Çoğu filmlerde görülür:
İki oda var.
Otel odaları diyelim.
Oğlan bir tarafta kız bir tarafta.
Kamera bir odadan diğerine usulca ve kesintisiz geçiş yapar.
Kameranın odadan odaya geçişleri bazan tekrarlanır.
Dikkatli bir izleyici odaların aslında bir otel odası değil kurulan bir film seti olduğunu hisseder.
Kamera bir odadan bir odaya geçerken duvarların olmadığı anlaşılır.
Böyle sahneler tekrarlandıkça, bunlara dikkat edenler için filmden (hikayeden) kopmak mümkündür…
…
Beyaz perdeye aktarılmış bir hikaye bu tür çekimlerle izleyiciyi hikaye dışına itebilir.
Çekim hatalarından bahsetmiyoruz.
Onlar daha berbat.
Mesela ses mikrofonunun beyaz perdenin bir kenarından gölge gibi görülmesi gibi.
Bir süre sizi filmin hikayesinden koparabilir.
Buna benzer çok ciddi çekim hatalarının olduğu bilinir.
“Troy” filminin bir dövüş sahnesinde çok uzaktan bir uçağın görünmesi olay yaratmıştı.
Ünlü “Game of Thrones” dizi filminde bir sahnede günümüzün nescafe bardağının çekime girmesi de taze bir örnek…
…
Demek istediğim,
Bir hikayeye odaklanırken, meydana gelebilecek hikayedışı herhangi bir şey her şeyi altüst edebilir…
…
Kıbrıs meselesinin bir hikayesi vardır.
Hikaye senaryolaştırılmış.
Kıbrıs meselesinde hikayedışı görüntüler, hatalar yok mu?
Tam çözüme odaklanılmışken, ansızın gaz sorunu tavan yapar; taraflar tutumlarını hikayenin özünden çok buna göre şekillendirir hem de birdenbire.
Bir başka zaman gelir, görüşmeler şöyleydi böyleydi derken ansızın bir Maraş konusu bilmem kaçıncı kez gündeme getirilir ağustos böcekleri tarafından.
Derken dikkatler dağılır, hikayenin kendisi yine paramparça…
…
Bu tür şeyler durmadan tekrarlandığı için zaten hikayenin ne olduğu artık unutulmaya yüz tutar.
Belki de Kıbrıs’ta her iki tarafın en çok becerdiği şey, kendi ahalisini hikayeden uzak tutmak için gayret etmeleridir, isteyerek veya istemeyerek.
Kim bilir, onlar da hikayenin aslını unutmuşlardır.
Evet!
Şaşırabilirsiniz ama böyle.
Senarist veya yönetmenler bir romanda olduğu gibi hikaye içinde hikayeyi kurgulayabiliyorlar…
…
Kıbrıs meselesinde hikayenin özden kopuşu çekim hatası mı?
Beyaz perdeye aktarılan senaryolardaki çekim hataları bilinçli yapılmaz nihayetinde.
Oysa siyasi senaryolar bilinçli girişimlerin sonucudur…
…
Sokakta bir köşede duran İngiliz dönemine ait bir posta kutusu bugünkü genç nesil için (Bunlara “z” kuşağı mı diyorlar?) ne anlam ifade ediyorsa, 1955, 63, 64, 67 olayları da o kadar anlam ifade ediyor olsa gerek.
Halbuki biz bir posta kutusuyduk İngiliz döneminde ama ne sen bunun farkındaydın ne de polis farkında!
…
Sonuç olarak sadece ada ikiye bölünmedi.
Hikaye de bölündü.
Hatta hikaye paramparça…
…
Belki başka sebepler vardır.
Biz, yani hepimiz,
Rum, Türk ne varsa,
HERBOKOLOG olduğumuzdan olmalı,
İşler bu durumdadır…
