“Gevşek Federasyonun” fiyatı ne olacak? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

“Gevşek Federasyonun” fiyatı ne olacak?

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Anastasidis’li Rum liderliği ansızın “gevşek federasyonu” bile tartışacak “çözüm” aşkına düştü! Ki nerde “Enosis hülyalı  o aşk” nerde bu şimdiki? Hem de:

Sen yarım asır “Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlayacağım” diye Türkleri katlet!  Zulümlerin en korkuncunu yap! Kıyım kıyım kıyıp göçe zorla! Mahvolup gitsin diye ambargolar altında ez ele! Annan planına bile ada egemenliğine uygun bulmadığın için “hayır” de! Crans Montana’da çözüm köprülerini yak!…


Sonra da hepimizi şaşırtarak “ben  gevşek federasyon” isterim diye yeni  bir “çözüm alternatifi” sür masaya!

Eğer Anastasiadis’in başına saksı düşmediyse, vallahi bu işte bir iş var ama ne?

BİR kere son gelişmelere baktığımda “sağduyumu” kaybediyorum!  Çünkü böylesi çözüm önerileri “bizden Rum tarafına gitseydi”  anında alacağımız cevap “Birleşik Kıbrıs’a dayalı hatta azınlık çoğunluk ilkesinde ve de Türkiye’siz bir Kıbrıs’ta  federal devletten” başka bir şey olamazdı!

Oysa bugün Rum tarafının da kendi içinde tartışırken şaşkınlığını gizleyemediği resmen “merkezi hükümetin” zayıf, buna karşılık “kurucu devletlerin” kendi içlerinde yetkisel olarak daha güçlü olacakları” bir “desantralizasyon”dur! (Anastasiadis bunu gevşek federasyondan ayrı yorumluyor!)

TABİ bir siyaset bilimcisi değilim ama böylesi bir çözüm olasılığının “konfederasyonu” çağırdığını da biliyorum.. Yani Avrupa bile 28 ülkeli devasa  bir federasyon iken, Amerika eyaletler sisteminde daha bir büyüğü iken, neden küçük Kıbrıs’ın iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliklere dayalı  federasyonu da böyle “desantralize” olmasın?

ANCAK benim “kargam” yazık ki öyle düşünmüyor!  “Dikkat” diyor!  Olmaya ki bu “işin altından da yeni bir çapanoğu çıkar!”   “Çünkü” diyor:  “Bu  lütuf gibi görülen gevşek federasyon’un elbet bir fiyatı olacak. Kimse malını bedava satmaz! Dolayısıyle artık şu soruyu sormak gerekir.

EĞER Anastasiadis yıllardır Türk halkına yaptıkları zulümlerden pişman olup, giderayak, “ana mesih kutsal ruh” karşısında,   son bir kez sevap işleyip günahlarından arınmayı düşünmüyorsa… Bu “gevşek federasyonun” Türk tarafından neyin karşılığında ve hangi ödünler istenerek masaya sürüleceğini  çok iyi bilmemiz gerekir!                                                                                                                                                                                                                                                              **********

ŞİMDİ DE “EĞİTİME” Mİ TAKTINIZ?

Öteden beri KKTC’nin iki zor bakanlığından biri “eğitim” diğeri de “sağlık” oldu!..

Çünkü her ikisi de bire bir halkla içiçe olan kurumlardır. Üstelik biri “eğitim” diğeri “sağlık” gibi insanların hayati düzeyde önem verdikleri kurumlar.. Artı, “ne eğitimsiz ne sağlıksız insanlarla devlet olunmaz!“

Bu nedenle her iki Bakanlık da  gökten Hipokrat’la  Mevlâna’yı indirse, asla  sorunlarından kurtulamazlar..

(Buna karşın “sağlık” sevisleri galiba iyi gidiyor ki “medyada çok dalgalanıp çalkalanmıyor!)

Fakat “eğitim,” başında bir öğretmen emeklisi olmasına karşın nasıl geldiyse öyle gidiyor! Ki artık sorunlar sadece İlk Orta  dereceli okullardan ibaret de değil. “Özel okullar” yanı sıra  “üniversiteler enflasyonu” ile de kaimdirler ve dehşetli baş ağrıtıyorlar..

Mesela artık okullarda çocukların çeteleştikleri haberleri işitiliyor!

Uyuşturucu kullanım yaşının küçük çocuklara kadar düştüğü söyleniyor!

Paralı özel okullarla devlet okullarının mukayese edilemeyecek kalite sorunları tartışılıyor!

Hâlâ ilkokul çağındaki öğrencilerin kuran kurslarına devamı, din eğitimi, laiklik  tartışmaları sorunları söz konusu oluyor!

Artan üniversite sayımıza karşılık, eğitim kalitesiyle  sosyal ve sektörel hayatımızı olumsuz etkileyen 3. Ülke öğrencilerinin sorunları artıyor!

Derken,  tüm bu sorunların bir sonuncu olayı  da Atatürk’ün 80. ölüm yıldönümünün Cumartesi’ne rast gelmesi nedeniyle yaşatılmak isteniyor!

Nitekim Eğitim Bakanı Özyiğit’i de çileden çıkaran bazı kesimlerin “provokasyonları”  patlaması için bir bomba gibi “Eğitim Öğrenimimizin” içine bırakılıyor!. Hem de Bakanın, “zaten bir hafta boyunca Atatürk haftasıdır,” “zaten Cuma günü tüm okullarda Atatürk’ü anma törenleri yapılacaktır…” Açıklamalarına karşın! Yani  bu provokatörler  Atatürk’ü de  kullanıyorlar!

Oysa eğitim camiamızın, kurumlarımızın hem istikrara hem de “okul, aile, bakanlık, devlet” boyutlarında bir “iç içelikle iş birliğine” bugünkü kadar büyük gereksinme duyulmadı!

Bugünkü kadar istikrarın yanı sıra “bizzat velinin, öğrencinin, öğretmenin,  bakanın, okul idarelerinin katılacağı”  bir “eğitim seferberliğine” bu kadar çok ihtiyaç duyulmadı! O zaman  nedir  bu provokasyonlar, yapay kavgalar? Yeter ki “her saman huzursuz bir toplum olarak mı kalalım?”

**********

KISACA TAKILDIĞIM:     (YALVAR YAKAR!)      

Türkiye Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay  “AA ajansına” yaptığı açıklamada eskiden KKTC ile koordinasyonun “Başbakan Yardımcılılığı” seviyesinde yürütüldüğünü, şimdilerde ise sistem değişikliği nedeniyle hem “Dışişlerinde  hem de ekonomik anlamda Hazine ve Maliye Bakanlığının” bu görevleri yüklendiğini açıkladı..

Yani anladığımız  (hiç darlıktan kurtulmadı ama) başımız ne zaman dara düşse kapısını çalacağımız TC’deki koordinatörümüz bundan sonra Cumhurbaşkanı yardımcısı Sn. Oktay olacak.

Ne var ki kendileri bu açıklamasında “Kıbrıs’ı yakın takibe aldık” derken, yine lafı Rum’un hidrokarbon yataklarına getirerek “Kıbrıs yakın takibimizdedir” dedi..

Aman  Sn. Oktay! “İstirhamımız olur, biraz da “KKTC hazinesini alsanız yakın takibe! Gerçi tamtakır kuru bakır kaldı ama.. İşte bu nedenle takibe alsanız! Yoksa  Ankara yollarında yalvar yakar biz sizi takibe başlayacağız,  yüzümüzü vururken taşlarına!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar