hesapsız artan ve değişen nüfusun önemine dikkat çekiliyor..

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar