Harmancı’yı dinledim... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Harmancı’yı dinledim…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Lefkoşa Belediye Başkanı Mehmet Harmancı’yı dinledim dün BRT’de.

Hali hazırda yapmaya çalıştıklarını öyle bir heyecanla anlatıyordu ki, ne yalan söyleyeyim, ben de aynı heyecanı paylaştım.


Anlattıklarının hiç birine “proje” demek istemem.

Bilirim ki, bu memleketin jargonunda “proje” vaatten öteye gitmez. En iyi ihtimalle, çok güzel bir proje yapılır, ama kağıt üstünde kalır.

Harmancı, gördüğüm kadarıyla bir “action” içinde. Yani başlatılan ve devam eden güzel icraatlar var.

Başında da, her daim sorun olan, Sanayi Bölgesi.

Bölgedeki işletmeler de, orada işi olan vatandaş da sürekli şikayet eder.

Belediye’yi suçlar, Bakanlıkları suçlar, o sorun da öylece büyür gider.

Temizliği sorun, düzensizliği sorun, atıkları sorun, yolları, çukurları sorun. Alt yapı neredeyse yok gibi. Her yağmurda sel basar, dünya kadar zarar.

Tamam da başparmağınız karşıyı gösterirse, geriye kalan parmaklarınız da kendinizi gösterir.

Hadi alt yapı devletin işi. Ya pislik, düzensizlik? Kimin suçu?

Sanayi bölgesi, içinde yaşayanların, iş yapanların, para kazananların da dahil olduğu bir yapıya sahip olmalı. Şimdiki gibi adı var kendi yok bir yönetimle değil ama, her türlü sorununda, oradaki işletmeler sorumluluk almalı, elini taşın altına koymalı. Hem düzeni sağlamak, hem masrafları karşılamak adına.

İşte çöp. Harmancı diyor ki, “belediye ev atığı toplamakla görevlidir. Sanayi atığını, ambalaj atığını toplamakla değil. Ama yapıyoruz, çaresi yok”. Büyük masraf. Ya sağa sola atılan arabasından tutun, makinesine, ambalajına atıklar.

Şimdi Ekonomi Bakanlığıyla, bölgenin özerkleştirilmesini nihai hedef olarak koymuşlar. İlk etapta, köklü bir temizlik. Atıkların kaldırılması için 1 milyon 200 bin lira gerektiğini saptamışlar. Bunun 400 bin lirasını Belediye karşılayacak, geri kalanını eşit olarak devletle işletmeler. Yasaysa yasa, düzenlemeyse düzenleme ne gerekiyorsa yapılacak. Şubat ayı içinde faaliyet başlayacak.

Bölgeyi yönetecek bir yönetim kurulu modeli düşünmüşler. Bunu zorlayacaklar.

Atla deve değildi. Yapılması gereken belliydi, ama ilk defa birileri ciddiye almış, üstüne gidiyor.

Sonra Surlariçi’nin küçük sanayi işletmelerinden temizlenmesi. Kaportacısı, boyacısı, makinisti.

Son bir kaç yıldır bölgede zaten ciddi bir turizm hareketlenmesi, bir yenilenme varken, buna destek olmaya çalışıyor Belediye. Bunlar için de Mezbaha yanında bir bölgeyi tahsis edip, Surlariçi’nden çıkmaları hedeflenmiş.

Şu anda, Çukurova Ajansı ve Kalkınma Bankası’ndan alınan kredilerle sürdürülen 30 binanın restorasyonundan bahsetti Başkan. Çoğu butik otel ve sanat galerileri olacakmış. Ne güzel, ne umut verici.

Devletin de içinde olması, onlara kolaylıklar sağlaması, bu doku değişimine katılması hızı artıracak bence.

Yıllar yılı “proje de proje” denilerek, dokunulmayan bölge, kendiliğinden gelişiyor. Bu inançla giderse, birkaç yıl içinde bizim de dünyanın bütün kentlerindeki gibi övünebileceğimiz bir “old city”miz olacak. Harmancı, “artık asla eskisine dönmez, bu ivme devam eder, bu değişim gerçekleşir” inancında.

Lefkoşa’nın alt yapısının yüzde 69’u tamamlanmış. Hamitköy, Kaymaklı ve birkaç bölgede eksikliklikler takvimlenmiş.

Çevresel atıklar konusunda ise, ideal olanla, pratikteki uygulama çelişiyor. Türkiye’deki ÇEVKO örneğindeki gibi, işadamlarının oluşturacağı bir şirketin yürütmesi gerekirken, bizde 6-7 şirket bu işi kafasına göre yapıyormuş. Tabii kar amaçlı. Bunu değiştirmeye çabalıyorlar. Türkiye’de çıkarılan yasayla iş adamları buna zorlandı, yıllardır da dünyadan övgü alan bir yapı olarak büyük işler yaptı. Devletin zorlaması kadar, işadamlarının da inanması, katılmasıyla oluyor bu işler. Dedik ya, herkes sadece eleştirir, ister, talep eder; çözüme katılmaya gelince, birini bulamazsınız.

Sıfır para, dünya kadar borçla, bu heyecan, gerçekten umut verici.

Niyet var, vizyon var. Umarım devlet de aynı inancı paylaşır ve yollarını açar.

Herkes kendine dönüp bakmalı. Sürekli şikayet edip, sürekli başkalarından beklemek alışkanlık oldu. Bu her konuda böyle. Ya bu zihniyet değişecek, ya da zorla değiştirilecek, başka yolu yok…

YERİN KULAĞI VAR

TÖRE İLE TATAR TERS DÜŞTÜ:

Kurultay sürecinde Ersin Tatar’a açık destek veren Zorlu Töre’nin, cumhurbaşkanlığına aday olma  inadı ikilinin arasını açtı. Aylardır adaylık için nabız yoklayan Töre’ye yeşil ışık yakmayan ve konuyu partinin yetkili kurullarına atan Tatar’a,”Anketle Cumhurbaşkanı arayışı yanlıştır, kabul edilemez bir yaklaşımdır” diyerek cevap veren Töre adaylık ısrarını sürdürüyor…

ÖZERSAY VEKİLİNİ YALANLADI:  

Halkın Partisi vekili Gülşah Sanver Manavoğlu’nun “yolsuzlukla mücadele konusunda hükümette yalnız kaldık” açıklamasına ilk tepki Genel Başkanı Kudret Özersay’dan geldi. Özersay, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda,“Hükümet bu zamana kadar yolsuzlukla mücadelede birlikte hareket etmeyi başardı” diyerek, Manavoğlu’nu yalanlamış oldu…

HAZİRAN’A KİLİTLENDİK:

Mart ayında Türkiye’de yapılacak yerel seçimler, ardından Mayıs ayındaki Avrupa Parlamentosu seçimleri derken Kıbrıs konusu Haziran’ a ertelendi. Zaten iki tarafın da bugünlerde bir adım atma niyeti de yok. Çavuşoğlu’nun bugün yapacağı ziyaretin temel konusu da olası süreç için Türk tarafının takınacağı tavrın netleşmesi olacak. Son zamanlarda dillendirilen “yeni bir yol haritası” ve yeni startejiler görüşme sonrası daha da netlik kazanabilir mi acaba?

İMZALASA VAY, İMZALAMASA VAY:

Bir kesim Türkiye ile KKTC arasında yeni protokol imzalanmadı diye eleştiriyor, bir başka kesim ise “dayatmacı” protokole karşı olduğunu söylüyor. İmzalasa vay, imzalamasa yine vay. Hoş bugüne kadar imzalanan protokol maddelerinin kaçta kaçını hayata geçirdik o da ayrı mesele… Önemli olan uygulanabilirliği olan bir protokolda uzlaşmak.

ANASTASİADİS AB’YE KIZGIN:

Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis, Avrupa Komisyonu’nun, aralarında Güney Kıbrıs’ın da bulunduğu üç ülkenin verdiği altın pasaportlar konusunda rapor yayımlamasına tepki göstererek AB tarafından verilen vatandaşlıkların sadece yüzde 0.3’ünü veren Güney Kıbrıs’ın, ya rekabet, ya da başka nedenlerden dolayı hedef alındığını savundu. Güney Kıbrıs, ülkeye belli oranda yatırım yapıp istihdam sağlayan kişilere vatandaşlık veriyor…

VERELİM DE NEREYE KADAR:

Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği Tarım kesiminin “ifalasla” yüz yüze olduğunu açıklamış. Geçen yıla ait kuraklık tazminatlarının tamamını alamadıklarını belirten birlik, tarım için bütçe konan miktarın azlığından şikayet etti. Kusura bakmasınlar ama, yağmur yağmaz kuraklık parası isterler, yağmur yağar, bu defa da ürüne zarar verdi diye tazminat isterler. Üretim kalkınmanın temeli olabilir ama, üreticinin de teşvikler tazminat ve destek üzerine kurulu bir politikadan vazgeçmesi gerekir…

ZİRVEDEKİLER

Kudret Özersay: “Hesap verebilirlik bağlamında bir anlayışın yerleşmesi tabii ki zaman alacaktır ancak geçilen her eşik, tahkikatı tamamlanan ve suç unsuru saptanan her dosya, mahkemeye aktarılan her konu, haksız şekilde elde edilen ve geri ödemek durumunda bırakılan her örnek, bu ülkede yöneticilik yapanların elleri bir yanlışa her gittiğinde iki kere düşünmelerine neden olacaktır”…

DİPTEKİLER

 Ticaret Odası: Bir ülkenin Ticaret Odası gibi bir örgüt, zümresel çıkarları değil, ekonominin gerçeklerini savunmalı bence. Oda’nın asgari ücretin artmasıyla ilgili açıklamasında, “Rekabet gücümüz azalacak, turizm ve yükseköğretim sektörümüz zarar görecektir” denmekte. Yapmayın… Saydığınız bu iki sektörün kaymağını yiyenler, kazandığı parayı nereye koyacağını bilmez, ama hep vergide zarar listesindedirler. Saçma sapan yatırımlarını, hatta otelcilikten müteahhitliğe kaymalarını birlikte izliyoruz. Bunu da çoğu resmen köle çalıştırarak yapıyorlar. Rekabet gücü kayboluyorsa, kaliteyi kazançlarıyla aynı oranda yükseltmediklerindendir…

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar