Talihsiz kız! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Talihsiz kız!

Ahmet OkanAhmet Okan

“Kıbrıs Akdeniz’in medeni çevresinde her zaman sevilmiş, fakat hiç sevmemiş, fettan bir ‘deniz kızı’ dır.

Hangi aşıkı kuvvetli, cerbezeli (inandırıcı söz söyleyen), becerikli ise ona teslim olmuştur. Belalısı çok, sevdalısı yok bir yosma!.. Kollarının arasına alan aşıkları, sadist bir ruhla onun her yerini ısırmış, kanını içmiştir. Adalar denizine serpilmiş deniz kızlarının hepsinden daha etine dolgun, daha canlı, daha verimlidir.


Bu fettan kahpenin yaşını hesaplamak güç. Bilebildiğimiz zamanları şöyle böyle 3,500 sene öncelere gider…”

Kıbrıs adası için Kutlu Adalı da “Akdeniz’in fahişesi” yakıştırmasını yapardı.

Yukarıdaki alıntılardaki yakıştırmalarda fettanlık var, kahpelik var, yosmalık var…

Ada “Deniz Kızı” na da benzetilmiş ama “etine dolgun”, ve “canlı” denip onun şehvete olan düşkünlüğü mü vurgulanmıştır bilemeyiz.

Diğer tüm denizkızlarından farklı olduğunun belirtilmesi bu olsa gerek…

Fahişe olan, yosma olan adanın kendisi miydi, yoksa gelip geçenlerin ırzına geçtiği mahzun, saf ve biraz da aptal bir kız mıydı Kıbrıs?

Belki de bu konudaki görüşler adaya dıştan bakanlar için başka, içten bakanlar için başkadır.

Fahişelik varsa, bu özellik şimdi de sürüyor olmalı.

Adanın durumuna bakılacak olursa, toplar tanklar tüfekler, yedi milletten askerler, üsler, uçaklar, gözetleme alanları…

Bu fahişelikten, yosmalıktan öte bir şey.

Resmen orospuluk.

Yok saflık ya da aptallık varsa, bilemem ama şimdi de sürüyor olmalı.

1950’li ve 60’lı yıllarda ada nüfusu toplam 600 bini aşmıyordu.

Herkese bol yer vardı.

Ortalık tenhadan da tenhaydı.

Kim nereye sığışamıyordu ki.

Herkesin börülcesi, kabağı, hellimi, sütü, yoğurdu ve daha birçok şeyi köyden kasabadan ya beleşeydi.

Zenginlik vardı denemez ama üretilen şeyler kendine yeter de artardı bile.

İki kellenin bir araya gelerek güzel yarınlar düşleyip onu kuracağı yerde, birbirleri ile cebelleşip silaha sarılmalı; bölücü emperyalist memleketlerin ekmeklerine yağ ve bal sürmeleri akıllılıktan olmasa gerekti.

Bayağı ve bildiğiniz aptallık,

Hatta o da değil,

Geri zekalılıktı.

Yukarıda yaptığımız alıntı, Türkiye’de cumhuriyetin kuruluş dönemlerinde eğitim bakanlığı yapan efsanevi şahsiyet, şair Can Yücel’in babası Hasan Ali Yücel’e aittir,

“Kıbrıs Mektupları” adlı kitabından.

Aslında o, Kıbrıs’ı yermek için bunları söylememiştir.

1950’li yılların ilk yarısında kaleme aldığı mektuplar, Kıbrıs’ı dikkate getirmek, baş gösteren tehlikelere işaret etmek, bu yosmanın derdine çareler aramaktı.

Ama neticede yosmaydı işte!

Söz konusu cep kitapçığından zaman zaman konularımıza uygun olduğunda alıntılar yapaya çalışacağız…

Diyeceğim,

Tartışmalıdır,

Fahişe mi, aptalın teki mi yoksa sürekli ırzına geçilen talihsiz saf bir Akdenizli kız mı  bu ada diye…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar