Allaha şükür vakalar arttıkça artıyor.
Yerel bulaş ha keza. En korkuncu bu. İnsanlar nereden kaptıklarını dahi bilmiyorlar. Her yer riskli, herkes riskli…
Bir avuç insan kapandık, 4 ölümden sonra vakalar otomatikman sıfıra indi, sonra bir rahatlık bir laçkalık…
Açılacağımız belliydi. Ama adam gibi. Saldım çayıra Mevlam kayıra gibi değil. Alınan önlemler eksikti, sırasında yanlıştı…
En başta altyapıyı güçlendirmeleri gerekirken, 3 ay yattılar. Sonra daha fenası, açılma kararını korkusuzca verdiler ama karantina uygulamasını gelenlerin keyfine bıraktılar. Bunda hala direniyorlar. Maliyeti gerekçe göstererek, “kendileri ödemesi gerekirse gelmezler” diyerek…
Bugün geldiğimiz noktada kamu sağlığı ciddi anlamda tehdit altındadır.
Artık eğri oturup doğru konuşmanın zamanıdır. Bunun seçimle, geçimle alakası yok. Canımızın derdindeyiz…
Başımızdaki beceriksiz yönetim bizi ihmalleriyle tehlikeye atmıştır. Yaptıkları yapacaklarının göstergesi olduğuna ve bir günde akıl koymayacaklarına göre, bu iş böyle Allaha emanet artıp gidecek.
Peki biz protestolarımızı hala klavye başında, çoğu kez dalga geçerek mi yapacağız? Ciddiye almalarını sağlayacak şekilde kitlesel tepkilere geçmek gerekmez mi?
Kamuoyunun haklarını koruyacak sivil toplum örgütleri nerede?
Bakın Anayasa’nın 45. Maddesi şöyle: “Devlet, herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini sağlamakla ödevlidir”…
Şu anda herkesin beden ve ruh sağlığı, birtakım taahhütler, bir takım siyasi kaygılar nedeniyle tehlikeye atılmaktadır. Kanıtı da yerel bulaştır. Test sonucu henüz çıkmamış, kamu sağlığı için risk taşıyan insanların evlerine ya da otellerine gönderilmesidir. Başka bir şey değil.
Peki bu suç değil midir?
Dahası, Bulaşıcı Hastalıklar Yasasının gerekleri de tam olarak yerine getirilmemiştir. Bu başka kabahat.
Bunların sandıktan başka bir yaptırımı yok mudur?
Sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, ses verin… Daha ne bekliyorsunuz?
YERİN KULAĞI VAR
9 ADAYLI YARIŞ BAŞLIYOR: 2005’den sonra ikinci kez 9 adaylı bir cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyoruz. Ve ilk kez de 4 partili adaya karşı 5 bağımsız aday var. Adaylar yarın Yüksel Seçim Kuruluna başvuracak. YSK adaylıkları kesinleşen isimleri 14 Eylül’de resmen ilan edecek. İlginç bir seçim süreci yaşamanın ardından, sürpriz sonuçları olan bir seçime şahit olacağımızı söylersek yanlımayız…
BU ÜLKE HEPİMİZİN: UBP cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar, “KKTC’nin kalkınması, Doğu Akdeniz’deki haklarımıza layıkıyla sahip çıkmak için seçimi biz yani, KKTC yaşayacaktır diyenler kazanmalıdır” dedi. İktidarınız döneminde nasıl kalkındığımızı bu halk yaşayarak gördü. Bir de o hamasi nutuklar, “KKTC yaşayacaktır” gibi sözler artık prim yapmıyor. Bu ülke hepimizin. Soğuk savaştan kalma “hain” edebiyatıyla toplumu bölmekten vaz geçin. Bu ülkeyi sevip sevmediğinin cevabını bu halk sandıkta verecek…
KARANTİNA ŞART: Artık belli oldu ki sizin bu salgınla başa çıkacak haliniz kalmadı, yerli bulaş da son hız devem ediyor. Olası bir salgın patlamasında ne yeterli hastane ne ekipman, ne de doktorumuz yok. Tüm bu gerçekler ortadayken hala daha ülkeye girişleri kısıtlamak yerine, sefer sayısını artırmak istiyorsunuz.
Bakan Taçoy, tam da “liberal” pozisyonunun gereği gibi konuştu. Uçak seferleri 12’ye çıkarılacak! Niye azalttıydınız, ne oldu da bir iki hafta içinde birkaç misli artırıyorsunuz? Siz ne yaptığınızı bilmiyorsunuz. En azından bu kararla birlikte, karantina kararını da çıkartsaydınız. Yok! İşte o bu tür vahşi “liberalizme” uymaz…
TRUMP’IN LANET SEÇİM GAİLESİ: ABD’nin Rum Yönetimine silah ambargosunu kaldırma zamanlaması ilginç. Birincisi, Doğu Akdeniz’in tarihinde hiç görülmemiş bir şekilde kaynadığı bir dönem. Savaş çıkması an meselesi. Bu dönemde böyle bir çılgınlık niye, diye düşünüyor insan. Orada ikinci önemli mesele akla geliyor. O da ABD seçimleri. Rum-Yunan lobilerinin hamisi olan Biden’ın karşısında puan kazanmak. Trump, “Bakın ben yaptım” diyecek. Lanet politika, nelere kadir…
SADECE YENİBOĞAZİÇİ DEĞİL Kİ: Yeniboğaziçi Belediye Başkanı cesur davrandı, karavan kampı adı altında gecekondulaşmayı kaldırıyor. Sadece o değil ki, Karpaz bölgesinde benzer birçok alan aynı durumda. Gecekonduları yapmışlar, etrafına diktikleri ağaçlar bile büyümüş. Kim görür, kimin umuru? Yani adamlar bir daha seçilmesin mi? İçişleri Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, bağlı Daireleri, belediyeler, hepsi suça ortak.
ESNAFIN UMUDU ÖĞRENCİLER: Pandemi nedeniyle kapısına kilit vurmamak için direnen küçük esnaf, umudunu gelecek öğrencilere bağladı. Esnafın beklentisi yurt dışından gelecek öğrenciler ama, hükümetin bu konuda elle tutulur bir planı henüz yok. Çarşı, üretici, herkes perişan. Peki gelmeleri için uçak sayısını artırmaktan başka ne yapılıyor? Sıfırla bakalım vaka sayısını, yap propagandasını, gelirler mi, gelmezler mi… Öğrenci gelmezse tek sorumlusu, alınmayan sağlık önlemleridir…
FOTO GÜNDEM: Bu domatesler, Girne pazarında dün 9 liraydı. Daha iyisi de yoktu. Renkleri sarı, içleri yarıdan fazla odun. Tarım Bakanı “ithal izni vermem” diyor da başka şey demiyor. Beğenseniz de beğenmeseniz de kazıklansanız da kazıklanmasanız da, yönetenler size bunu layık görüyor.
03
