“Dünya; kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.” (Albert Einstein)
***
“Türkiye hapşırsa biz nezle oluruz” denir ya, Türkiye’deki gelişmeler bizi o denli etkiliyor.
Türkiye Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul belediye başkanlığı seçimini (sadece belediye başkanlığı) seçimini iptal ettiğine ilişkin ortaya koyduğu hukuk garabeti Türkiye’de kaosa, çöküşe ve gerginliğe yol açtı.
Kaos ve çöküş ekonomide yaşandı.
Türk Lirası, yabancı para birimleri karşısında hızla düşüşe geçti.
Veya diğer bir söylemle Dolar, Euro ve Sterlin Türk Lirası karşısında değer kazandı.
Sırf bu gelişme bile hem Türkiye’deki milyonlarca dar gelirliyi hem de bizdeki dar gelirlileri çok kötü etkiledi.
Yani Türkiye yine hapşırdı ve biz yine nezle olduk.
Umalım ki bu nezle zatürreeye dönüşmesin.
Sadece bu nedenle bile Türkiye’deki gelişmelere bizim kayıtsız kalmamız söz konusu olamaz.
Türkiye’yi yönetenlerin aldığı kararlar bizi derinden etkiliyor.
Ve ne acıdır ki son dönemde bizi derinden etkileyen kararlar alıyorlar.
Türkiye “yabancı bir devlettir içişlerine karışmamak lazım” statüsünde değildir.
Türkiye’nin seçimlerinde oy hakkı olan 100 bine yakın seçmen mevcuttur. Bu sayı KKTC nüfusu içinde önemli bir orandır.
Ötesi sağ partilerin olmasa bile sol partilerin dünya meseleleriyle ilgisi vardır ve sırf bu açıdan bakıldığında da sol partilerimizin Türkiye’deki gelişmelere kayıtsız kalmaması gerekir.
Üstelik birçoğunun CHP veya diğerleri ile fiziki bağları da vardır.
Yaşadığımız temel sorun şudur;
Türkiye’de yaşanan bunca altüst oluşlara karşın bizdeki partilerden hiçbir sesin çıkmaması sizce normal midir?
BKP’nin hakkını yemeyelim ama onun dışında kimse ağzını açmıyor veya açamıyor.
Hükümet partileri adeta esir düşmüş durumdalar.
Hükümette olmayan sağ partiler bile özel sohbetlerde veryansın ediyorlar ama kamuoyuna yönelik gıkları çıkmıyor.
Gelinen aşamada durum şudur;
Bizim buralarda herkes üç maymunu oynamaktadır.
***
AK Parti YSK’daki gücünü kullanarak İstanbul’daki sadece belediye başkanlığı seçimini iptal ettirmiş olabilir.
Erdoğan’ın deyimi ile “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” sözü gerçekleşebilir.
Erdoğan İstanbul’u geri de alabilir.
Ama Türkiye’yi kaybedecek.
Çünkü artık yönetme yetisini kaybetti ve kendi muhalefetini yarattı.
Kazanacak olan artık Ekrem İmamoğlu’nun kişiliğinde yükselen yeni Türkiye olacaktır…
