DEVLETİ GÜÇLENDİRMEK ZORUNDAYIZ - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

DEVLETİ GÜÇLENDİRMEK ZORUNDAYIZ

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Cenevre’den tarafların hiç birine ekmek çıkmayacağı dolayısıyla bir sonuç alınamayacağı zaten tarafların öncesi açıklamalarından biliniyordu.

Her halde tek olumlu yanı BM’ler Genel Sekreteri Guterres’in tarafların adada nasıl bir çözüm istediklerini bizzat taraflarla yüz yüze görüşmeleriyle öğrenmiş olması.


Ki başından beridir Türk tezi biliniyordu. Çetrefil olan Rum teziydi. Onu da Cenevre’ye gitmeden önce Anastasiadis “desantralizasyon” yani “gevşek federasyon” olarak telaffuz ettiydi.

Ne var ki çözüm sistemlerinin adlarını ifade etmekle bir sonuca varılamıyor. Hele Kıbrıs gibi hâlâ 1974 Barış Harekâtı sonrası hesaplaşmalarla mahsuplaşmaların yapılmadığı, Güney’le Kuzey’in mevcut siyasi, topografik ve coğrafi yapısıllıklarıyla konumları sorunlarının taraflar arasında anlaşmaya varılıp resmen tescil edilemediği gerçeklerde, sorun asla bitmez ve kapanamaz! Kısaca bittiği yerde yeniden başlar.

Nitekim Cranst Montana’dan sonra “artık buraya kadar” denmesine karşın gördük ki 27 Nisan’da yine “çözüm arayışları” için bir araya gelindi..

Galiba bir çözüme varılana kadar da periyodik aralıklarla benzer müzakereler devam edecek.. ***

DEVLET OLABİLDİK Mİ? Tabi asıl sorulası soru şudur: Çözümsüzlükle bu yıllar içinde biz Kıbrıs Türk toplumu olarak ne yaptık?

Devlet olduğumuz iddiasında hangi “büyük icraatlara” imzamızı attık?

Mesela Rum tarafını çözüme mecbur bırakacak hangi mali ve ekonomik büyüklüğe ulaştık?

KKTC’i bayındır, yaşanabilir, temiz tertipli bir belde mi yaptık?

Gitgide sorunlarımızı azaltırken hukukun üstünlüğü ilkesinde ne kadar istikrarlı bir toplum olabildik?

Doğamızı koruduk mu? Çevremize duyarlı olduk mu?

Kurumlarımıza sahip çıkabildik mi?.. Yurttaşlık görevlerimizi aksatmadan yerine getirdik mi?

Bürokrasinin üstesinden gelebildik mi?

…Yani devlet olabildik mi?

***

ELBETTE SORUNLARIMIZ OLACAK:Ki yıllardır ABAD kararlarıyla sarmalı, ambargoluyuz.

TC ile “Kıyı Ticaretini” bile yürütemedik!

Hava alanımız uluslararası uçuşlara kapalı.

Şehirlerarası yollarımızı bile Türkiye yapmakta.

Keza TC’den akan su sayesinde susuzluktan kurtulduk ama hâlâ tarımda değerlendiremedik.

(Tabi doğruya doğru da demek. Mesela eğer pandemi ülkemizi vurmasaydı bu ülkede bir milyonun üstünde turist görecektik. Dünyanın dört bir yanından ülkeye yüz binleri aşmış öğrenciler gelecekti.

Oynayanlarının uğradığı zararlarına karşılık “kumar turizmi” daha bir gelişecekti.

Hatta ufaktan ufaktan Güney’den Kuzey’e geçen Rumların pazarlarda, marketlerde daha çok alışveriş yaptıklarını görecektik.

Belki de bu nedenlerden dolayı daha çok üretecek daha çok satacaktık.

***

FAKAT TÜM BUNLAR YETMEYECEKTİ: Çünkü “devlet” olmak başkadır “devletçik” olmak başkadır.

Devlet olmak için dirayet ister. Hukukun üstünlüğünü ister. Ve en önemlisi dünyadaki diğer tüm devletler gibi KKTC de “cennet” değildir. Bazen aynen cehennemde olduğu gibi zebanilerin, şeytanların, cinlerin, sahtekârların, hırsızların da topraklarında dört döndüğü bir devlettir! Ve her devlet gibi “denetime denetimlere” gereksinimi vardır. Ve işte o da bizde yoktur!

Dolayısıyla bu devlet suçluların, dolandırıcıların, çalanların çarpanların, vuranların,  kısaca deveyi hörgücüyle  yiyenlerin cennetidir!

Hem de göz göre! Hem de bazen Devletin onay ve tasdikiyle.

İşte Kıb-Tek! Eğer Erhan Arıklı da üzerine gitmemiş olsaydı sittin sene daha hamahumaya devam edecekti. Pahalı ihalelerle kurumu zarara sokarken hukuksuzlukla yolsuzluğu meşru kılmaya devam edecekti.

Ve işte Kooperatiflerimiz. Daha geçen gün Ombudsman Emine Dizdarlı olaya el koymak gereğini duyarak “otuz yılı aşkın süredir Yönetim kurulu seçimi bile yapmadığı halde dolayısıyla denetimlerden uzak ve azade kalan Dikmen Kalkınma Kooperatifi hakkında yasal işlem başlatılmasını emretti..

Ki biz de ağzımız bir karış açık aklımız kaçık soracağız: Yahu onca Koop. reformlarına, tarihi mücadelelerine, uğraşlarına, yeniden reorganizasyonlarına karşın nasıl olur da bir Kooperatif kuruluşu 1982’den beridir Genel Kurul toplantısını yapmaz? 39 yıl!

Ki bu denetimsizlik memleketin canına ot tıkadı! Gelişiminin önündeki en büyük barikatı oldu! Tutun ki bu nedenle KKTC’i işini bilenlerin, sahtekârların, devleti dolandıranların ülkesi durumuna soktu!

Ki yazmaya bile gerek yoktır: Bu ülkede “imar iskân ve topraklandırmalara” yönelik “emirnameler” de yapıldı. Yapıldı da ne oldu?

***

NEREDE KALDIK? Cenevre’den tarafların hiç birine ekmek çıkmaz dediğimiz yerde!

Sonra ne dedik? Artık KKTC sınırları içinde her yıl bir hükümet yıkıp bir yenisini kurma oyunundan vazgeçe!. Çünkü hiç bir ülkede böyle bir devlet sahipliği olamaz. Olursa KKTC gibi olur!

Öte yandan yat kalk Allah Türkiye’ye veryansın etmek de “vatanseverlik” değildir. Vatanseverlik Ankara’nın KKTC’e verdiği mali kaynağı her yıl bir erken seçimin parasal giderlerine harcamak da değildir..

Vatanseverlik “Türkiye bekçiliğimizi yapar, güvencemizi sağlarken bizim carta çekmemiz hiç değildir!”

Anlatabildik mi?

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar