Küçükken oyun ve oyuncak ile ilgili hatıralarınız düşüyor mu ara sıra aklınıza. Bizim yaştaşlarmızın çocukluğunda iki küçük odun parçasını artı işareti şekline getirip üstüne sardığı kumaşlarla buppa( bebek ) yapan nenelermiz vardı.
Kış geceleri annemiz soyduğu portakal kabuğundan gülen-ağlayan suratlar yapar onları konuşturmamız için bizi teşvik ederdi . Öğlen ( ki bu zoraki olurdu ) “yatıp dinlenin yazın sıcağında dışarı çıkmak yok” denildiğinde evin sıvası düşmüş duvarlarında oluşan şekiller bizi çokça eğlendirirdi . Armenohor köyünde, harnıp ağacının altında, kırmızı kaya parçalarından yaptığımız mağracıklar ile kendimizi çok mühim hissederdik .
Köydeki Jale ablanın masallarını dinlemek için bile köyde ömür boyu kalabileceğimizi hissederdik.
Kişinin ilk zamanlarında kendisi ve dünyası İle ilgili öğrendiği şeyler bilimsel ve estetik buluşların kaynağıdır der Edith Cobb, “ The Ecology Of İmagination in Childhood “ isimli kitabında . Cobb, ayni zamanda birçok dahi çocuğun mistik duyguya olan ilgilerinin ve doğa bilincinin daha sonraki dönemde yaratıcılıklarında etkili olduğunu söyler.
Yakinen tanıdığım iki kardeş sanatçı Sevcan Çerkez ve Semra Beyhanlının , ülkemizin yokluk ve savaş yıllarına denk gelen çocukluklarında da zanaatçı anne baba ve keşifçi bir abinin de etkisiyle mistik duyguları ve doğa anlayışları gelişmiştir diye düşünüyorum . Bir röportajlarında masa örtüsünü nasıl parti elbisesine dönüştürdüklerini anlatırlarken çok etkilenmiştim.
Doğaya ve çevreye, küçük objelere olan duyarlılık hangi sanatçının yaşam öyküsünde bulmayız ki ?
Yılların eğitimcisi olarak yaptığım gözlemlerde çocukların gördüğü her nesneyle yakından ilgilendiklerini, bu nesnelere olan ilgilerinin onların bazen o nesnenin parçası haline getirdiğini gördüm
Günlerce ellinde bir mappura ( çam kozalağı) İle yatıp kalkan çocuklar hep ilgimi çekmiştir . Bazı çocuklar doğaya karşı duyarlıyken bazıları da bulundukları mekana ilgi duyarlar ve ev eşyalarını oyun aracı olarak kullanırlar ( sanırım bu çocuklar doğadan uzaklaştırılınca oldu ) . Masanın altında piknik yapıp, kanepelerin arkasını zula yerlerine çevirirdik.
Yapılan araştırmalar göstermiştir ki yaratıcılık gücü ister zengin ister fakir, ister kalabalık aile , ister şehirli ister köylü olsun her çocukta var olan bir cevherdir . Bu yaratıcılık cevherinin ( gücünün ) ortaya çakması için evde ve okulda çocuk için büyük ya da küçük olması önemli olmayan bir yer oluşturulmalı Yeni şeyleri keşfedeceği ve içinde merak duygusu uyandıracak objeler , materyaller ( tahta parçaları , taş parçaları , mapurollar , yapraklar , kumaş parçaları vb ), satın alacağınız az miktarda oyuncak olsun . Göreceksiniz ki bazen onlardan bir tanesi onun çok iyi bir oyun arkadaşı olabiliyor.
Gelelim çocuğun hayatında en önemli olmazsa olmaza;
Anahtar yetişkin…
Kim mi bu yetişkin ? Çocuğun yaşamında önemli bir yeri olan, onun oyunlarını onaylayan, yaptıklarını ilgi ve saygı İle dinleyen , hoş öyküler anlatan ya da taklitler yapan küçük oyuncaklara resimli kitaplar hediye eden ya da ekzotik yolculuk öyküleri anlatan , çocukları seven kişi .
Bu ülkede yaratıcı bireyler istiyorsak çocukların yaşamında “Anahtar yetişkin” olmalıyız…