Doğal gaz örneği ve gordion’un düğümü... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Doğal gaz örneği ve gordion’un düğümü…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın merakla beklenen basın toplantısını izledim.

Çok fazla vurgulamak istemese de, kendisinin bir hayal kırıklığı içinde olduğu kolayca anlaşılıyordu.


Aslında bu soruldu da. Verdiği yanıt, “Kendi duygularımı bir yana bırakıyorum, bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirme çağrısı yapıyorum” şeklinde oldu…

Hepimiz farkındayız aslında. Ömrünü çözüme adamış bir politikacı, en üst karar merciine geliyor, ama o noktada karşılaştıkları, beklentileriyle tam ters. Asıl karşı tarafın uzlaşmaz olduğunu görüyor. Hem de ne uzlaşmazlık. Hayal kırıklığı olmasın da ne olsun…

Basın toplantısında Cumhurbaşkanı’nın anlattıklarını çoğunuz okumuş ya da izlemişsinizdir.

Benim için bir tek önemli vurgu vardı ki, şu anki durumun en belirgin özetiydi.

O da, Anastasiadis’in “desentralizasyon” dediği ucubeden ne anladığını açık açık ortaya seriyordu.

Şöyle dedi Sayın Akıncı; “ Sayın Anastasiadis verdiği örnekte; Bakanlar Kurulu’nda East Med projesi  oylanır ve Kıbrıslı bir Türk bakanın olumlu oyu da gerekli olursa, bu durumda ne olacağını sorgulamıştır. Demek istemiştir ki, Kıbrıslı Türk bakanlar doğal gaz için İsrail-Güney Kıbrıs-Yunanistan-İtalya güzergahı yerine, Türkiye üzerinden boru hattının gitmesini isteyecek ve diğer projeyi engelleyecektir. Sayın Anastasiadis böyle bir durumu kabul edemeyeceğini anlatmak istemiştir”…

İşte bu kadar…

Hani dünyaya şirin görünme adına Kıbrıslı Türklerin de enerjide hakları olacak falan demekteler ya, o enerjide söz hakkımız olmayacak. Bunu demek istiyor. Devletin en can alıcı yönetsel meselesinde, Kıbrıs Türkleri kararlara katılmamalı diyor. Artık siz bundan hareketle, bizim daha hangi konuların dışında bırakılmak istendiğimizi hayal edin…

Akıncı-Anastasiadis süreçlerinin başından beri, karşı tarafın sürekli işi çıkmaza sürükleyen tavırlar içinde olmasının asıl sebeplerini biliyorduk. Süreç kaç defa saçma sapan dayatmalarla kopartılırken, masa devrilirken, aynı tarihlerde yeni doğal gaz lisans ihaleleri yapıldığını da izledik.

Tek bir örnek, Anastasiadis’in aslında Kıbrıs için neyi öngördüğünü ortaya koyuyor.

“Gevşek federasyon” söylemi ilk çıktığında, Kıbrıs Türk tarafının geçmiş politikalarıyla uyumlu olduğu için buna bir itirazımız olmadı. Ta, Denktaş’tan beri kanatları güçlü bir federasyon istemiştik.  Cumhurbaşkanı Akıncı da böyle söyledi. Ancak şimdi Anastasiadis’in bu formülüyle, asla bir siyasal eşitlik öngörmediğini, sayısal çoğunluk meselesine döndüğünü gördük. Bu politikanın, 1977-79 Doruk Anlaşmalarında ortaya konan felsefeyle  hiç alakası yok. Oradaki federasyon tarifiyle de, BM parametreleriyle de. Hepsine aykırı, hepsini silen, ortadan kaldıran bir anlayış…

Hatta, “bağlıyız” dedikleri Guterres belgesine de aykırı. Onun içinde de gerçek siyasal eşitlik var çünkü…

Bundan sonrası artık dünyanın ne istediğine kalmış.

Gerçekten çözüm isterlerse, “Dur be efendi, nedir dediğin” derler.

Ama gözlerini doğal gaz bürümüş Avrupa ve ABD ve hatta Rusya’nın önceliği, bu noktada adada bir “çözüm” müdür sizce?

Yoksa gayet güzel anlaştıkları Güney Kıbrıs’la işi ileri götürmek midir?

Diğer yandan Türkiye’nin söylemleri var. Kıbrıs onun için de stratejik önemde. “Yaptığınıza izin vermeyeceğiz” diyor…

Kıbrıs Türk tarafı ise, Anastasiadis’in “bahşettiği” azınlık haklarının asla kabul edilmeyeceği  noktasında. Alithia gazetesi Akıncı’nın söylediklerini iyi anlamış: “Mustafa Akıncı Dezantralizasyonu Görüşmeye Hazır Ama Açıkça Söylüyor: Çoğunluk-Azınlık Mantığında Kararlara Hayır”…

Kıbrıs meselesinin geldiği düğüm budur….

Hem öyle bir düğüm ki, Gordion gelse, kılıçla kesemez gibi görünüyor…

 

 YERİN KULAĞI VAR

NASIL OLACAK:

Derinya ve Aplıç kapılarının açılması bir kez daha barış hayallerini kamçıladı. Adada barışı savunan kesimler tüm barikatların kalkmasını talep ettiler. İyi güzel de, son günlerde hem Rum lider Anastasiadis’in, hem de Türk lider Akıncı’nın açıklamalarını dinledik. Çözüm şartları arasında dağlar kadar fark var. İki toplumun federasyon anlayışı ise taban taban zıt. Sanki kapıların çoğalması, mevcut durumu kalıcılaştırıyor gibi…

 

BARIŞIN ADI YOK:

Bölgede, kapıda bekleyen gerginlikler yetmezmiş gibi, Rum yönetimi şimdi de, 1987’den beri yürürlükte olan ABD silah ambargosunun kaldırılmasının peşine düştü. Mayıs ayında Kongre’ye verilen önerge üzerinde 180 günlük bir çalışma yapılacağı belirtilmişti. Konu bugünlerde yeniden Kongre’ye gelebilir. O nedenle Rumlar avaz avaz bağırıyor. Ve dertleri bu minnacık adayı daha da silahlandırmak. Kısa vadede barışın adı yok gibi…

 

NİYETİ BELLİ:

UBP’nin çiçeği burnunda Başkanı Ersin Tatar, “Cumhurbaşkanı Akıncı ile Türkiye ve Dışileri Bakanı Özersay’ın Kıbrıs konusundaki duruşlarının çeliştiğine” dikkati çekmiş. Tatar’ın amacı, hükümet ile Cumhurbaşkanı Akıncı’nın arasını açmak, Akıncı’ya yüklenip, Özersay’ı korur havalarına girerek aklındaki UBP-HP koalisyonunun alt yapısını hazırlamak, “bak biz aynı görüşteyiz” mesajını vermek gibi görünüyor.

 

KENDİ KENDİMİZE YETERİZ:

Türkiye Cumhuriyetinin KKTC’ye 2018 yılında aylar itibarıyla yaptığı katkıları, sevgili Mustafa Baturalp paylaştı. İlk 5 ay yardım yok. Haziran ayı 163.083.372 TL, Temmuz ayı 77.985.229. TL, Ağustos ayı 19.500.000 TL, Eylül ayı 2.607.020 TL… Her ay yukarı doğru değil, aşağı doğru giden bir destek. Ekim ayında ise hiç yardım yapılmamış. Bu durumda bu yıl KKTC bütçesinin açık varmesi doğal.

 

YİNE EK MESAİLER:

Ek mesailer konusu yine gündemde. Bu yıl 180 milyonu bulacağı söyleniyor. Yıllardır da, öngörülen rakamdan epeyce sapma göstererek büyüyor. 2017 Durum Raporunda “programlarda yer almasına rağmen disipline edilemediği” vurgulanıyor. Serdar Denktaş sürekli dert yanıyor. Ama ellenmediği için de durmuyor, artıyor. Tasarrufsa, işte tasarruf. En azından zorunlu olmayanlardan tasarruf ettiklerini açıklasalar, canım yanmayacak. Bunu da yapamazsak, nereden tasarruf edeceğiz?…

 

GELİR ARTIRICI ÖNLEMLER NELER?:

2019 Bütçesi açış konuşmaları yapıldı. Tüm konuşmacılar, gelirleri artırmaktan söz ettiler. Ama o kadar. Nasıl, nereden, hangi düzeni elleyerek, statükonun neresine dokunarak, onu söylemediler. Sadece sıkı bütçe rejimiyle ya da tasarrufla yürütemeyeceğimiz açık. Nedir öngördükleri? Belki Genel Kurul’da açıklarlar…

 

 

ZİRVEDEKİLER

Mustafa Akıncı: “Bir 50 yıl daha müzakere süreci artık yoktur. Belli sürelerde belli hedefleri öngören bir planlama olacak. Uzun sürecek süreçlerden bahsetmiyoruz. Sonuç üretmeyen konuların etrafında döne döne zaman geçirme dönemi kapandı. Sonuç almak istiyoruz. Federal çözüm dışında iki konu var. Ya üniter devlet olacak, ancak bunu Kıbrıslı Türkler kabul etmez. Ya da iki bağımsız devlet olacak. Buna da Rum toplumu karşı çıkacak. O halde akıl işi, makul bir uzlaşıyı federal çerçevede sağlamaktan geçmektedir”…

 

DİPTEKİLER

BRTK: Kıbrıs Türkü’nün sesi diye bilinir ama, iş sesimizi duyurmaya gelince de tık yok. Önceki akşam günler öncesinden bilinen Cumhurbaşkanı Akıncı’nın basın toplantısını canlı yayınlaması gerekirken, kusura bakmasınlar ama yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Akıncı da basın toplantısı arasında bu “rezilliği” basının önünde açıklamak zorunda kaldı. Bu kadar personel, bir o kadar da imkan… Teknoloji geliştikçe, BRT geriye gidiyor…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar