Akaryakıta da elektriğe de zam geldi…
Tam da dövizin durdurulamayan yükselişi sürerken, insanlar yarın ne olacağını bilemezken.
Hükümetin savunması, “zorunlu” olduğu şeklinde…
Başbakan Erhürman, geçmiş hükümetin elektriğe iki yıldır zam yapmadığını; bu suretle Elektrik Kurumu’nu zarara uğrattığını, akaryakıt zammı yapılmasın diye de Fiyat İstikrar Fonu’nun tüketildiğini söyledi ve bu politikayı “Popülizme ve günü kurtarma” olarak niteledi…
Tamam, doğrudur, her işleri popülizmdi, biliyorduk bilmesine de, bu zamlar hepimizi mahvedecek.
Ve korktuğum, hükümet de bir öncekinin bıraktığı bu enkazın altında kalmasın…
Hükümetler neden zam yapar? Ya bütçesini denkleştirmek, açıklarını kapatmak için, ya da bugünkü gibi, elindeki enstrümanlar daha önceden tüketildiği, dış etkenlerle başa çıkamadığı için…
Bakın söylediklerim kafadan atma değil. İşte arşiv ortada….
2016 yılında petrol ve dövizde bir düşüş olmuş, UBP-DP hükümeti buna paralel olarak akaryakıt ürünlerinde 7 ile 9 kuruş indirime gidebilecekken, bunu yapmamış, akaryakıtın üzerinde en büyük girdiyi oluşturan Fiyat İstikrar Fonu’nu (FİF) artırarak, vatandaşın cebine girmesi gereken parayı sessiz sedasız bütçeye aktarmıştı…
Fiyatlar yükseldiğinde gereken artışı yapmamaları bir tarafa, bir de böyle tinyozlukları vardı.
İnanmayan Temmuz 2016 gazetelerine bakabilir…
Dün Ekonomi Bakanlığı ekonomi biliminin içinde olmayanların anlayamayacağı, kafa karıştıran bir açıklama yaptı…
Ama özeti şu…
Hükümet Fiyat İstikrar Fonu kesintisini geçmiş hükümete göre 2,5 kat indirdiğini açıkladı.
Yani geçmişe göre zammın daha büyük bir kısmını sübvansiye etmiş oldu.
Buna rağmen, zam kaçınılmazdı ve yapıldı…
Sonuç mu..?
Çok basit…
Çaresizlik…
Dış etkenlere karşı korunma mekanizmamız yok…
Kendi paramız yok…
Petrolümüz yok…
İstikrarımız yok….
Bir de buna gelecek seçimi düşünerek hükümet edenleri ekleyin….
Daha ne olsun….
Ortada böyle bir enkaz varken, niyet ne kadar iyi olursa olsun, felaketi yaşamaktan kaçamıyorsunuz.
Bugünkü hükümetin yaşadığı da budur…
Dönecek bir de bu zamlar, hayat pahalılığına yansıyacak, bütçeden çıkan memur maaşları bir o kadar daha artacak…
Şimdi muhalefet zamları konu edip yüklenecek.
Biliyor musunuz, o yıkımın sorumlularına hak ettiklerini vermediğimiz sürece, çok daha kötü günler bekler bizi…
Son bir not; sakın ola “hadi elektriğe zam geldi, Kıb-Tek çalışanlarına zam verelim” noktasına gelmesin bu iş….
Sabrımız da bir yere kadar…
YERİN KULAĞI VAR
TARİH KARMAŞASI:
Cumhurbaşkanı Akıncı, 30 Haziran tarihli belgeden bahsederken, Rum lider ısrarla 4 Temmuz tarihli belge diyor. Akıncı ise 4 Temmuz tarihli bir belge olmadığında ısrar ediyor. Bu durumda farklı tarihlerde farklı iki belge mi verildi taraflara bilemiyoruz. Eğer Akıncı’nın sözlerine inanırsak, Rumlar bu olmayan 4 Temmuz tarihini nasıl ortaya attılar. Aslında benim anladığım liderlerin elinde yazılı bir metin de yok. Herkes kendi anladığı veya anlamak istediği şekilde yorumluyor. Bir yerde bir yanlış var ama, merak etmeyin yakında kokusu çıkar…
KORO İŞ BAŞINDA:
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın son açıklamalarını fırsat bilen meşhur koro, hemen döktürmeye başladı. Akıncı’nın ne “vatan hainliği” kaldı, ne de “Türkiye’yi arkadan bıçaklamadığı”… İyi de bu toplum yarım asırdır sizlerin yanlış ve teslimiyetçi siyasetiniz yüzünden bu hale geldi. Ülkeyi sorma gir hanına çevirip, suç cennetine dönüştürdünüz. “Gelen ağam, giden paşam” mantığıyla kendi nüfusumuzdan çok nüfusu ülkeye getirdiniz. Çünkü sizin varoluş nedeniniz bunlar, statükonun devamı. Başka türlü düşünmenizi beklemek zaten saflık olurdu…
BİNDİKLERİ DALI KESİYORLAR:
Hükümetin iki sol partisi yerel seçimler öncesi yaprak gibi savruluyor. Lefkoşa’da aday çıkarmayıp TDP adayı mevcut Başkan Harmancı’ya destek vermeye hazırlanan CTP, aynı duyarlılığı Gönyeli’de göremedi. TDP’li Mustafa Erk, Gönyeli’den bağımsız belediye başkan adayı olmuş. TDP Gönyeli’de Benli’ye destek vereceğini açıkladı ama yine de insanın aklı karışıyor. Bu nasıl bir ittifak ve dayanışma ben anlamadım. Yarın aynı tavrı CTP Lefkoşa’da gösterir ve “bağımsız” bir aday çıkarırsa ne olacak…
NİSAN YUĞMURU GİBİ:
Tıpkı şarkıdaki, “Nisan yağmuru kadar kısa süren hayatımız” sözleri gibi, az da olsa dövizde yaşanan düşüş, insanları umutlandırmıştı. Ancak umutlar yerini, yeniden karabasana bıraktı. Dolar, euro, sterlin ve altın fiyatları yeniden rekora koşuyor. Enflasyon iki haneli rakamlarda ve düşme gibi bir niyeti yok. “Bize ne” diyecek halimiz yok. Eskiden Türkiye hapşırsa biz grip olurduk ama artık grip değil zatüreye döndü…
SİVRİSİNEKLERİN MUHALEFETİ:
Lefkoşa’daki sivrisinek ve küpdüşen saldırısı konusunda açıklama yapan Başkan Harmancı, son bir haftada bir sorun yaşadıklarını itiraf ediyor. Tam da seçim üstü, böyle bir sorunun kaynağı ne olabilir? Eğer bir ihmal varsa, iyi araştırılmalı. Çünkü öyle bir hale geldi ki, sanki de sivrisinekler seçimde muhalefet görevi yapıyor…
BASIN ÖZGÜRDÜR!:
Dün, “Dünya Basın Özgürlüğü Günü”ydü. Bizim ülkemizde basın özgür mü, değil mi tartışmaları oldu doğal olarak. Kimsi “özgürüz” dedi, kimisi “özgürüz ama, tam değil” dedi. Bana sorarsanız dünyanın en özgür basınıyız. Baksanıza bu ülkede her isteyen görsel ve yazılı basın sahibi olabiliyor. Hiçbir kural ve yasak yok. Yeter ki cebinizde paranız olsun. Turizimci, casino sahibi, hatta bankacı. Şimdi böyle bir ülkede basın “özgür” mü, değil mi siz söyleyin…
ZİRVEDEKİLER
Birikim Özgür: “Cahillik etrafa korku saladursun, gelmiş geçmiş en iyi hükümet olmaya aday bu hükümet, son 10-15 yılda reform yapamadığı için çöken hükümetlerden farklı olduğunu göstermek üzere korkusuzca reform yapacak. Ya da feci şekilde çökecek”…
DİPTEKİLER
Olmadı Erhan Arıklı: YDP Başkanı önce, 22 Ocak olaylarıyla ilgili saldırganlara verilen cezayı “aslında bu ceza Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verildi” yorumunu yaptı şimdi ise, “Akıncı Türkiye’yi arkadan vurmaya çalışıyor” gibi amacını aşan bir eleştiride bulundu. Akıncı’nın son açıklamalarını beğenmemiş olabilirsiniz, eleştirebilirsiniz ama, halkın oylarıyla seçimiş bir lidere bu şekilde suçlama yapmak, ne kadar doğru bir söylem olabilir…
Foto Gündem
