Bazı ülkeler için geçen zaman “dünden daha iyi olandır.” Zaten kısa ve uzun vadeli planlarını da bu hedefi gözeterek oluştururlar.
Bizim gibi ülkeler için “kalkınma planları” diğer ülkeler uyguladığı için “demek ki vardır bir kıymet’i harbiyesi sonucu kopyalanan bir prosedürdür.
YOKSA bütçesi TC’nin parasal katkılarıyla anca denkleştirilen… Kendi parası olmadığı için ne hazinesi dolayısıyla ne de darphanesi olmayan… Bu nedenle tedavüldeki parasının üzerine “beş” veya “on” “yirmi” gibilerinden “KKTC lirasıdır” ibaresini de koyamayan devletimiz…
Tüm mali açmazlara karşın 47 yıldır “vaziyetleri idare etmektedir!” Ki pandemi olmasaydı şimdi bunları hiç düşünmeyecektik.
Çünkü 21 üniversite, super lüks turistik oteller, arabalar, devasa gökdelenler derken…
Bu memleket ayni zamanda bir döviz cenneti de olduydu, anlı şanlı kumarhanelerinin yüzü suyu hürmetine ister yeşil çuhalı masalarda dönen paraların “karası” ister “akı” olsun; nam’ı şöhreti dünya ülkelerinde de yer aldıydı..
***
BU GELİŞİM RASTLANTI DEĞİLDİ: Her ne kadar Türkiyesiz geçen yıllarımızda Rum ermeni ekonomilerinin sultasında kalmış olsak da 1974’den sonra Kıbrıs’ın sarı altını denen narenciye ürünlerini dünyaya pazarlayan Nadir şirketler grubu sadece o sultayı yıkmamış eğer istenirse KKTC’nin neler yapabileceğinin ispatını da çakmıştı.. Niteki o dönemlere “lale devri” bile dendiydi..
Keza sürekli tekrarladığımızca eğer pandemi olmasaydı çoktan bir milyonu bulan turist sayımızı bugün belki kat katına artıracaktık.. Ki bu “ekonomik potansiyelimizin yanına yirmiyi aşkın üniversiteyi de koyduk muydu bu adada daha ne isteyebilirdik ki? *** İSTİKRAR!…Dolayısıyla devlette devamlılık isterdik ki hâlâ “istiyoruz!”
Fakat sonuç itibarıyla o “istikrarı” gözlerken, elimizin altındaki ekonomik potansiyeli çok daha verimli hale getirmek için ekonomik seferberliğin fitilini ateşleyecek siyasi iktidar kadrolarına da ihtiyacımız vardı..
Ki biz bunları düşünürken, geçen hafta 41. Ersan Saner hükümeti, “yakında ben de gidiciyim” mesajını vererek yeni bir hükümet değişikliğine gitti!
Ki bundan sonra hiç yağacak başka işimiz yokmuş gibi bu değişimden kaynaklı dedikodularla iştigal edeceğiz!
***
PEKİ NEDEN KKTC’YE HÜKÜMET DAYANMIYOR? Ki ne diyorduk yukarıda. Bu ülkenin ekonomik potansiyelini harekete geçirecek önemli faktörlerden biri de “siyasi istikrardır.” Yani zırt pırt hükümetlerin gelip kısa süre sonra yerini bir başka bir hükümete bırakırken gitmesi, kan kaybından başka bir şey değildir.
Artı gelip giden hükümetler nedeniyle sürekli bürokratik kadroların değişmesi, o değişimlerden kaynaklı mali giderlerin artması, yatırım ve projelerin kesintiye uğraması; kısaca siyasi partilerin “devleti çocuk oyuncağı gibi kullanması artık ayan beyan görülüp anlaşılıyor ki KKTC’i sadece yaralamakla kalmıyor kan kaybetmesine istikrarı yitirmesine neden oluyor..
Kİ Allahınızı severseniz şu Ali Pilli olayına bakın. Daha düne kadar Sağlık Bakanı olarak adamı yere göğe sığdıramıyorduk. Pandemiyi şöyle iyi böyle güzel idare etti derken!. Görevinden alındı yerine Üstel getirildi..
Elbette bir başbakanın hükümet kadrosunda zaman zaman makam değişiklikleri yapması olağandır. Zaten siyasetin de cilveleridir. Örneğin Resmiye Canaltay’ın son bağlamda bu Bakanlık değişimiyle birlikte Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığına atanması hiç de şaşırtıcı olmadı.. Öteden beri söylediğimce bir kadın vekil olarak çalışkanlığıyla kendini ispatlamış bir politikacı.. Neden olmasın?
Fakat Ali Pilli gider yerine Ünal Üstel gelirken “Başbakanın takdirleridir” denilmedi! Başarısızdı da denilmedi dolayısıyla bu nedenle görevinden alındı da denilmedi!
YA ne dendi? Adam aldı başını giderdi de ondan! “Dediğim dedik” olduydu! Dolayısıyla Başbakanla uyum sağlayamıyordu.. Tutun ki meram anlamıyordu. Şimdi “asi” bakandı da bu nedenle mi alındı görevinden diyelim? Yoksa: ***
DIŞ BASKILAR MI? Her ne kadar turistik oteller, gazinolar, eğlence yerleri, lokantalar falan, onca dayatmalarına karşın olağan sürece geçebilmeleri konusunda Saner hükümetinin barikatını aşamadılarsa da tutun ki “üniversitelerin yeniden açılması ve dıştan öğrenci gelmesi olayı karşısında fazla direnemedi ama!”
Herkesin bildiği gerçek olmalı çünkü dedikodusu yapılan nedenlerden biri bu.. Kaldı ki “Sağlık Üst Kuruluyla” da hükümetin tam uyum içinde olduğu söylenemez!
ANCAK Üniversitelere öğrencilerin yeniden dönmesi kararına bir mim koymalı.. Çünkü gelen öğrencilerden bir tekinin pandemi nedeniyle hastahanelik olması yada daha vahim olayların baş göstermesi bu hükümeti (zaten gidicidir de) akabinde götürür!
Götürür de onca üniversite öğrencisini ne yaparsınız. Uçaklara doldurup geri mi gönderirsiniz?
KISACA bu ülkede seferberlik ruhunu besleyecek siyasi karolar oluşturmadık! Ki ekleyim: KKTC’nin koalisyon hükümetleriyle yönetilemeyeceği her yıl yıkılan bir hükümetin yerine yenisinin gelmesiyle ispatlanırken hâlâ cici parlamenter sistemde ısrar ediyoruz..