Az gittik uz gittik yine bir temmuz vaktine geldik.
Bu köşede yayınlanan yazıları okuyanların, yazarın yaz aylarını pek sevmediğini anlayabileceğini sanıyoruz
Böyle aylarda yazı yazmanın iç açıcı bir uğraş olduğunu söylemek zor olsa gerek.
Aslında bu yazı silinip baştan kaleme alınmıştır.
Yazıya füze olayı ile başlamıştık.
Bundan vazgeçtik ve silip attık…
…
Galiba en zor yazılar bu tür yazılardır.
Tatilöncesi son yazı kaleme alınacaksa konu ne olmalıdır?
Füze meselesi cankurtaran simidi gibiydi.
Bu kolaycılığa kaçmayalım dedik.
Nasıl olsa bugün bu konu bolca yazılıp çizilmiş olacak…
…
Peki zor olan ne?
Bunu çok düşündük.
Galiba “hoşçakalın” demektir zor olan.
Bir ayrılık hissi uyandırıyor…
…
Tatil mi yapacağız bilemem.
Ama bir müddet cümle kurmamanın, kelime düşünmemenin, konu aramamanın keyfini yaşayacağımızdan eminim.
(Günlük yazı yazanlar için, sırasında yazmamak bir keyiftir.)
Bir kelime, bazan taşınamayacak kadar ağır gelebilir insana.
Bunu belirli sayıda kelimeden oluşan bir köşe yazısı olarak ele aldığımızda ağırlığını siz tahmin ediniz…
…
Bir müddet de olsa,
Ve bu ne kadar olacaksa,
Belki bir gün kadar kısa,
Belki mevsimler kadar uzun,
Şimdilik hoşçakalın…
