Çocuk yaşta kızla evlenmek “sevap” mı? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Çocuk yaşta kızla evlenmek “sevap” mı?

Bekir AzgınBekir Azgın

Peygamberin söylediği her söz ve yaptığı her şey “sünnet” olarak kabul edilir. Sünnet olan şeyleri yapmak o hayat şeklini uygulamak “sevap” olarak algılanır ama “farz” değildir.

Cumhurbaşkanının danışmanlarından Yiğit Bulut’un son zamanlardaki fotoğrafını gördünüz mü bilmiyorum. Sakal bırakmış. Öyle bir-iki santim uzunluğunda bir sakal. O sakalın aynısına sahip olan bir hocamız vardı İlâhiyat fakültesinde. Ne uzar ne de kısalırdı. Punduna getirip bir gün kendisine bunun nedenini sordum. Aşağı yukarı şöyle bir yanıt vermişti rahmetli:


  • Peygamber efendimizin buna benzer bir sakalı vardı. Bu nedenle böyle bir sakal bırakmak sevaptır.

Dindar bir Müslüman’ın peygamberi örnek alması ve onun ilkeleri çerçevesinde hayat sürdürmesi gayet doğaldır. Peygamber gibi sakal bırakmanın kimseye bir zararı olmaz. Ancak çocuk yaşta kızlarla evlenme konusuna gelince durup biraz düşünmek gerekir.

Peygamberin en sevgili eşinin, Ayşe (612/613/614 – 678) olduğu bilinir. İslâm inancına göre, Cebrail, peygamberin rüyasına girip onun Ebu Bekir’in kızı Ayşe ile evlenmesinin Allah’ın emri olduğunu iletir. Ebu Bekir’in rıza göstermesi ile 50 yaşındaki peygamber, 6 yaşındaki Ayşe ile nişanlanır; 9 yaşına gelince de evlenirler.

Bazı Müslüman tarihçiler ve özellikle de Türk tarihçiler, bazı gerekçeler ileri sürerek Ayşe’nin evlendiği zaman 17 hatta 19 yaşında olduğunu ileri sürerler. Ne var ki bazı kaynaklar evlenme olayını bizzat Ayşe’nin ağzından naklediyorlar.

Ayşe’nin anlatımına bakılırsa, bir gün, annesi kendisini elinden tutup Peygamberin hizmetinde çalışan kadınlara teslim etti. Yolda giderken heyecan ve korkudan Ayşe’nin gözleri kararır. Kendine gelsin diye annesi yüzüne su serper. Ayşe şöyle devam eder: “Kadınlar kılık kıyafetimi düzelttiler ve beni Resulullah’a teslim ettiler. Beni Resulullah’a teslim ettikleri zaman ben 9 yaçında bir kızdım.”

Ayşe, zeki ve dik kafalı biriydi. Peygambere karşı çıkmaya ve onunla tartışmaya cesaret eden ender insanlardan biriydi. Bu nedenle sevenleri de sevmeyenleri de boldu.

15 yaşında iken zina ile suçlandı. Peygamberle birlikte bir seferde iken geceledikleri bir yerde gerdanlığını düşürür. Yolda bunu farkedince gerdanlığını bulmak üzere geri döner. Gözcü muhafızlardan Seffan bin Muattal, onu bulup devesine bindirir ve kendisini konvoya ulaştırır. Doğal olarak dedikodular ayyuka çıkar.

Bir aydan fazla bir süre Peygamber, küs kalır, karısıyla konuşmaz. Ama nüzul olan ayetler, Ayşe’nin masum olduğunu kanıtlar ve karı ile kocanın arası düzelir. Bu arada inen ayetlerle peygamberin eşlerinin örtünmeden sokağa çıkmaları ve başka biriyle de evlenmeleri yasaklanır.

Ayşe 18 yaşında dul kalır ve Kur’an’ın hükmüne uyarak başka biriyle evlenmez, 47 yıl dul hayatı sürdürür. “Gerdanlık vak’ası”nda takındığı tavır nedeniyle Ali’yi affetmez. Ali halife olunca ona karşı çıkanların safında yer alır.

Peygamber’in ilk karısı Hatice’den dört kızı olur. Bunların en küçüğü Fatıma idi. Peygamber küçük kızını çok sever ve kendisini yanında taşırdı. Fatıma da babasını sever ve her derdine çare olmaya çalışırdı. O kadar ki peygamber ona “Ümmü Ebiha” yani “Babasının Annesi” adını takmıştı.

Fatıma, Sunni görüşüne göre 606 yılında, Şia görüşüne göre 614 yılında doğdu. Babasının 632 yılında vefatından 6 ay sonra çok genç yaşta hayata veda etti. (Güvenilir kaynaklar, Peygamber 45 yaşında iken Fatıma’nın doğduğunu kaydederler. Dolayısıyla, topla çıkar, Şia görüşünün daha bir gerçeğe yakın olduğu anlaşılıyor.)

624 yılında Peygamber, 10 yaşındaki kızını en aşağı 24 yaşında olan Ali bin Ebu Talib (594/600-661) ile evlendirir. Kızını, amcasının oğluna teslim ederken Ali’ye şöyle dediği rivayet edilir: “Kızımı üzme, bu kızı üzersen beni üzmüş olursun.”

Ali ile evli kaldığı 8 yıl içinde Fatıma üçü erkek, ikisi kız 5 çocuk doğurdu. Muhsin daha bebekken vefat etmişti. (İlginçtir, oğullarının hepsinin de isimleri “H-S-N” kökünden türetilmiştir: Muhsin, Hasan, Hüseyin. Bu isimlerin “iyilik” ve “güzellik” ile ilgileri var. Bu nedenle Fatıma’ya “Ümmü Hasaneyn” (iki güzelin veya iki güzelliğin annesi) de denirdi. Aslında bu “H-S-N” kökünden yukarıdakiler yanısıra birçok özel isim türetilmiştir: İhsan, Tahsin, Hüsnü, Hasene, Hüsniye.

Fatma’nın ölümünden sonra Ali 6 kadınla evlendi. Eşlerinden ve cariyelerinden 18’i kız, 14’ü erkek olmak üzere 32 çocuğu oldu.

Bugün buz dolabına kaldırılan çocuk yaştaki kızlarla evlenmeyi yasallaştıran yasa tasarısı tekrar gündeme getirilir ve Türkiye’nin baş kanaat önderi çıkar ve “Genç kızlarla evlenmek sünnettir” derse karşısında kim durabilir?  Tsunami gibi karşısına çıkan herkesi siler süpürür, sürükler götürür.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar