Bu adam bizi salak mı sanıyor? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Bu adam bizi salak mı sanıyor?

Köş, MoreketMehmet Moreket

Anastasiadis’in yeni bir sürece, hep yaptığı gibi olmayacak fikirlerle geleceği çoktan belliydi.

Nasıl ki, garantiler ve asker konusunu arabayı atın önüne koyar gibi öncelik haline getirmişti, bu defa da bir cinlik yapacağı açıktı…


Nitekim geçen Eylül ayında, Rum müzakere heyetinden Polis Poliviu’nun ara formülü ortaya çıktığında, nereye varmak istediğini anlamıştık.

Orada Kıbrıs Türklerini kandırma amaçlı bir takım süslü ifadeler yanında, asıl niyeti belirten önemli bir vurgu vardı. O da kurulacak devlette Kıbrıs Türk kanadın, “otonom” yetkilere sahip olacağıydı.

Yani “yasal” bir devlet ve onun otonom kanadı…

Bunları BM Temsilcisi Lute’un adaya gelişinden önce, nabız yoklamak için ortaya atmışlardı. Arkasından da buna, bir “zayıf federasyon” kılıfı uydurdu…

O zaman da yazmıştık, bu asla Türk tarafınca kabul edilemez diye.

Önceki akşam ne kastettiğini bir güzel anlattı Anastasiadis.

Biz de güzelce anladık…

‘Gelin, ayrı devletiniz olsun, kendinizle ilgili kararlar alın, ama merkezi hükümetin vereceği kararlarda söz hakkınız olmasın’.

Bu ne?

Otonomi değil mi?

Böyle bir federasyon işlermiş. Başka türlüsü fonksiyonel olmazmış, uzun ömürlü olmazmış(!).

Hatta, sadece kendi konularımızda söz hakkımızın olması, güvenlik, garanti gibi endişelerimizi de giderirmiş(!) nasıl olacaksa…

‘Gel kanatlarımın altına gir, sana bahşettiğim kadar özgür ol, sana bahşettiğim kadar egemen ol’…

Bu icatları kendi tarafında da eleştiriliyor.

Orada da Kıbrıs Türklerine daha fazla haklar verdi diye eleştiriliyor.

Ülkeyi “konfederasyona götürüyorsun” diyenler var.

O da kendini savunuyor, “Ben konfederasyon istemiyorum”…

Ben de diyorum ki, “sen konfederasyon değil, federasyon da istemiyorsun be gumbaro”.

Merkezi hükümetin yetkisinde olan tüm konularda kararı tek bir taraf verecekse, buna nasıl federasyon denir?…

“E, napalım sen azınlıksın, senin söz hakkın bir yere kadar” diyor.

Bu söyledikleri, 1960’ın da gerisinde.

Siyasi eşitliğin lafı yok.

Yönetimde güç paylaşımı, doğal zenginliklerin paylaşımı, merkexi devletin yetkisindeki tüm konularda Kıbrıs Türk halkına söz hakkı tanımayan bir model…

Hani dillerinden düşürmedikleri BM parametrelerinin başında gelen unsurları ortadan kaldırarak…

Resmen elli yıllık binayı yıkıyor.

Ben bildiğimi söylerim, Anastasiadis’in niyeti bir süreci daha sonuçsuz atlatmak, ayrılık yolunda zaman kazanmaktır…

Hani Makarios zaman içinde enosis derdi ya, bunun derdi de zaman içinde ayrılık.

Onun için her defasında olmayacak şartlarla geliyor.

O böyle de, ne yazık ki, dünyanın da başka türlü baktığı yok.

Öyle olmasa, BM Genel Sekreteri Guterrres, bu saçma sapan, BM’nin kendi parametrelerini ortadan kaldıran saçmalığa raporunda “yeni fikir” diye yer verir miydi?…

 

YERİN KULAĞI VAR

OLMAZ DEMİYOR:

Son günlerde sıkça tartışılan UBP-HP hükümetiyle ilgili Özersay; “Şu anda bir hükümet var… Hükümette uyum sorunu yoktur…UBP ile hiçbir pazarlık içine girmedik”diyerek dedikoduları bitirmek istese de, “hükümetin düşmesi” halinde ise herkesin kendi yoluna gideceğini söyleyerek, açık kapı bırakıyor… madem hükümette sorun yok, bu dedikodulara fırsat verecek cümlelere ne gerek var ki? Bakın göreceksiniz, yangına körükle gidecek olanlar bu konuşmayı fırsat sayacak.

İLLE DE İKTİDAR:

UBP’nin iktidar olmak için yanıp tutuştuğunu bilmeyen yok. Yaşam nedenleri iktidar olup, yandaşlarına menfaat dağıtmak olan UBP’nin bu pozisyonunu YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı çok güzel izah etti. Diyor ki; “ Ulusal Birlik Partisi tabanı iktidarı seven bir tabandır ve her ne pahasına olursa olsun iktidara gelmek için gayret içerisindedirler”. Başkanlığı döneminde girdiği tüm seçimleri kazanan Özgürgün’ü de “iktidar olabilme” adına değiştirmediler mi…

EN NİHAYET:

Ülkede son zamanlarda büyük artış gösteren suç olaylarıyla ilgili ciddi tedbirler alınıyor. İçişleri Bakanı Baybars, Ocak-Ekim arasında iki binden fazla kişinin ülkeye sokulmadığını söylüyor. Güzel bir gelişme.  Baybars, “40 yıllık statükoya bir yerden çomak sokmaya çalıştığınız zaman bazı kesimler kendini bilmez açıklamalar yapabiliyor, bazıları çomak sokuyor” diyor. İşte mesele bu. Bu baskılara direnmek, cesaretle devam etmek… Bugüne kadar yapılmayan da bu.

 DANSÖZ GİBİ KIVIRIYOR:

Rum lider Anastasiadis adada bir çözüme ulaşılmaması için adeta dansöz gibi kıvırtıyor. Bir söylediği diğerini tutmayan açıklamaları, dün söylediğini bugün inkar eder tavrı ile çözümü değil, ayrılığı körüklüyor. Dışişleri Bakanı Özersay’ın Rum lidere, “Paylaşmak istemiyoruz deyiniz, olsun bitsin” değerlendirmesi tam yerinde oldu…

MECLİS KARAR ALMALI:

Anastasiadis’in saçmalıklarını dinledikten sonra, gidilecek köyün minareleri görünmüş oldu. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, 12 Kasım’da halkı bilgilendireceği açıklandı. Bu tamam da, bence Kıbrıs Türk tarafı da ortak tutumunu ortaya koymalı. Görünen o ki, tüm partiler Anastasiadis’in fikirleri konusunda aynı tepkiyi gösteriyor. O halde, Meclis’ten neden ortak bir karar alınmasın?…

HANGİ KATKIDAN BAHSEDİYORSUNUZ:

Muhalefet 2019 bütçesindeki 800 kusur milyonluk açığın nerden kaynaklandığını sorgulayarak, “Türkiye’nin katkılarına rağmen” bütçe açığının yüksek olmasının, “birşeylerin yanlış gitmesinden” kaynaklandığını iddia ediyor. E, be kardeşim, 10 aydır Türkiye’den tek kuruş para gelmediğini sen de biliyorsun. 2019 bütçesi için de bu maddi kaynağın geleceğini kimse garanti edemiyor. Siyasetin bu kadar ucuzlatılmaması lazım.

 

 ZİRVEDEKİLER

Barış Burcu (KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü) :“Rum lider Sayın Anastasiadis’in dün yaptığı açıklamalar; Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini ve onun bir parçası olan kararlara etkin katılımını bir türlü hazmedemediğinin yeni bir göstergesidir… Sayıları azaltılsa bile ortaklaşa kullanılacak federal yetkiler çerçevesinde alınacak tüm kararlara Kıbrıs Türk tarafının etkin katılımı olmazsa olmazdır. Siyasi eşitliğimiz herhangi bir şey karşılığında tartışmaya açılamaz”…

 DİPTEKİLER

Mezarlık Fareleri Korkusuz: Mezarlıkta bir ay içinde ikinci hırsızlık. Yine aracın camı kırılarak. Cenazeye de gitmeye korkar oldu insanlar. Böyle bir yer nasıl bu kadar korumasız olabilir ki? Gündüz gündüz bunu yapanlar, geceleri neler yapmaz.  Acaba mobeseleri dirilerden önce ölülerin olduğu  yere mi taksak?…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar