Ben yazmaktan bıktım, onlar yanlışı savunmaktan bıkmadılar.
Vazgeçmediler, vazgeçmeyecekler de. Fıtratlarında var…
Eğer iyi niyet varsa, sıfatlar takmadan, saldırmadan devlet adamlığına yakışır şekilde oturur, tartışırsın.
Ama gördüğümüz o değil. “En iyi savunma saldırı” taktiği güdülüyor.
Ersan Saner, emirname konusunda hükümetin “halk dalkavukluğu” yaptığını söylüyor.
Acaba hangisi halk dalkavukluğu?
O bölgedeki mal sahiplerinin taleplerini desteklemek mi, kenti, çevreyi, doğayı koruma planlaması mı?
Emirname, koruma, planlama savunucuları kamunun hakkını savunuyor.
Kişilerin bireysel ya da zümresel haklarını değil.
Bilimin, çağdaşlığın, doğaya, çevreye saygının peşinde bu insanlar.
Oy kaygıları yok.
Ama bir mimar olarak bu değerleri çok iyi bildiği halde Ersan Saner ve kendi gibi düşünenler tam da o dediğini yapıyorlar.
Bölgelerindeki mal sahiplerinin, müteahhitlerin, hiçbir kural, kaide olmaksızın elde edecekleri karın dalkavukluğunu…
Nedir halk dalkavukluğu?
Açın sözlüklere bakın. En basit tanımı, popülizmdir.
Oy avcılığıdır. Oy için ülkenin geleceğini karartmaktır.
İktidarı kazanmak veya kaybetmemek için, geniş halk kesimlerinden oy toplama zorunluluğunda olan bazı politikacıların büründükleri kimliktir.
Bol keseden vaaddir.
Geleceği düşünüp planlama yapmak yerine, statükoyu korumaktır. Planlama yapan kim, karşı çıkan kim…
“Plan da plan” diye tutturmuşlar.
O Plan da bu emirnameye uygun çıkmayacak mı? Ha bugün çıkmış, ha yarın.
Ama mesele o değil. Plan çıkana kadar hiçbir sınırlama olmasın, projeler onaydan geçsin, ondan sonra sen istediğin planı çıkar. Mentalite bu.
UBP olarak kendileri hiç plan çıkartmamışlar…
E peki bu Girne nasıl bu hale geldi?
İşte tarihçesi…
1993’de çıkan Girne Emirnamesi, Girne’yi 3 katla sınırladı. Arada zaman zaman o Emirname ellendi, ama yükseklik değişmedi. Tabii İmar Planı da her nedense yapılmadı.
2010 yılında dönemin UBP’li İçişleri Bakanı, kat sınırlamasını kaldırdı. Yeni emirname çıkarmadılar ama varolanı feci şekilde ellediler.
Yükseklik bakımından, Fasıl 96’ya geri döndürdüler.
1 yıl sonra başka bir UBP’li İçişleri Bakanı bu defa yüksekliği 10 katla sınırlayan yeni bir Emirname değişikliği yayınladı.
2015’de yürürlüğe giren Ülkesel Fiziksel Plana aykırı olduğu halde, 2016’da bu defa Özgürgün hükümeti, kişiye özel bir emirname daha çıkarttı. Ana caddelerde 10 kattan 7’ye düşüldü.
Tüm itirazlara rağmen, Plan yerine, yasak savmak için çıkarılmıştı.
İmar Planı ise, 25 yıl sürüncemeden sonra, Şubat 2018’de yayınlandı.
Sonuçta, Girne’nin durumu ortada.
Birileri rant sağlasın diye tüm sistem, Girne kentiyle birlikte, tanınmaz hale getirildi, bozuldu.
Aynısını doğu bölgesinde yapmaya kalkmak mı halk dalkavukluğu, yoksa direnmek mi?
Siz söyleyin…
YERİN KULAĞI VAR
DÖRDÜN BİRİ:
Rum lider Anastasiadis, “Kararlaştırılan bir nüfus oranı var, 4’e 1 (4 Kıbrıslı Ruma karşılık 1 Kıbrıslı Türk) ve bu orana göre istediğimiz noktaya ulaşabilirsek doğal zenginliğin paylaşımını da bu şekilde yaparız” dedi. Yani eskiden üçün birini alırken, Ansatasiadis şimdi dördün birine razı olmamızı istiyor. Belli ki ortaklıktan anladığı bu…
LÜTFEN BAYAN LUTE SİZ SÖYLEYİN:
BM Genel Sekreteri’nin özel danışmanı Jane Holl Lute yeniden temaslar yapıyor. Anastasiadis’i dinledi. Şimdi bir politika bilimcisi olarak, elini vicdanına koyar da, kendi kendine sorar mı? Rum liderin Kıbrıs Türklerini karar alma mekanizmalarından dışladığı formülde siyasi eşitlik mi vardır, yoksa “azınlık hakları” mı? Bu formülle kurulacak sisteme “ortaklık” demek mümkün müdür? Ben eminim ki, ikincisini düşünecektir. Ama bunu yazabilecek midir, orası meçhul.
MÜTEAHHİTLERİN EYLEMİ ERTELENEBİLİR:
Ülkenin gündemine oturan emirname konusunda, “Hepimiz planlı bir hayata geçmek için ortak noktada buluşuyoruz” diyen Müteahhitler Birliği Başkanı Gürcafer, “Gerçekleştirilen toplantılarda bölgelerde yükseklik olacağı yönünde kendilerine güvence verildiğini” kaydetti. Bu durumda daha önce yapacaklarını açıkladıkları eylem de büyük bir ihitmalle ertelenecek. Sonunda konuşa konuşa bir yere varıdlar demek ki…
BİZ DİNLEMEKTEN USANDIK:
Turizim Bakanı Fikri Ataoğlu uçak bilet fiyatlarının ucuzlayacağını bir kez daha söyledi. Ataoğlu, Anadolu Jet’in KKTC’de konuşlandığını, 2-3 ay içinde sefer yapmaya başlayacağını, bunun bilet fiyatlarının düşüşüne katkı sağlayacağına inanç belirtmiş. Bu kaçıncı açıklaması ben saymadım. Söylüyor da, ucuzladığı falan yok. Zaten o da inanmadı ki, ucuzlayacak demek yerine bu defa “inanç belirtti”…
YDP’YE Mİ GİDECEK:
UBP Lefkoşa Gençlik Kolları Başkanı Yunus Cahan, hem görevinden hem de partisinden istifa ettiğini açıkladı. Genel Başkan Ersin Tatar’ın gençlik kollarıyla buluşmasının ardından gelen bu istifa, kafalarda soru işareti yarattı. Yunus Cahan’ın YDP’ye geçeceği iddia ediliyor…
CİDDİYETSİZLİK:
KKTC bütçesinin görüşülmesi sırasında bir vekilin kürsüdeki konuşmacıya “öpücük” yollaması ve bu olayın sadece bizde değil, Türkiye basınında alay konusu olması en hafif ifadeyle tam bir ciddiyetsizlik örneği oldu. Ülkenin en saygın kurumu olan Meclis’in saygınlığı açısından, gerekçesi ne olursa olsun çirkin bir görüntüydü…
ZİRVEDEKİLER
Yannakis Kasulides: Güney Kıbrıs eski Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis de gerçekleri görenlerden. Ama keşke diyor insan, görevdeyken de bu söylediklerinin gereğini yapabilseydi… Kasulides diyor ki; “Çözümsüzlük halinde olduğumuz gibi kalmayacağız çünkü olgular statik değil ve iki devlet yoluna gireceğiz…”
DİPTEKİLER
Anasti Yine Yaratmış: Anastasiadis yine yumurtlamış. “Kıbrıs’ın egemenlik hakları pazarlık konusu değildir” diyor ve sonra da Kıbrıslı Türklere 1’e 4 oranında hak verince, sorunların hallolacağını söylüyor. Öyle karar almada ortaklık falan yok. Baksanıza egemenliği paylaşamayacağını baştan söylüyor. Ne cinlikler, ne cinlikler…
