Çare ittifak; görev Erhürman’ın… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Çare ittifak; görev Erhürman’ın…

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Bugüne kadar yaşadığımız onlarca seçim arasında, Kıbrıs Türk iradesinin ve demokrasisinin bu kadar yara aldığı bir tane daha yok…

Herkes her şeyin farkında. Seçimlerin demokratik anlamda etki altında kalınmadan özgürce gerçekleşmediğini baskı ve rüşvete maruz kalan da, ona bu baskıyı yapan, rüşveti dağıtan da, etki altında kalmayan da biliyor. Yani inkar edilecek bir tarafı yok. Dün de yazdım, kitlelerin nasıl kanalize edildiğini rakamlar gösteriyor…


Önemli olan, yaşananları ve bundan sonrasını yönetebilmek. “Abartmayın, bugün öyleyse, yarın başka türlü olur” ya da “elimizden bir şey gelmez” diyerek pasif mi kalınacak, yoksa iradeyle birlikte birçok şeyin altımızdan kayıp gitmesine göz mu yumulacak… İkilem budur…

 

Dedim ya, herkes her şeyin farkında. O nedenle tepki büyük ve fakat her kafadan bir ses çıkıyor. Çıkış ne? Sayın Akıncı yüzde 49’a bay bay deyip emekliye çıkmayı seçmiş olabilir. Ancak geriye kalanlar örgütlenmek, birlikteliklerini korumak zorundadır. Burada hala demokrasi varsa, o demokratik gücün varlığı da hissedilir olmalıdır. İstemediğimiz şeylere maruz kalmayı, ancak bu birliktelikle önleyebiliriz.

 

Bir kere 11 Ekim’den önceki politikalarla bir yere varamayacağımızı kabul edeceğiz. Yapılacak iş bellidir, güç birliği halinde sıfırdan mücadeleye başlamak, bugüne kadar söylenip de uygulanmayan radikal dönüşümleri getirecek yeni politikalara ortak karar vermek. Var olan durumu siyasi, sosyolojik ve stratejik olarak değerlendirip, halkın da destekleyeceği yenilerini ortaya koymak…

 

Öncelikle, kendi haline bırakılsa asla kazanması mümkün olmadığı bilinen Tatar’a oy veren tüm kesimleri incelemek gerekir. Bence hepsinin temelinde hamaset, milliyetçilik falan yoktur. Adaletsiz düzenin günlük hayatımızı boğan sıkıntıları vardır. Vatandaşlık yasasından tutun da kayıt dışı ekonomiye, kamuda yaşanan adaletsizliklere, yurttaşların eşitliği ilkesinin çiğnendiği tüm alanlara, kadar ne kadar çarpıklığımız varsa, bunların devamını önlemekle başlanmalı. Buna uygun yasalar birlikte hazırlanmalı. Çiğnene çiğnene sakız gibi çürüyen “kendi ayaklarımızın üstünde durma” hedefini gerçekleştirecek üretici güç de imkanlar da para da bu ülkede mevcuttur. Bunu kamu yararına dönüştürmek hedef olmalıdır.

 

Onun dışında, Kıbrıs konusunda bugüne kadar büyük mücadelelerle kazandıklarımızın hovardaca harcanamayacağını hep bir ağızdan dile getirmeliyiz. İçinde, BM parametreleri de vardır, Kıbrıs Türkü’nün adanın kuzeyinde AYRI egemen bir halk olduğu gerçeği de…

 

Bunlar hem burada kendi halkımızı ikna edecek şekilde anlatılmalı, hem de dışta çalınmadık kapı bırakılmamalıdır.

 

Önümüzde bir seçim daha var. O seçim, bu dediklerimizi hayata geçirme adına belki de son fırsat. Tek şartı var, güç birliği. Eğer şu anda muhalefet liderleri halkın nabzını tutabiliyorlarsa, genel talebin de bu olduğunu görecekler…

 

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman hep “akılla” dedi. İşte tam da yeni politikaları akılla yazma zamanı. Bundan daha gerekli bir dönem düşünemiyorum. Bana göre görev Tufan Erhürman’ındır. Arkasında en büyük kitleyi barındıran lider odur. Diğerlerinin de partisel hesaplarla değil, geleceğimizi karartması muhtemel tehlikeleri görerek, siyasi fedakarlıklarla olaya yaklaşması halinde, Serdar Denktaş’ın slogan olarak kullandığı “yeni Cumhuriyet”in gerçekleşmesi hiçtendir. Yapılan yanlışları durdurmanın tek yolu, güçlü muhalefettir. Şu pandemi döneminde halkın hükümeti nasıl yönlendirdiğini, yanlışlardan nasıl geri adım attırdığını hep birlikte gördük…

 

Olup bitenler arasında en büyük tehlike, güven erozyonudur. Kötümserliğin yaygınlaşması, kabullenmektir. Buna izin verilmemelidir. “Müdahale var” diye şikayet etmekle bir yere varamayız. Müdahale istemiyorsak, içte gereken müdahaleleri yapmak zorundayız.

 

Seçim kesin… Çok da uzun bir süre yok. Ama bu seçim ittifakını sağlayabilmek, asgari müşterekte yeni politikaları belirlemek için de yeterli zaman var…

 

Ya yapacağız ya da ağlayanımız olmayacak!

 

 

YERİN KULAĞI VAR

 

YA TALEP GELİRSE:

Son günlerde sıkça gündeme getirilen “KKTC’nin Türkiye’ye ilhakı” konusuyla ilgili Ersin Tatar açıklama yaptı. Diyor ki; “Türkiye’ye ilhak politikası gündemimizde yoktur ve olmayacaktır”. Ama devam ediyor; “Türkiye’den de öyle bir talep gelmedi”. Eğer böyle bir niyet yoksa, cümlenin devamı ne anlama geliyor? Başbakanlığında yaptığı gafları bu defa da yapmamak adına sağlam danışmanlara ihtiyacı var.

 

İSKELE MERKEZ DEĞİL, KÖYLER BELİRLEDİ:

İskele’den bir okurum aradı. Dünkü, “9 bin 343 vatansever” yazımda seçim sonucunu belirleyen İskele seçmenini yazmıştım. Okurum İskele merkezde Akıncı ile Tatar’ın at başı gittiğini ancak, merkezin dışındaki köylerde, TC kökenli seçmenin oyları ile farkın açıldığını söyleyerek, tüm İskelelilerin aynı kefeye konulmaması gerektiğini belirtti. Ayrıca bölgede yaşanan müdahalenin çok açık ve vahşice  yapıldığını örnekleriyle anlattı.

 

KÜSMESE MİYDİ:

Ersin Tatar hükümet ortağı Özersay’ın kendisine küstüğünü ve telefonlarına çıkmadığını açıkladı ve  “Özersay’ın sorunu UBP ile değil, Maraş meselesi nedeni ile Ersin Tatar’la” dedi. Yahu adam kızmayıp da ne yapsın. Bir kusur yıllık ortaklık döneminde yapmadığınız kalmadı, bu seçimde de altını oyup sıfırladınız. “Umut” olan partiyi yerle yeksan edip bir köşeye attınız. Böyle bir durumda size küsmeyip de ne yapacaktı?

 

CEPHELEŞTİK:

Bu seçim ülkeyi karpuz gibi ortadan bölmeye yetti. Hani Türkiyeli siyasiler, “burada olan her şey, orada da olacak” diyorlardı ya, gerçekten de oldu ve son olarak da halk ikiye bölündü. Önce “Türkiye’yi sevenler, sevmeyenler” diye bölündük, şimdi de buna paralel siyaseten bölündük. Türkiye’deki cumhur ittifakı-millet itifakı gibi, bir tarafta UBP, DP, YDP, diğer tarafta CTP, TDP ve diğer küçük sol tandanslı partiler. HP’yi ayrı tutuyorum, çünkü her gün bukalemun gibi renk değiştiriyor. İnancım o ki, son yaşananların ardından taraf olacaksa, muhalefet kanadında yer alacak…

 

SIRADAKİ GELSİN:

Seçimde casinocuların açık desteğini alan Tatar, belli ki bu destek karşılığı ülkeye “karantinasız giriş” başlattı. “B grubu ülkelerden en fazla 3 gün kalma şartıyla gelenler (genelde kumarcılar) karantina uygulaması olmaksızın ülkeye giriş yapabilecek”… Şimdi sırada vatandaşlık dağıtılması, doğu bölgesi için emirnamenin kaldırılıp yapılaşmanın serbest bırakılması var. Bakın görün, en yakın zamanda bunları da hayata geçirecekler. Yeni bir gelecekten kasıtları bunlardı…

 

SUÇLU KİM, CEZASI NE SAYIN PİLLİ?:

Maliye Bakanlığı’nda bir günde 8 yerel vaka çıkıyor, Sağlık Bakanlığı sadece 6 yeni vaka açıklıyor. Bu bir tarafa, Sağlık Bakanı Pilli, Hazine ve Muhasebe Dairesi’nde kurallara uyulmadığını söylüyor. Buna karşılık, kurallara uymayanları cezalandırmak için yenile yapılan bir yasa değişikliği var. Bu durumda ne yapacağını maalesef söylemiyor Sayın Pilli. Kimdir o kuralları uygulamayan? Daire Müdürü mü, Bakan mı? Her kimse, onlara bir yaptırım yok mu? Öyleyse bu yasayı niye çıkarttınız? İnsanlar devlet dairesinde hastalık bulaşabilir, onlara yasa çalışmaz mı diyeceğiz? Alın size bir yasa dışılık daha…

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar