Bizi Biz Yapan Özelliklerimiz - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Bizi Biz Yapan Özelliklerimiz

Nazar ErişkinNazar Erişkin

Yine aynını yaptık… Corona Virüsü’nün bizi pas geçeceğine, bu tanınmayan garip ülkemizin, tüm dünyayı muma döndüren virüsün etkilerinden nasibini almayacağına inandık. “Öyle olmayacak, bize de gelecek dikkatli olmak lazım” diyenlere karşılık verdik hep bir ağızdan. “Komplo teorisi” dedik, “abartılıyor”, “gençleri etkilemiyor, bize ne olacak ki” diye ekledik. Sanki böylesi global bir virüs tehdidiyle uğraşmazken, şahane bir sağlık sistemimiz varmış gibi “bir günde trafik kazasından ya da mevsimsel gripten kaç kişi ölüyor haberin var mı senin” diye sorduk bilmiş bilmiş. Oysa ki bir salgın hastalık durumunda bununla mücadele edecek ekipmanımız, personelimiz olmadığına yeni yeni ayıyoruz aslında. Devlet hastanelerinde toplam 50 oksijen cihazı varken ve bunun 40 tanesi kullanımdayken, yüksek perdeden yaptığımız o özgüvenli “her şeyimizle mücadeleye hazırız” açıklamalarının pek bir anlamsız olduğu, bugün bakınca çok net görülü veriyor oysa.


İş böyle ciddiyken ve her ne kadar dört bir yanımızla kıyaslandığında,

ülkedeki vaka sayısı hâlâ ciddi boyutta değilken, en önemli konu, yurt dışından gelenlerin, 14 gün kuralına firesiz uyması… Bildiğiniz gibi bu kural, yurt dışından gelenlerin, aile fertleri de dahil olmak üzere, 14 gün boyunca ayrı bir ortamda yaşaması ve kimselere karışmaması anlamına geliyor. İyi güzel de bu ortamın sağlanmasının kişilerin inisiyatifine bırakılıyor olma hali, ben dahil pek çoğumuzu geriyor. Çünkü bu kurala kelimesi kelimesine uyacağına inandığım insanlarımız olacağı gibi; izolasyon şartlarını yerine getirmeyen, aile fertleri ile aynı ortamı paylaşanlar da olacaktır ya da halihazırda vardır. Şimdi “zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak” için dışarıda bulunan insanların kaçının, yurt dışından gelmiş bir bireyle teması olduğunu anlayabilecek psişik güçlerimiz olmadığına göre, karantina şartlarına uyup, evinden zorunlu olmadan çıkmayanlarımız bile risk altındadır. Gelen canımız ciğerimizdir, kardeşimiz, yeğenimizdir ama aynı zamanda belki de bir covid-19 pozitif vakasıdır.

Ancak durum bu noktada hayli ciddiyken, biz son bir haftadır hükümet eliyle ne yapıyoruz. Mütemadiyen ricalarda bulunuyor, idari tatil verdiğimiz insanlara “evinizde kalın” diye çağrılar yapıyoruz. “Falanca önlemi biz Güney’den önce aldık” diye böbürleniyor, “sokağa çıkma yasağı asla olmayacak” açıklamasını, sosyal medya hesabı üzerinden yapmaktan geri durmuyoruz.

Hâlâ “bize bir şey olmaz, atlatırız” coolluğu ve insanların evde kalmasını onların keyfine bırakma hali devam ediyor. İngiltere’dekilere yapılan “lütfen gelmeyin” çağrıları, “geldiğinizde lütfen ailenizle dahi temas etmeden 14 gün kuralına uyun” ricalarına bırakırken yerini, altını çizmek gerekir ki bu “en kalbi duygularla” yapılıyor.

Ve bilimsel veriler sunularak, “gereği yapılmazsa 3 hafta sonra durumumuz şu olacak” diyen, diğer ülkelerde hastalığın yayılmasıyla alakalı rakamlar veren, OHAL ilan edilmeli görüşüne karşılık, bireysel özgürlükler kısıtlanacak algısı yaratılarak “Guduru kararlar alamayız” deniyor. Oysa ki istenenin bu işi keyfiyetten çıkarmak olduğu göz ardı ediliyor. O esnada Dereboyu’ndan bunca şey olmazmış gibi, davullu zurnalı derbi kahramanları geçiyor!

Türkiye’den gelen rakamlar, vaka sayısında, İtalya’yı andıran artışa dikkat çekerken, Türk Tabipleri Birliği, bu rakamların, gerçek vaka sayısını yansıtmadığını söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü “test yapın, test yapın, test yapın” derken, Türkiye’de semptom gösteren pek çok hastaya test yapılmadığı, test yapılan kimileriyle ise sonuçların paylaşılmadığı yönünde bilgiler aktarılıyor. Hepimizin dostu, ailesi, arkadaşları olan Türkiye’de, düne kadar olayın ciddiyeti kimse tarafından idrak edilmediğinden, konserler, tiyatrolar, film gösterimleri, hiçbir kısıtlama olmaksızın devam etti. Umre’den dönenlerin bir kısmı karantinaya alınmış olsalar da, pek çoğu evlerine döndü ve rutin hayatlarına devam etti. Şimdi görüyoruz yeterli olmadığını düşünüp eleştirsek de, burada hükümet gerekli kararları üretmek ve halkla şeffaf bilgi paylaşmak konusunda çok daha iyi bir sınav verdi/veriyor.

Ben bu yazıyı yazdığım sırada, Cumhurbaşkanlığı’nda seçimin ertelenmesine ilişkin görüşme sürüyor. Oradan çıkmasını beklediğimiz seçimin ertelenmesine yönelik kararla birlikte, yazarınız, virüsle mücadelede daha radikal önlemlerin alınmasının önünde bir engel kalmayacağına inanmak istiyor…

Ancak o zamana kadar tavırda bir değişiklik olmayacak gibi görünüyor. Çünkü yurt dışından gelen vatandaşların kurallara uyacağına güvenmek; ülkeye gelirseniz 14 gün boyunca sizi özel bir alanda zorunlu gözetim altında tutacağız demekten daha hoş geliyor kulağa…

Peki madem toplumun otokontrolüne bu kadar güveniyoruz, kaldıralım tüm hız kameralarını. Nasıl olsa trafik kuralları var, hız tabelaları dört bir yanda… Uyar herkes diye düşünelim konulan kurallara. O direklerini dört bir yana diktiğimiz MOBESE’leri de çıkartalım gündemimizden. Madem o kadar eminiz herkesin söylenenleri yapacağına, boş verelim tüm toplum kurallarını. Hobbit Köyü’nün mutlu sakinleri gibi yaşayalım hoş olmaz mı? Oysa biz biliyoruz ki, canımızı korumak için kullanımı zorunlu emniyet kemeri için bile, illa ki cezai yaptırım gerekir bize. Tıpkı altyapısı bozuk yollarımızın yol açtığı kazalara, dikkatsiz sürüş ve aşırı hız eklendiğinde ortaya çıkan acı tablo gibi; zaten eksiklerle dolu olan sağlık sistemine, bir de salgın hastalık tehlikesini ekleme riski taşıdığından, 14 gün kuralı keyfi olmaktan çıkarılmalıdır acil bir kararla.

Yoksa devam mı edelim “istirham”a

“Lütfen 14 gün evde kalınız ve kendinizi de evde bulunan diğerlerinden izole ediniz” tavrına…

Yani tabii zorlayamayız, denetleyemeyiz de, evde kendinizi ayrı bir odada tutmayıp, başta en yakınınızdaki aileniz olmak üzere, virüs yayabileceğinizi bilsek de size çok güveniyoruz çünkü. Çünkü bunca ülkenin yaşadıklarından ders almıyoruz…

Neyse ki “her şey gayet iyi gidiyor”, hem o kadar yol geldiniz ve bir “hoşgeldiniz” bile diyemedik daha…

Kolonya almaz mıydınız?

Tüh o da kalmadı zira…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar