Devletin iki temel görevi, öncelikler arasında bile değil... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Devletin iki temel görevi, öncelikler arasında bile değil…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Okullar açılıyor…

Şimdiden sendika, 60 öğretmen açığından, nakillerden doğan müdür, muavini açığından söz ediyor.


Oysa eğitimin sorunu sadece öğretmen açığı mıdır?

Toplam öğrencilerin, 4’de biri özel okullarda okuyor.

Devlet okullarındaki öğrenci sayısındaki artış %1,87 iken, özel okullarda okuyanların sayısında % 5,07 artış var.

Demek ki, özele yönelim, bire beş daha fazla…

Öğretmen başına düşen öğrenci sayısına bakıldığında devlet okullarındaki oran, OECD standartlarına göre oldukça iyi. Hatta ortalamanın altında.

OECD’de ilkokulda oran 15, bizde 13,7. Daha ne olsun.

Yani sorun öğretmen eksiği deyip kestirip atmak doğru bir yaklaşım değil.

Peki o zaman sebep ne?

Vatandaş devlet okullarında eğitim kalitesinin düşük olduğunu düşünüyor. Bu bir…

İkincisi, devlet okullarındaki fiziki imkânsızlıklar. KKTC bütçesinde eğitim için yapılan harcamaların neredeyse tamamı öğretmen maaşlarına ayrıldığı için, yatırım yok denecek kadar az. Tamirattan ötesi yok.

Oysa güney Kıbrıs Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’nın  %6,5’ini eğitime ayırırken, bizde bu oran  %7,1. Yani daha fazla. Ama dediğim gibi, ancak da öğretmen maaşlarına yetiyor. Yeni okul binası, çağdaş donanım, modern okullar hayal…

Grevler nedeniyle sık sık eğitime ara verilmesi velileri ciddi ciddi düşündüren bir konu.

En önemlisi de tam gün eğitim verilmemesi.

Çalışan insanlar, artık bu devirde, en azından öğleden sonra 3-4’e kadar çocuklarının okulda kalabilmesini, orada yemek yiyebilmesini, etütlerini okulda yapabilmesini istiyor.

Maalesef bunlar 45 yıldır böyle.

Ne kadar nutuk sallanırsa sallansın, ne kadar yüce hedeflerle hükümet programları yazılırsa yazılsın, hepsi balon köpüğü.

Öyle olunca da, insanlar dişlerinden tırnaklarından artırıp, çocuklarını özel okula yolluyor.

Yani eğitim özelleşmiş oluyor.

Devletin diğer temel hizmet görevi sağlık… Onun da eğitimden farkı yok. O da özelleşmiş durumda.

Doktorlarımız mucizeler yaratıyor. Ama hangi koşullarda…

Az gelişmiş ülkelerde bile kalmayan hastane koşulları. Koğuşlar, hijyen sorunlu tuvaletler, bakım hizmeti, ilaç-malzeme eksikliği, teknik donanım-cihaz eksikliği…

Koskoca Mağusa hastanesinde 6 aydır ameliyat yapılamayışı.

Kiminde hizmetlerin öğleden sonra durması, kiminde tahlillerin, röntgenlerin öğleden sonra yapılamaması.

Kuyruklar, kuyruklar…

Çare, yine vatandaşın özele koşması.

Oysa eğitim de sağlık da, devletin tüm yurttaşlarına ücretsiz vermek zorunda olduğu Anayasal hizmetler…

Bakanlar o açılıştan, bu kabule koşturuyor da, ‘şunu da söyle yaptık’ ya da ‘yapıyoruz’ diye iki kelime yok.

Artık dayanılmaz hale gelen nüfus artışı en başta gelen etken.

Ama tek başına değil.

Bütün bunlara çare bulmayı öncelikli olarak görmeyen siyasiler tarafından yönetiliyoruz.

Bizim sorunumuz yönetim.

Bu yazıyı yazarken, Türkiye ile imzalanan ekonomik protokole bir daha baktım. O malum 750 milyondan eğitime ayrılan pay, sadece 5 milyon lira.

Sağlık daha da az, 2,5 milyon lira…

Bu temel sorunların ne Türkiye ile müzakerelerde önceliği var; ne de devletin finans kaynağı yaratma yolunda kendince bir çabası.

Sonra da koltuk yarışı, seçim gailesi, makam arabası cakası.

Eğitimi sağlığı yerlerde sürünen bir yerde bakan olsan ne, bürokrat olsan ne.

Vatandaşın da suçu var, medyanın da. Saçma sapan gündemlerin peşine takılmayı pek güzel beceririz de, hükümetleri yapmak zorunda oldukları, ama yapmadıkları işler için rahatsız etmeyi beceremeyiz.

“Verdiğim verginin karşılığını istiyorum, hakkımı istiyorum” diyen güçlü bir kitle hiç görülmemiştir.

Biz örgütlenip sesimizi yükseltmedikçe de, kimsenin umuru olmaz…

YERİN KULAĞI VAR

PROTOKOL TAKVİMİNİN NERESİNDEYİZ:

Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu Ankara’ya gidiyor. Konu önemli; Protokol. Ancak bizde bu gitmeler gelmelerin haber olduğu kadar, “ne olduğu” haber olmaz. O protokolün neresindeyiz. Öyle ya, bir takvim var. Ben şahsen merak ediyorum, ne yaptık? Kamu harcamalarının disiplin altına alınması konusunda mesela? Ya da Eylül’de tamamlanması gereken çalışma grupları, yeni Turizm Teşvik Tüzüğü, Kasım’a kadar bitmesi gereken e-fatura otomasyonu; teşvik ve indirimlerin gözden geçirilmesi; yüksek Öğrenim Strateji belgesinin yürürlüğe girmesi, bir sürü yasa, tüzük. Dönünce bize bunları da anlatacak mı Amcaoğlu?

 ÇATI ADAYI YOK:

UBP’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl bir adayla yarışacağı en çok merak edilen konuların başında geliyor.Helen 2-3 isim konuşulsa da hem “çatı adayı” olarak, hem de ikinci turda desteklenecek aday olarak HP lideri Özersay’ın adı geçiyor. İşte tüm bu iddialar, Başbakan Tatar’ın Kıbrıs gazetesine verdiği röportajda netlik kazandı. Tatar; “Seçim günü oy pusulasında güneş olacak” diyerek, çatı adayı konusuna son noktayı koydu. Özersay’ın da beklediği bence ikinci tur için destek.

HP’YE İKİNCİ ÇALIM: 

Tiyatro sansürü ile ilk kez görüş ayrılığına düşen UBP-HP hükümeti bu kez de Hüseyin Özgürgün’ü soruşturacak olan komisyon başkanının kim olacağı konusunda kriz yaşadı. HP, komisyon başkanının kendi partilerinden olmasında ısrarcı olmasına rağmen, yapılan oylamada 3’e 2 ile başkanlığı UBP’li Yasemin Öztürk seçildi… E, UBP ile ortak olmanın kolay olmayacağını başından söylemiştik. Cicim ayları biraz erken bitti galiba…

İTTİFAKA BAKIN:

AKEL, aşırı sağ DİKO ile, Anastasiadis’i devirme planları yapıyor. İttifak konuları arasında Kıbrıs konusu da var. Böyle bir ittifak nasıl gerçekleşebilir? AKEL, DİKO’nun durduğu noktaya nasıl yanaşabilir demeyin, referandumda da her iki birlikte “hayır” demişlerdi… Dahası var, Makarios sonrası yıllar süren Kiprianu başkanlığındaki DİKO-AKEL ittifakı. Bal gibi olur.

GREV NE ZAMAN:

El-Sen, Kıb-Tek’e ay sonuna kadar dört yeni santral için ihaleye çıkılmaması halinde, süresiz grev yapma kararı aldı da, grevin ne gün başlayacağını açıklamadı. Vatandaşları etkilemeyeceği duyurulsa da, herkes süresiz grevin ne gün başlayacağını merak ediyor. Bakan Taçoy diyalog çağrısı yapıyor, ‘gelin görüşelim’ diyor. Herhalde grev tarihi de bu görüşmenin ardından bir sonuç çıkmazsa açıklanacak…

NE İRONİ AMA:

Bir dönem Kıbrıslılar İngiliz vatandaşlığına itibar ederken, şimdi İngilizler AB üyesi Güney Kıbrıs’ın vatandaşlığına talip. Brexit gerçekleşirse, AB ülkelerinde özgürlükleri kısıtlanacak, onun derdindeler. Ancak zamanında önüne gelene vatandaşlık dağıttıkları eski sömürgeleri, şimdi kendilerine, vatandaşlık için yüklü miktarda yatırım yapma şartı koşuyor…

 ZİRVEDEKİLER

Maliye Bakanlığı: Kul sıkışmazsa, hızır yetişmez der eskiler. Ya da, müflis tüccar, veresiye defterini karıştırır. Ne isterse olsun, devletin geçmiş tüm hükümetlerden kalan alacakları olduğunu biliyoruz. Bunun büyük kısmı, tahsil edilmeyen vergiler. Nasıl olduğunu sormayın, çok açık, yine siyasetin marifetiyle. Maliye sıkışınca bunların tahsili için çalışma başlatmış. Maliye Bakanı vatandaştan duyarlılık istemiş. Bir manası yok. Vergi ödememeyi marifet sayanlar değil, devlet gösterecek duyarlılığı. Bir de tahsilat miktarlarını açıklarlarsa, alkışlayacağım…

 DİPTEKİLER

Daha Çok Ağlarız:KKTC’nin ekonomisine can veren iki sektörü var. Birisi turizm, diğeri ise üniversiteler. Üniversitelerin durumu ortada. Kontenjanları bile dolduramıyoruz. Turizm de ise geriliyor, her geçen yıl bir öncekine göre kötüye gidiyor. Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre dolulukta, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.5 düşüş yaşandı ve oran 41.6’ya geriledi. Üniversitelerimizde kaliteyi, turizm de ise casinolar yerine ülke güzelliklerini öne çıkarmadığımız sürece daha çok ağlayacağız…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar