Büyük sorun: (Trafik!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Büyük sorun: (Trafik!)

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Reel olan Kıbrıs siyasi sorunu 45 yıllık süreciyle çözümsüzlüğü çakarak dolayısıyla Kıbrıs Türk halkına her yönden zarar vererek devam ederken; yine de haklılığımızı çakan çaresizliğimize Güney’deki Rum Yönetimini işaret ederek, “çözümü dinamitlemektedir” kulpunu takmak mümkündür!

FAKAT artık kendi toplum bünyemizde yarattığımız yada yaratılan sorunlara, bu kadar kolayından “bahaneler” bulamıyoruz!       Çünkü hepsi de bizim “başarısızlığımızın, beceriksizliğimizin, iradesizlikle basiretsizliğimizin sonucudurlar!


Nitekim geçmişte “medyanın” manşetlerinde “Kıbrıs sorunuyla” ilgili gelişmeler” yer alırdı..

Artık Trafik sorunu, pahalılık, çevre kirliliği, çarpık yapılaşmalar,  altyapı sorunları, eğitim, sağlık… Gibilerinden tümünü de  “sosyoekonomik” başlığı altında topladığımız sorunlar işgal ediyor. Hem de trafik kazaları sonucunda ölen insanlarımızın yaslarını tutarken!

ÜSTELİK daha beş yıl önce gitgide büyük sorun olmaya başlayan “trafik kazaları” konusunda ne diyorduk hatırlıyor musunuz?

“Nüfus artışı ile araba satışları da artış gösterirken bir gün artık böylesi yollarımızda (yolsuzluklarımızda) kazasız belasız sürüş yapmak mümkün olmayacaktır!..”

İŞTE şimdilerde “Hemen her gün yüreklerimizi yakan o ölümlü trafik kazalarını yaşıyoruz. Ki siyasi sorunun ötesi sorunların lafını bile  etmek gereğini duymadan!

İnsansak eğer bu bir kader olmamalı!

NE var ki çok ama çok geç kaldık!   Örneğin gördüğüm bildiğim için yazıyorum: (Ki yıllar yılı Mağusa’ya,  Rumdan kalan üç anayolun ötesinde kesinlikle bir iki anayol daha gereklidir” diye yazarken, o yıllarda yol yapımları için kent içinde boş arazilerden geçebilecek güzergâhlar vardı. Hepsini de apartmanlarla doldurduk!.. Keza DAÜ üç beş bin  öğrenciden yirmi binleri aşarken de artık kentin ortasında yoğunlaşan  tüm trafiğin tam da odak noktası durumuna geldi ki artık yapacak hiçbir şey kalmadı!)

YA kentler arası yollar? Yazılıp söylenenler, tedbir diye ortaya konanlar ortada.. Sonuç “ölümlü kazalara devam!” Ki bir gün bu ülkede kimse arabasını kullanamayacak, trafik sıkışıklığında bugünkünden beter kazaların mağdurları olacaklar! “Mukadderat” mı diyelim bunlara?                                                                                                                    *****

PERİHAN AZİZ VE “KÖYE DÖNÜŞ!          

Devletin üst kademelerinde çalışırken her emekliye çıkanın kendini bir siyasi partinin kuyruğuna takıp peşinden sürüklenmesine “halâ ve beleşinden  makamlar ikballer peşinde koşmasına nazire; ne yaptı TAK’ın  müdürlerinden Perihan Aziz?

Emekli oluktan sonra  doğduğu büyüdüğü köyü “Ambeliku”a  (Bağlıköy) koştu.. Yeniden Köylü oldu, toprağa, yeşile, sarıldı..

…Geçen gün Havadis’te Perihan Aziz’le röportaj yapan Nazire Gürkan’ı okurken sevinçten uçtuydum. “Köylünün” köyüne sahip çıkmasının öyküsüydü anlatılan.. Ki “Hanay” lafını unuttuyduk. Perihan hanım o hanayı o kerpiç evi yeniden restore ettiğini anlatıyordu. “Artık köylüyle  Ekolojik Günler gerçekleştiriyoruz” diyordu Perihan  Aziz..

Ki bir zamanlar o köy 600 nüfusluymuş, 40’lara kadar düşüverdi diyordu.. Şimdi küllerinden yeniden doğmaya başlamış.. Ki ben buna “Köye, kırsala dönüş” derim.

ARTIK köylerde yaşamanın, “köylülük” algısıyla anılmanın “zül” sayıldığı bu memlekette,    Perihan Aziz hanımefendiler gibi köyüne aşık insanları saygı ile selamlar ve  keşke diyorum Perihan Aziz’ler çoğalsa.. Topraklar yeniden yeşerse, “imece” “kooperatifçilik” yeniden doğsa…

*****

KISACA TAKILDIĞIM: (BU YÜK KALDIRILMAZ!)

Büyük bir olasılıkla “sinirlerimizi” test ediyorlar!

Nitekim KKTC Statistik Kurumu Başkanı Öksüzoğlu 2019 yılı Ekim ayı Hayat pahalılığı/enflasyon  rakamlarını şöyle açıkladı:

“268 maddenin ortalama fiyatlarında artış olurken;  134 maddenin ortalama fiyatlarında düşüş olmuş..

Şimdi olaya bakın: En yüksek artış gösteren ilk üç mal ve hizmetin, “Tarihi bina ve Yapılara giriş ücreti, grip aşısı gibi aşılar ve gazeteler…

En büyük fiyat düşüşü gösteren ilk üç madde ise limon, marul ve  beyaz lahana…

Tabi daha da büyük artış Giyim, Ayakkabı, ana grubunda olmuş ki yüzde 22.20…

BÖYLESİ  hesap kitaplar bizim bilgimizi aşar!  Kaldı ki halk cebine  giren paraya çıkanın oranına bakar.

Buna karşın Ekim ayı Enflasyon oranı nasıl olur da yüzde 0.62 olarak çıkar işte onu hiç anlamadım niçinini yazayım: (Tabi Maaşlar yönünden bizden geride olan TC ile kıyas tutarak şöyle ki.)

TC’de domates 2 TL. Bize de ithali geliyor fiyatı en az 8 TL.

Sultani üzüm TC’de ya beleş. Bizde 15 TL.

Salatalık 8-9 TL. Keza Meyveler on Lira  üstü altı dolaylarında..

Eti, sütü, süt ürünlerini hiç yazmıyorum cep yakıyorlar..

Kaliteye hiç değinmiyorum yürekler acısı!..

ÇÜNKÜ hep o ayni sorun: “Üretimden koptuk, Türkiye’den ithal ürünler bile artık cep yakıyorlar.

Dahası “madde” denilen ithalata dayalı pek çok “malı” satın alırken ödediğimiz paradan bakın kaç kişi nemalanmaktadır.

Gümrük vergileriyle önce bizzat Devlet. Ardından ithalatçı, toptancı, parakenteci hatta “maddeleri” içine koymak için satın aldığımız “poşet” üreticisinin bile bir kilo hıyarda hem payı vardır hem de kârı! Kusura bakmayın ama bu parasal yükü eşeğe vursanız ayakta duramaz çöker!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar