Gündem değişikliği şahane - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Gündem değişikliği şahane

Köş, MoreketMehmet Moreket

Kıbrıs adasının yeni baş belası ELAM bayrak yaktı olayı, gündemi aldı götürdü.

Bu adanın kaderidir  geminin yönünü belirleyen her zaman düşmanlıklar oldu, barış değil.


Kimi zaman dış karışmacılıkla, kimi zaman adanın kendi içinden kaynaklanan nedenlerle neredeyse yüz yıldır aynı düşmanlık devam ediyor.

Bu da ELAM’ın ilk vukuatı değil. İşi bu… Kuruluş amacı bu, bu devirde pespaye bir faşizm örneği.

Yok sayamayız, görmezden gelemeyiz, kınama adına elimizden gelen her yola başvurmalı, deşifre etmeliyiz.

Güney’de de belli bir potansiyeli olduğunu aklımızdan çıkartmamalıyız. Onun için değil midir ki, Annan Planı döneminin “evet”çi Anastasiadis’i, şu anda olduğu noktadan yüzseksen derece farklı bir yerdedir.

Onun için değil midir ki, kendi seçimleri yaklaşırken masayı devirmiş, ancak o yolla yeniden seçilebilmiştir. Çok iyi biliyoruz ki, ELAM’a oy vermese de retçi kesim ağırlıktadır.

Niye kızdık?

Bayrak Devletimizin sembolüdür dedik. Onurumuzdur dedik.

Tabii ki kızacağız, tabii ki tepki göstereceğiz.

Ancaaaak; bayrağı yakılınca kıyameti koparanlar, acaba o devlet için aynı hassasiyeti göstermekte midirler?

Eğer öyle olsaydı, samimi bulacaktım. Ama ne yazık ki değil. Bu gündemin arkasına saklandıkları o kadar belli ki…

Olayın bu kadar sür git edilmesini, boş laflarla protestolar yapıp, orada kalınmasını da yapmacık buluyorum. Ne getirmediler mesela önceki gün Meclis’e bir karar tasarısı? Tamamen haklı olduğumuz bir konuda bile, faturayı önlerine koyacak mekanizmayı neden oluşturamıyoruz? Hadlerini bildirmek beyanat yayınlamakla olmuyor maalesef. Dünyanın gözüne sokmayı da becermek lazım.

Sokaktaki vatandaş gerçekten yaralanmış, kızmış, köpürmüştür. Çünkü sade vatandaşın bu duyguları saftır, siyasi bir çıkarı yoktur.

Ama siyasilerin o bayrağın özgür, bağımsız, kalkınmış, halkı refah içinde bir vatanın bayrağı olmasına katkıları nedir?

ELAM öyle bir gündem yarattı ki, ülkenin çarpıklıkları, yanlışları bir anda unutuldu.

Ne parti yetkililerinin devlete istihdamı kaldı, ne meşhur İnterpol meselesi…

Hele de Başbakan Ersin Tatar’ın bir önceki gafı soğumadan yaptığı yeni gaf, tam gürültüye gitti.

Hürriyet Daily News’a konuşan Tatar, “KKTC, Türkiye’nin sunduğu her imkana bağımlı bir devlet. Eşit kardeş devlet? Nerede bu eşit kardeş devletler?” derken de yaralamadı mı sizi?

Türkiye ile birlikte var olacağımızı hepimiz hissediyoruz. Öyle yardımlarla falan da alakası yok bunun. Tatar’ı bilmem ama, Kıbrıs Türkü Türkiye’yi sadece “yardım” olarak, “finans kapısı” olarak görmez, göremez.

Çünkü bu ilişki, bu bağ, böyle amiyane tabirlerle basite indirgenemeyecek kadar büyüktür.

Ve “bağımlılık” olarak tarif edilemez. Ne tek taraflı, ne iki taraf açısından. Belki “kardeşlik” ifadesi, o bağı, bağımlılıktan çok daha iyi ifade eder.

Bunlar sadece birkaç günün gündemi.

ELAM’la yatıp, ELAM’la kalkmayı sürdürürler, bunu başarırlarsa, ekonomiyi, bekleyen zamları, daha da karanlık bir gelecek yılın kapının arkasında olduğunu da unutturabilirler.

Hatta buna Anastasiadis’in konuşmalarını, bir hafta sonraki görüşmeleri falan da eklerlerse, tadından yenmez…

YERİN KULAĞI VAR

RESMİ OLSA NE OLACAK:

Akıncı’nın Berlin’de BM Genel Sekreteri Guterres’in daveti üzerine Anastasiadis ile yapacağı toplantıya karşı çıkan cenah, “ görüşme gayri resmi olacak” bahanesine sığındı. Sanki resmi olsaydı tutumları farklı mı olacaktı.  Başbakan, “Akıncı’nın Berlin’de sözlerine çok dikkat etmesi gerektiğini” söyleyerek adeta aba altından sopa gösterdi… Korkmayın Sayın Tatar, lideriniz Eroğlu neye imza attıysa, Akıncı da o temelde gidiyor, başka bir şey yok.

 DENKTAŞ BAŞKA, ÖZERSAY BAŞKA KONUŞUYOR:

Serdar Denktaş’ın bir önceki hükümet döneminde ailesine 60 dönüm arazi kiraladığı iddiası  gündeme düştü. Serdar Denktaş, bütün belgeleri hükümete ve Meclis’e verdiğini söylerken, Kudret Özersay, “Serdar beyin bize verdiği belgelerde bu 60 dönüm yok” iddiasında bulunuyor. Açıklığa kavuşturulması gereken bir konu. Serdar Denktaş’ın bir açıklama daha yapması gerekiyor sanırım…

SON İDDİALAR BUNUNLA MI ALAKALI?:

Cumhurbaşkanlığına 5-6 ay kala adaylar da her ne kadar resmi olmasa da belli olmaya başladı. Şu ana kadar gayri resmi dört aday var. Mustafa Akıncı, Ersin Tatar, Tufan Erhürman ve Erhan Arıklı. İkisi sağ, diğer ikisi sol destekli. Veya, federasyoncular ve federasyona karşı çıkanlar da diyebiliriz. Aylar önceden aday olabileceği sinyalini veren Serdar Denkataş ise, şimdilik beklemede görünüyor. Denktaş’ın aday olması halinde seçimin kaderini etkileyebileceği, bu nedenle de özellikle UBP kanadının, Denktaş’ın aday olmaması için çaba harcadığı iddia ediliyor. Son günlerde çıkan sansasyonel haberler de bunun bir parçası olabilir mi?

İYİ DE İMZALAMAMIŞ:

Sol Hareket, AKEL ve Türkiye İşçi Partisi’nin ortak deklerasyonuna CTP’nin imza koymaması, cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilişkilendirilmeye çalışılıyor. İyi de koymamış. Bildirinin tamamı okunduğunda, Kıbrıs meselesine tek yanlı bakıldığını, tek sorumlunun ABD emperyalizmi ve Türkiye; Rum tarafının ise mağdur gösterildiğini görmek zor değil. Zaten bunca yıldır sorunun çözülmesinin önündeki engel de bu yanlı, gerçeklerden uzak bakış açısı değil mi? Fakat CTP de tutarlı bir açıklama yapmalı. “Özel bir sebebi yok”,  yeterli bir açıklama değil bence…

NEREDE O KAYNAK:

Dörtlü hükümeti iktdardan götürmek için vermedikleri söz kalmamıştı. “Biz gelirsek her şey çok daha güzel olacak, Türkiye para musluklarını açacak, toplum refaha erecek”… Peki ne oldu? Şimdi daha mı mutlu ve rafah yaşıyoruz, yoksa o hemen gelecek denilen “kaynak” mı geldi. Öyle görünüyor ki kaynağın geleceği yok, çünkü, törenle imzaladığınız protokolun şartlarını bile hayata geçirmeyi başaramadınız…

MUSTAFA BESİM YALANLADI: Kudret Özersay kaç gündür Kalkınma Bankası’na yapılan istihdamları savunuyor. Oysa Kalkınma Bankası’nın eski Başkanı Mustafa Besim, Yenidüzen’deki açıklamasında, Özersay’ın “münhal açtık” dediği istihdamların, kadrolu memur alımı için olduğunu, onun dışında münhalsiz sözleşmeli almaya devam ettiklerini söylüyor. Ha bir de, “tarihinde ilk defa doğru istihdam yapıldı” sözü de tamam değilmiş. Bir önceki hükümette sözleşmeliler de sınav ve münhalle alınmış. Özersay kendi tarihini de mi inkar ediyor?

 ZİRVEDEKİLER

Eşref Çetinel: “Hayat devam ediyor.Trafikte canlar alarak hayatlar söndürerek… Çevre kirleterek… Yurttaşlar  borç üzerine borç dikerek…Belediyeler batarak… Uyuşturucu gasp olayları aratarak.. Üniversiteler çoğalırken 3. ülkelerden gelen  öğrencilerin yarattığı illegal olaylar artarak… Devletin bütçeleri eksilerle hazırlanarak… Çalışanlar haklarını grevlerle alarak… Okullar her yeni ders yılına eksiklerle başlayarak… Hastahaneler her türlü hizmette yetersiz kalarak…”.

 DİPTEKİLER

İflaslardan Da Haberiniz Var mı?: Her gün yeni birinin iflasını duyar olduk. Bugüne kadar hiç sorun yaşamamış, hatta ihracat yapan işletmeler ödeme krizinde. Öyle isimler var ki, şaşırıyoruz. Biz çok fark etmesek de, bir çoğu el değiştiriyor. Ya borçlandıkları finans şirketlerinin, ya bankaların eline geçiyor. Belli sektörler devlet eliyle korunmaya, kayırılmaya devam ederken, özellikle yerel işletmeler büyük borç batağında. Milli gelirinin dörtte birini bile yatırıma ayırmayan bir yapıdan söz ediyoruz. Ama bu gerçeği düşünen, çare arayan yine yok, yine yok. ..

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar