Çirkefin içinde kalkınma mı olur? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Çirkefin içinde kalkınma mı olur?

Köş, MoreketMehmet Moreket

Sanki birisi bir düğmeye basmış gibi…

Her bir köşeden skandal çıkıyor.


“Tel tel dökülüyoruz… Kirlendik… Boğulduk”…

Yorumlar böyle.

E, peki ya bilmiyor muyduk bunları?

Duymuyor muyduk?

Kimse inkar etmesin. Hepimiz biliyorduk…

Aniden kazanılan paraları, birden bire zengin olanları, parasının kaynağı meçhul bir takım tiplerin burada birilerini parlattığını…

Ya da devletin içindeki çürümeyi…

Transparency International, yani Uluslararası Şeffaflık Örgütü yıllık raporlarına bizi almaz. Tanımaz.

Ancak burada Akademisyenler, Ömer Gökçekuş ve Sertaç Sonan, 2017’den beri aynı yöntemlerle “Kuzey Kıbrıs Yolsuzluk Algısı Raporu” yayınlıyorlar…

İş dünyasından yönetici pozisyonundaki insanların, KKTC’deki yolsuzluk algısını ölçüyorlar.

Rapora göre katılımcılar, yolsuzluğun üst düzey yetkililer ve siyasetçiler tarafından yapıldığına ve altyapının yolsuzluğu önlemede yetersiz kaldığına inanıyor.

2017’de de, 2018’de de iş insanlarının yüzde 89’u Kuzey Kıbrıs’ta rüşvet ve yolsuzluk olduğunu düşündüğünü söylemiş. Yani algı değişmiyor. İş insanları çürümenin korkunç bir oranda sürdüğünü söylüyor…

En büyük rüşvet alanları, ‘kamuya ait arazi ve binaların tahsis ve kiralanması ve teşvikler’…

Bunu kamu bankalarından kredi alma, ihaleler, izinler, gümrük, tapu, imar izinleri izliyor.

İş insanlarına göre yolsuzluğu da en çok bakanlar yapıyor. Katılanların yarısı yolsuzluğun kişisel çıkar için yapıldığını düşünüyor, diğer yarısı parti çıkarı için…
İş çevreleri, bağımsız ya da resmi denetim kurumlarının yolsuzluğu caydırıcı olmadığını, yolsuzlukla mücadelede en etkili kurumu da sosyal medya olarak gördüklerini belirtmişler.

Bir yerde rüşvet ve yolsuzluk varsa, bunu en iyi iş insanları bilir. Ya devletle işleri vardır, bizzat karşılaşırlar ya da rekabet ederken yolsuzluk ve rüşvetin getirdiği adaletsizliği yaşarlar.

Onlar bilir de vatandaş bilmez mi?

Aslında bu raporlar, malumun ilanı. Ama hesap sorulmadığı için, sanki kasıtlı bir sessizlik, hepsinin üstüne bir örtü çekilmiş gibidir.

Raporların paydaşı Ticaret Odası, bizzat bakanların olduğu ortamlarda sunuşlarını yapar. Yapar da, bir şey olmaz…

Şimdi, bu son olaylarda eğer biri gerçekten düğmeye bastıysa helal olsun.

Yok eğer kendiliğinden başladıysa, sürdürecek olana helal olsun.

Sürdürülmez de, pis kokular gelmeye devam ederse, anlayacağız ki, tesadüfen gelişmiştir ve düzen aynen devam edecektir.

İşler bu kadar ayyuka çıktıktan sonra, belki artık önünde duramazlar. Umudum bu.

Başlayan soruşturmalar belki, nereye kadar gidecekse, kime uzanacaksa oraya kadar sürdürülür, peşi bırakılmaz, kimse kayırılmaz. Ortada dolaşan o kadar ünlü isim var ki, ya aklansınlar, ya hesabı sorulsun.

Umarım başlatılan takipler, operasyonlar da aynen devam eder. Baksanıza 7,5 ayda izinsiz tam 536 kişi yakalanmış. Bunların da tam 536 tane işvereni vardı. Onlara da uzanmalı bu eller…

2018’in 7 ayında 5 Milyon 98 Bin 878 TL’ye denk gelen nakit para kaçırmaya çalışırken yakalanmış. O paraların sahipleri de çıkmalı ortaya.

Devletin içindeki rüşvetin, yolsuzluğun  kökü kazınmalı.

Ben devletin bürokratına, devletin kendi adına işlem yapma görevi verdiği notere, polise, diğer meslek insanlarına güvenmeyeceksem, kime güveneceğim?

Güvenin olmadığı yerde, daha düz söyleyelim, kokuşmuşluğun içinde kalkınma olabilir mi?

Geleceğe dair vaadler verirken, eğer çirkefin içindeyseniz, üstünü örterek gül bahçesi yaratabilir misiniz? Kokusu çıkmaya devam eder.

Adalet yoksa, eşitlik yoksa, rekabet olmaz. İş olmaz, ticaret olmaz, yatırım olmaz. Öyle bir ortamda temel haklarınızı bile doğru dürüst savunamazsınız. “Hadi” deseniz, arkanızdan gelen olmaz. Her söylediğinize şüpheyle bakılır.

Her şey finans bulmak değil.

İstediğiniz kadar para akışı sağlayın, doğru yerlere gitmiyorsa, bu çöplüğün içinde debelenir gideriz, hiçbir yere de varamayız.

Aynen 45 yıldır olduğu gibi…

YERİN KULAĞI VAR

5’Lİ MEKİK DİPLOMASİSİ:  

Akıncı ve Anastasiadis’in BM Genel Sekreteri Guterres ile yapacağı üçlü zirvenin 28 ve 29 Eylül’de gerçekleşeceği açıklandı. Eylül’ün ilk haftası adaya gelmesi beklenen bayan Lute,  iki liderle  referans şartlarında bir anlaşma sağlamaya çalışacak. Garantör güçlerle ilgili havada kalabilecek bazı konular olursa da,  BM Genel Kurulu çalışmaları için New York’ta olacak üst düzey Türk ve Yunan yetkililerle bunların giderilmesine çalışılacak. Bir nevi 5’li mekik diplomasisi. Tek sorun, iki tarafın Guterres Çerçevesi’ni farklı okumasından kaynaklanıyor. Bu sorunun aşılıp aşılamayacağı bekleyip göreceğiz…

ANAYASA ORADA DURURKEN, YETKİLERİ VAR MI?:

Şu “federasyon öldü, gömüldü” diyenlere bir kere daha hatırlatalım. Kardeşler, bu iş bu kadar kolay değil. Anayasa’nın giriş kısmını değiştirin bir zahmet, ondan sonra konuşalım. Tabii bunu yapmak için de önce onayımızı alın. Fikriniz bu olabilir. Ama gerçekleştirmek niyetindeyseniz, bir harekete geçin bakalım, yazın yeni bir anayasa, sunun bize, biz de cevabını verelim. Ben bu halka da, federasyona inanan siyasilere de şaşarım. Niye sesleri çıkmaz? Anayasal bir devlet politikasından çıkmak bu kadar kolay mıdır? “Biz federasyon konuşmayalım” diyor bizi yönetenler. Hatta ray değişikliğine de gidiyorlar. Var mı buna yetkileri?

TATAR’IN KOPYASI:

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Tatar başlaması muhtemel görüşme sürecini eleştirmiş, federal bir çözümün imkansız olduğunu söylemiş ve “ortada büyük tuzak var. Amaçları bizi Türkiye’den kopartmak sonra emellerine ulaşmaktır” diyerek Akıncı’yı eleştirmişti. Şimdi de Dışişleri Bakanı Özersay, “ Değişen nedir ki yine federasyon süreci başlatıyorsunuz?” sözleriyle, Tatar’dan farklı düşünmediğini teyit etme ihtiyacı hissetmiş…

 UBP’DE SULAR DURULMUYOR:

İkitdardaki UBP’de sular bir türlü durulmuyor. Önce bakanlık alamayan vekiller, ardından makam hayaline kavuşamayan yöneticiler ve şimdi de istekleri yerine gelmeyen üyeler partide krize neden oluyor. UBP Lefkoşa İlçe Başkanı Sadık Gardiyanoğlu’nun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, kendisi için “iş yapmıyor” eleştirilerine gösterdiği tepki bunu kanıtlıyor. Gardiyanoğlu  “her gün onlarca vatandaşımızın sorunlarını çözüyoruz ama reklam yapmıyoruz” dedi… E, kolay değil 12 bine yakın üye ve hepsinin hükümetten bir talebi var. UBP’de iktidar olmak kolay değil…

 VATANDAŞLIK İNCELEMELERİ DURDU MU?:

Sahi ne olduydu o vatandaşlık konuları? Eski hükümet döneminde başlatılan ve o gün de bugün de İçişleri Bakanı olan Ayşegül Baybars’ın “incelemeler devam edecek” dediği çalışmalar… Hepi topu 175 kişi miydi? Oysa incelenen 2 bin kişi vardı. Bitti mi? Yoksa vaz mı geçildi? Baksanıza burnumuza kötü kokular geliyor…

BİRİ SİZE E-DEVLET DERSE…:

Devletin internet sitelerine erişim yaklaşık 5 saat kadar durdu. Yazımı yazmaya başlarken, TAK ajansının çalışmadığını görünce fark ettim. Ne bir açıklama, ne bir özür. Hadi onu geçtim, bu büyük bir zafiyet. Dahası, güvenlik açığı.. Sorun her nerede ise, sistemin kesintisiz devamını sağlayacak bir alternatifi olmaz mı? Biz bu devirde, bu yapıyla e-devlet mi oluşturacağız? Şaka gibi. Biri daha çıkar da “e-devlet” derse, bilin ki, sizinle dalga geçiyordur. 1998’de başlatılan bir çalışma, halen tamamlanamadığına göre, zaten söylenecek bir şey yok…

ZİRVEDEKİLER

Okan Veli Şafaklı (ekonomist): “Ekonomide kağıt üstünde ücret belirlemek, ekonomiyi gerçekleştirmede problem yaşatır ve kayıt dışı istihdama kapı açar. Ülkemizde milli gelir eşitsizliği var. Ekonomide bir kural vardır; ürettiğin kadar harcayabilirsin. Talimatla ekonomi üretilmez. Haksız rekabet, batmış kamu maliyesine daha fazla yük getiriyor. Kamu maliyesinin baskısı nedeniyle de piyasadaki denge, asgari ücretin altında gerçekleşiyor” …

DİPTEKİLER

Polisin İç Denetimi: Hali hazırda zanlı durumunda birden fazla polis var. Yargılanıyorlar. Peki ama, polisin bir iç denetim, istihbarat, takip mekanizması yok mu? İlla suç deşifre olduktan sonra, dava açıldıktan sonra, Savcılık emriyle mi harekete geçecekler? Hani boğazlarına kadar suça battıktan sonra mı? Doğrusu polisin kendi mensuplarının her hareketini, ilişkilerini takip etmesi değil midir? Suçluya en yakın yerde görev yapan polisi, suçtan uzak tutmak için şart olan bir sistemimiz yok mudur?

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar