Fuat oktay’ın sözlerindeki ipuçları... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Fuat oktay’ın sözlerindeki ipuçları…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Türkiye Cumhurbaşkan Yardımcısı Fuat Oktay’ın dün Anadolu Ajansı’na verdiği mülakatta Kıbrıs konusunda söyledikleri dikkat değer. Önemli ipuçları taşıyor…

Bence en önemlisi; ikili ekonomik ilişkiler konusunda söyledikleri.


Bilinmeyen bir şey değil, elli yıldır Türkiye’nin söylediği bir şeyi tekrarlıyor; “Aslında Kıbrıs’ta şunu istiyoruz, sadece Türkiye’nin yardımları ile ayakta kalan bir Kıbrıs değil, kendi ayakları üzerinde dimdik durabilen ve üreten bir Kıbrıs olsun”…

Hep böyle düşünüldü, milyar dolarlar aktarıldı, ama o hedefe bir türlü ulaşılamadı.

Ancak Oktay’ın devamında getirdiği detaylar, bir politika değişikliğini hissettiriyor. Diyor ki; “Onun için de sektörel olarak ayıralım. Tarım ve hayvancılık Kıbrıs’ta var. Ama bunların işlenmesi boyutuna da bakabiliriz. Hatta sanayi üretimini de değerlendirebiliriz. Üreten ve ürettiğini satan bir Kıbrıs”

İşte ipucu burada…

Türkiye’nin bundan böyle desteğini, üretim ve verimlilikle birlikte düşüneceğini söylemek mümkün.

Ve anlaşılan önümüzdeki ekonomik protokol da buna göre şekillenecek.

Onun da işareti bu cümlede; “Kıbrıs’ın yine tanınmaması kaynaklı bazı dezavantajları var. Bunları da çözebilecek şekilde, bizim kendi temsilciliklerimizin de dışarıda Kıbrıs’ın temsilcisi olabileceği ve orada bir birlikteliğin sağlanabileceği bir ekonomik modele doğru gidiyoruz”.

Bu sözler hamaset içermiyor. Gayet de realist. Bazılarının ezberini bozacak cinsten.

Bir süreden beri bu duyumları almaktaydık. Oktay, resmen açıklamış oldu.

Evet sıkıntı çekeceğiz; cari açığımız, bunca yıllık plansızlığımız, programsızlığımız, daha doğrusu sistemsizliğimizle bu yeni duruma ayak uydurmamız zor olabilir.

Diğer yandan, eğer hedef üreten, kendine yeten, kalkınan bir ülke olmaksa, bunun üstesinden gelmek zorundayız. “Kendi ayakları üzerinde dimdik durma”nın gereği bu.

Şimdi buna karşı çıkan biri olabilir mi?

Bizim de hep istediğimiz bu değil mi?

Ama görev çok ağır. Bundan böyle kimse “Türkiye’den en iyi ben para alırım, refah getiririm” falan söylemlerini ağzına almasın. Zaten yalandı da, artık hiçbir inandırıcılığı yoktur. Geçti o devirler.

Bir tek şeye bakacağız bundan sonra.

Devleti teknik bir yapıya dönüştürebilecek, asalakları temizleyecek, gelirleri artıracak, üretime dönük planlamaları yapıp, hayata geçirecek olan kimdir?

Bunu da hamasetle, geçmişin yanlış yöntemleriyle yapmak mümkün değildir. Herkes bunu bilecek, kendine çeki düzen verecek, dersine çalışacak.

Yayınlanan metinde bir hata olabilir mi diye bakmak istedim, ancak Fuat Oktay’ın AA’ya verdiği mülakatın videosuna ulaşamadım. Orada söylediği çok önemli bir başka husus var ki, neyi kast ettiğini tam anlamak için konuşmayı dinlemek gerek.

Bakın şöyle bir cümle; “… sen yasal olmayan bir şeyi AB’ye bir sorun olarak getirdin. Rum kesimini sen üye olarak getirdin. Halbuki orada Kıbrıs halkı olarak baktığımızda Türk halkı bunun içerisinde yok. Sen geldiğinde Türk halkı orada bütün her şeyiyle AB haklarından faydalanacak mı? Faydalansın diyoruz. Biz sizi tanırız ama sadece sizin sözlerinizle bir yere gidemeyiz. Önce uygulamayı görelim ve garantörlük boyutu mutlaka devam edecek”.

Belki metnin tamamı çıktığında daha sağlıklı yorumlayabiliriz ancak, müzakereler konusunda buradaki kraldan çok kralcı retçilerin yaptığı gibi bir “silip atma” durumundan bahsetmediği kesin.

Olanı, olabilecek olanı, olmayacak olanı söylüyor.

Sonuçta tek bir konuşma bile, bir kaşık suda boğulmak yerine, diplomasiyi, sosyo ekonomik konularda rasyonel yöntemleri devreye koyup, ona uygun politikalara geçmemiz gerektiğine işaret ediyor.

Peki biz bu yeni duruma hazır mıyız?

Bakın ondan şüpheliyim. Öyle bir kemikleşmiş tabularımız var ki, kırıp da ilerleyemiyoruz.

Önce iki şeyden kurtulmamız gerekiyor, “hamaset” ve “ideolojik saplantılar”

 

YERİN KULAĞI VAR

AYNI HATAYA DÜŞÜLMEZ İNŞALLAH:

Erhürman ve Tatar programında, Erhürman’ın performansı sonrası sosyal medyada Erhürman’ın cumhurbaşkan adayı olması gerektiği yönünde birçok paylaşım yapıldı. CTP kimi aday gösterir bilemem ama, Talat’ın Başbakanlık koltuğuna oturmasının hemen ardından saraya gitmesinin faturası çok ağır olmuştu. Aynı hataya tekrar düşerler mi? Düşerlerse, hem Tufan hocaya, hem de partiye  zarar vereceklerini söyleyebilirim…

 

GEÇİCİ 10. MADDE YENİDEN:

Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, meslektaşımız Rasıh Reşat’a, Cumhurbaşkanı’nın iç konularda yetkilerini genişletecek ve Anayasa’nın geçici 10. Maddesini de kaldıracak yönde bir Anayasa değişikliğinden söz etmiş. Birinciyi bir şekilde anladık da, Geçici 10. Maddeyi neden sorguladığını net olarak ortaya koymamış. Savunma mı, polisin sivile bağlanması mı?

 

PROTOKOLDE İLGİNÇ MADDELER VAR:

Yılan hikayesine dönen ve yakında imzalanması beklenn TC-KKTC Ekonomik Protoklü taslağında ilginç detaylar var.  Girne ve Mağusa limanlarının kamu-özel işbirliği çerçevesinde ihaleye çıkılması yanında K.T. Liman İşçileri Şirketi fesh edilmesi; öğretmenlerin haftalık ders saati yükümlülükleri artırılması ; 2019-2020 öğretim yılında Okul Öncesi Eğitimde tam gün uygulamasına başlanması gibi. Üniversite enflasyonuyla ilgili olarak da üniversitelere Stratejik Plan yapma zorunluluğu getiriliyor. Fonksiyonlarına göre ayrıştırılacak olan Kıb-Tek’de ise, maaşlara ilaveten verilen özlük haklarının gözden geçirilerek maliyetlerin azaltılması yer alıyor. Protokolde yazılanlar uygulanırsa sendikalar yine sokaklara dökülecek. İmzayı atacak olanlar, gerekçeli tezlerini buna göre hazırlamalı.

 

ARAMIZDAKİ FARK:

Başbakan Erhürman ve Rum lider Anastasiadis ayni zamanda İngiltere’de. Tek farkla, Anastasiadis İngiliz Başbakanı ve Kraliçe ile görüşürken, bizim Başbakan Londra’da yaşayan Kıbrıslı Türklerle görüşüyor. Bunu eleştirmek veya küçümsekmek için yazmadım. Çözümsüzlüğün ve tanınmamışlığın nelere mal olduğunu görmemiz için sadece…

 

İŞTE BU:

Aylardır krize neden olan Dome konusunda taraflar uzlaşıya vardılar. Sendika Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerinin yeni sözleşme ile otel yönetiminde yer alamayacakları maddesi, bence kafalardaki tüm soru işaretlerini ortadan kaldırdı. Dome’la ilgili rahatsızlık ve yönetimle ilgili bazı iddiaların başında da bu konu vardı. Yeni sözleşme imzalandığına göre, bırakın da işlerini yapsınlar…

 

TÜRK KAHVESİNDE SORUN YOK:

Los Angeles kentinde bir mahkeme, kahve zinciri Starbucks ile üç kahve şirketinin daha, ürünlerine kanser uyarısı koyması gerektiğine hükmetti. Nedeni, kahve kavrulurken ortaya çıkan “akrilamid” maddesi. Kısa bir araştırmada, bir kilo Türk kahvesinde bulunan akrilamid oranının 25mg. olduğunu gördüm. Hazır kahvelerde ise 49mg. En çok akrilamid içeren besinse, 1312 mg.’la kızarmış patates. Kahveye devam, korkacak bir şey yok.

ZİRVEDEKİLER

Lübnan: Lübnan Dışişleri Bakanlığı, İsrail doğal gazının kendi münhasır ekonomik bölgesi üzerinden Avrupa’ya taşınmasını kabul etmeyeceklerini açıkladı. Konuyu uluslararası deniz hukukuna götürecekleri uyarısı da yaptı. Rumlar ve Yunanistan, çoktandır arayı bulmak için bir anlaşma olanağı aramaktaydılar. Sonuçta üçlü zirvenin  10 Nisan’da yapılacağı açıklanmıştı.  Lübnan’ın sert açıklaması, tam da zirve öncesinde geldi. Eastmed denilen projeye gelen bu itiraz, Türkiye’den sonra ikinci oluyor.

 DİPTEKİLER

Mesaj Enflasyonu: Bugün Dünya Kadınlar günü. Bakıyorum da kadının ne kutsal, ne fedakar, ne yüce  olduğundan bahsetmeyen yok. Herkes bir günlüğüne bile olsa, “kadınlara yağ çekme” yarışına girdi. Peki yarından sonra ne olur derseniz, yine öldürülen, tecavüz edilen, dayak yiyenler olmaya devam edecekler. Ta ki bir sonraki 8 Mart’a kadar…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar