Gaile üstüne gaile - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Gaile üstüne gaile

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

İnsanda sağlık afiyet olmalı, devlette istikrar!

Her ikisinden de yoksun toplum oluşumuzun kadersizliğinde, üstelik muhtacı dide durumunda Türkiye’den himmet beklerken, çekmez miyiz onun da derdi davasının gailesini! Gir ağla çık ağla!


Ki sterlin göklere yükselmiş, dolar kelle uçurmakta!

“Hadi” diyeceğiz, Doğu Akdeniz’de akılsız ve sorumsuz Rum’un yarattığı enerji krizinden dolayı eğer TC ile Yunanistan arasında bir anlaşma olmazsa arbede çıkması kaçınılmaz da İstanbul’da Belediye Başkanlığı seçiminin tekrarı ne ola!

NEYMİŞ olay? Yüksek Seçim Kurulu saptamış ki bazı sandık başkanlarıyla yönetim kurulları kamu görevlisi olmayan kişilerden oluşmuş.

Tabi ki kanunlara aykırı da “atayan, denetleyen, seçimleri organize eden mevcut Hükümetle Yüksek Seçim Kurulu görevlileri değiller mi? Bu durumda görev suistimalinden dolayı sigaya çekilmeleri, yargılanmaları hatta cezalandırılmaları gerekmez mi!

HAYIR cezalandırılan CHP ile İstanbul seçmeni oluyor!

“Canım bize ne” denecek! Öyle de 23 Haziran’a kadar yeniden seçim sancıları koyuvermeye başlayacak olan Türkiye’de beterince baş gösterecek istikrarsızlıkla karmaşanın kaldıracağı dalgalar bizi de dövmeyecek mi? Sadece “döviz kurlarını olumsuz etkilemesi bile canımızı yakmaya yetip de artmayacak mı?

YANİ diyorum alın bir gaile daha! Kaldı ki Doğu Akdeniz’de artık “Türkiye’nin ak dediğine Amerika’nın kara dediği zıtlaşmalardan kaynaklı gelişmeler söz konusu olmakta! Nitekim Türkiye’nin “Fatih” sondaj gemisi Antalya açıklarında çalışmalarına başlarken, ABD devreye girerek Rum’a ait MEB’sine müdahale edildiği iddiasıyla Türkiye’yi uyararak “faaliyetlerinizi durdurun” çağrısı yaptı!

Rum tarafı da Fatih Gemisi personelini tutuklamakla tehdit etti!

NE diyelim şimdi? “Oh ne alâ” mı? Allah esirgesin tek bir kaza kurşunu bile bu zıtlaşma ve husumet ortamında sadece Doğu Akdeniz’i değil, bizim burada, ileride nasıl sonuçlanacağını bilemeyeceğimiz istenmeyen olaylar yaratır ki düşünmemiz bile “korkmamız” için yeterlidir!

Oysa biz korkular, arbedeler, istikrarsızlıklar değil; “barışçı çözüm” istiyoruz da bir kez daha anlıyoruz ki Türkiye ile Yunanistan kendi aralarında sağlamalarsa barışı, biz burada hep gaileler korkular içinde yaşayacağız…

**********

YOKSA YİNE ZAMANI GELDİ Mİ?

Dörtlü Koalisyon Hükümeti, “çok sürmez bunlar da erken seçime giderler” tahminlerini boşa çıkarırken, “şimdilik” diyeceğimiz bir inatla görevine devam ediyor. Belki bir iktidar için on beş ay uzun süre değildir. Fakat Kıbrıs Türk halkının üzerinden geçen şu üç dört aylık kış mevsimi vardı ya! Tsunami dalgası geçse bu kadar tahribata neden olmaz insanları bu kadar korkulara salmazdı!

Çünkü yukarıda “yakınmalı sızılı” yazımın girişinde de söylediğimce tekrar etmem gerekirse, “neyse devlet için istikrar, insanlar için de iyilik sağlık bir o kadar ve çok önemlidir!”

…Tabi ki “Erhürman hükümeti” suçlu sandalyesine oturtulup, “devri iktidarında ne sağlığımız kaldı sağlıcakla ne devlet ulaşabildi istikrara” sorgulaması yapılacak değildir…

Tutun ki en büyük savunması, “zaten öyle geldiği için öyle bulduydum, böyle gidiyor işte” diyebilecek bir koalisyon hükümetinden kendi iddialarına karşın da olsa “büyük icraatlar” beklemiyorduk…

Yani nüfusumuza göre kanserden en çok ölenlerin ülkesi olmayı…

Sürekli ölümlü trafik kazalarının artması…

Uyuşturucunun serbest piyasa yapması…

Tacizlerin, cinayetlerin süreklilik kazanması…

Sektörlerde beklenen iyileşmelerin olmaması…

En yapıcı yasa tasarılarının bile halkla kavga kopartılarak yasalaştırılmaya çalışılmaları…

Kısaca “halka dönük vaatlerle açıklamaların hâlâ ve hemen her sorunla ilgili olarak “çalışmalar devam etmektedir” gibilerinden tesellilere bağlanması…

DOĞRUSU bundan sonrası “hükümet icraatları yönünden de büyük beklentiler müjdelemiyor! (Yani Dörtlü Koalisyon Hükümeti için “sorunların üstesinden gelip gelemeyeceğinin tartışmaları hâlâ sürgit devam ederken, şu on beş aylık sürede görebildiğimiz, “vaziyetleri idare ederek Koalisyonun dağılmasını önlemeye çalışmaktan öte değildir!”

Nitekim “Kurumların kaderi” konusunda başta Kıb-Tek ve Telekomünikasyon olmak üzere içine düştüğü “özelleştirmeler” sorunları” bundan sonra da devam edecekleri gerçeğinde yeni krizler yaratma olasılıklarını artırıyor…

Oysa ne diyoruz: Devlete istikrar gerekir. Peki sermaye çevreleri ne diyor? İyi yönetilemiyoruz! Hep ayni sorun! “Yönetmek yada yönetilememek!” Neyse ki “güdülemeyecek kadar siyasi ve demokratik irade sahibi olabildik ki her yıl bir hükümet değiştiriyoruz. Yoksa yine zamanı geldi mi?

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (DENKTAŞ’IN ADI MI ENGEL?)

Bu kez, evet duygusal davranıyorum. Ve diyorum ki “eğer Denktaş gibi bir liderimizin ölümünün ardından, adını taşıyacağı bir üniversitenin yapımı için “arazi tahsisine” dayalı kavgası yapılıyor hatta “hükümet krizi” yaratacak kadar da büyük sorun haline getiriliyorsa çok yazık!

Kıbrıs Türk halkına özgürlük ve egemenliği yanı sıra bir de devlet hediye eden rahmetlik “Denktaş” adı etrafında “oğlu” üzerinden yaratılan “fasaryanın” tutun ki yasalara uygun olması gerektiğini, en azından hükümeti oluşturan 4 siyasi partinin mutabakatıyla üniversiteye tahsisinin yapılmasını anlıyorum da…

Yoksa diyorum: Yoksa “arazinin kiralanması” olayına takılmalar üniversitenin adının “Denktaş” olmasından mı kaynaklıyor! Ben Allah rahmet eylesin diyorum. Denktaş’ın adına o “üniversite” çok yakışacaktır…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar