BİTMEYEN EKONOMİK ARAYIŞLAR SÜRECİ! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 30, 2024
Köşe Yazarları

BİTMEYEN EKONOMİK ARAYIŞLAR SÜRECİ!

Eşref Çetinel

 

1974’ten önce başladı… “Nasıl kalkınacağımızın sistem arayışından” söz ediyorum.. Henüz ekonomimizin “e”si bile yoktu.. Fakat Solda ve Sağ’da saf tutanlar için “sistemler” ayni zamanda rejimleri de belirliyordu..


Mesela Sol’un tepe tepe kullandığı fakat kapsamında nelerin olduğunun bilmediği Rusya modeli “kolhozlar” benzeri üretim alanları oluşturmak gibi.. Yada İsrail’in Kibutsları gibi..

VEYA “bırakın yapsınlar bırakın gitsinler” denildiğince Amerika örneği “kapitalizm” çıkışlı modellere dayalı ekonomiler gibi..

KISACA Solda ve Sağda saf tutarken “kalkınmaya” yönelik hayallerimiz de söz konusu “izm”lere uygunluğunca “serbest piyasa ekonomisinden” Kooperatifçiliğe varıncaya kadar tartışma konusu yapılabiliyordu..

***

O YILLARDA Türkiye’de Menderes, Celal Bayar dönemi başlamış ve “hür teşebbüs” teşvik edilerek “bırakın yapsınlar bırakın gitsinler” sloganı ile kalkınmanın fitilini ateşlemişlerdi. Kıbrıs’taki Türk toplumu ise sadece izliyordu! Ta ki rahmetli Menderes’le Celal Bayar’ı, gerçekten çok iyi bir hariciyeci olan ve Kıbrıs sorununu Türkiye ile Kıbrıs Türk toplumu çıkarına ayağa kaldırıp ulusal bir dava haline getiren Zorlu’yu darağacında asmalarına kadar… Sonrasında Türkiye de örnek alınacak ülke oluştan çıkıverdiydi! KISACA bir yandan kalkınma sancıları koyuveriliyor öte yandan Solda ve Sağda “hangi rejimle” sorusuna cevap aranıyordu!

ÖNCELERİ “liderlikler dönemi” ardından “Türk Yönetimleri” oluşumları ile yaratılan sinerji sonuçta adına ekonomi bile denemeyecek “alış verişe” dayanan bir ticaret ortamı oluşturuyordu ama işte hep o bildik sorun! Ne:

“ÜRETEMİYORDUK ki sistemlerle modelleri, uygulayalım! Sonuçta, evet bir toplumsal devinimle seferberlik yaratılıyordu.. Fakat tepeden inme siyasi mülahazalarla dayatılmış olduklarından “siyasilerin, liderlerin” oluşturdukları “baskı rejimi” oluştan öte ne bir faydaları ne de kalkınmayı gerçekleştirecek kapasiteleri vardı!

***

SIKINTI 1974’DEN SONRA DA DEVAM ETTİ: Hem de bu kez daha belirgin tutumlarda “Sağda ve Solda” “Kapitalizmle sosyalizm” efkârlarında!..

…ÇOK uzatıp kafa şişirmeden yazayım: KKTC’nin oluşumundan sonra “halkçılık” adına en azından “kooperatiflerin” yaygınlaştırılması söz konusu olabilirdi olmadı! Bugün de olamadığı gibi!

BİR ara Rumdan ele geçen ganimetlerle “sanayi holdingler” de oluşturduk, “Peyak” gibilerinden kuruluşlarla ucuz toplumsal alışveriş olanakları da yarattık ama hiç “üretemedik!” Nitekim “ganimet ekonomisi” bittiğinde zaten biz de bitmiştik.. HA sonrasında göklere göklere yükselen binalara, yollara sığmayan arabalara, Hemen hemen KKTC’nin her yöresinde kurulan üniversitelere, lüks ve kumarhaneli otellerimize, gitgide en kârlı işlerden biri haline gelen eğlence yerleri ile meyhanelerimize baktığımızda falan… Elbette dünün acizlik içindeki toplumu olmadığımızı görüyoruz ama istenilen yerde olmadığımız da kaç zamandır enflasyon ve “pahalılık belası” ile boğuşmakta olduğumuz gerçeğini kamufle etmeye yetmiyor! Öyleyse:

***

BUNDAN SONRASINA BAKALIM: KKTC’yi yeniden kurmak, ayağa kaldırmak kolay olmayacaksa da “üretim seferberliği” ile “ekonomik sistemi” oluşturmaya hâlâ çok ihtiyacımız vardır. Mesela son olayımız “etin pahası” olduğunda hükümetler için en kolay olan tedbiri yeğledik: “Narh!” YANİ alış satış fiyatlarını Hükümetin yada ilgili Bakanlıkların belirlemesi.. Fakat unutulmamalı: Hükümet ne “hayvancıdır ne de kasap! Dolayısıyle yaptığı Girdi maliyetleri ile satış maliyetleri hesaplarında  ayarlama yapmak oldu!

Kapsamında ne “serbest piyasa ekonomisi var ne rekabet unsuru var!” Üreticinin de kasapların da alış satış fiyatları belirlenmiş.. ***

YANİ artık en büyük zafiyeti “denetim” olan KKTC’de şimdi her gün denetimi gerektiren “et satışları ve fiyatları” devreye girecek! Hadi hayırlısı olsun!

***

KISACA TAKILDIĞIM: (MAĞUSA BELEDİYESİNDEN BEKLENTİLERİM)

Her yurttaş mutlaka bir şeyler bekler, gerçekleştirilmesi için temenni eder.. Benim de seçilecek belediye başkan ve Yönetiminden öncelikli beklentilerim şunlardır:

ÖNCE eski belediye başkanı Sn. Arter’in hakkını vereyim ama: Şöyle ki Mağusa’yı hiçbir devrede çöp kokularıyla pisliklerine mahkûm etmedi. Her gün rutin bir çalışma ile kentin çöpleri sürekli toplandı. Yeni seçilecek Belediye başkanının da bu “çöp toplama sistemini mutlaka öğrenip kalındığı yerden sistemin devamını sağlamasını dilerim..”

İKİ: Hiç şakası kalmadı! Eğer bir iki yıl daha gecikilirse Mağusa trafik konusunda Lefkoşa’yı da aşacak artık yollarda bırakın araba kullanmayı bir kazaya kurban gitmemek için arabadan vazgeçilse de yürümek bile mümkün olmayacak.. Aman acele tedbir diyorum.

ÜÇ: Büyük Sanayi bölgesi ile Mağusa Limanı kentin yüz karası oldular! Utanç verici pislikleri ve virane görünümleriyle insanı sızlatıyorlar. İlgili Bakanlarla da teşriki mesaide bulunup artık kentin utancı haline gelen bu iki tesisi restorasyona tabi tutmak kaçınılmaz oldu..

DÖRT: Devlet dairelerinin çoğu İngiliz döneminden kaldılar.. Gecekondular bile daha bayındırlar.. Yine hükümetle iş ve güç birliğinde Mağusa’daki Devlet dairelerini yurttaşların daha rahat erişeceği yeni mahallerine ve yeniden inşa edilecek binalarına taşımak kaçınılmazdır, görevdir!

BEŞ: Mahalle aralarına çocuk parkları yapmanın imkânları araştırılmalıdır diyelim… “Beklentilerimi” aktarmaya devam edeceğim… Zannedersem Mağusa halkının da büyük oranda beklentileri bunlardır..

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar