Bayram haftası ve düşündürdükleri - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Bayram haftası ve düşündürdükleri

Onur Borman

Bir Ramazan Bayramını daha idrak ettik. Kimileri aileleriyle bayramlaşarak, kimileri ise yurt içi veya yurt dışı tatile giderek tabir haline gelen ‘eski bayram günleri  tadında’ olmasa da bayramlar kutlanmış ve bir bayram daha geçirilmiştir. Eski bayramları hatırlayan nesiller olarak Bayramlar, kınalar yakılarak ve yeni elbiseler ve ayakkabılar alınarak özellikle çocuklar sabırsızlıkla sabah olmasını beklerdi..

Büyüklerin ellerinin öpülmesi ve bayram harçlıkları alınarak Bayram yerlerine ‘yemiş’ almak, oyun ve eğlenmek için gitmek, çocukların hayali idi. Büyükler için de, aile efradını, farklı kasaba ve köylerde oturan hısım ve akrabaları ve yakın ahbapları bir araya getiren, birlikte sofralar kurularak muhabbet edilen ve birbirlerine ziyaretler gerçekleştirerek görüşme vesilesi yaratan mutlu bir beklenti idi. Ve bu amaçlarla yapılan alış veriş ve hazırlık heyecanı da büyükleri mutlu ediyordu.. Ayrıca ihtiyaçlı ailelere yardımlaşma da dinimiz gereği her aileyi gücü nispetinde yükümlü hisettirirdi. Küçük yerleşim yerlerinde ve kasabalarda bu süre içinde akraba olmayan bölgedeki yaşlı tanıdıklar da ziyaret edilir hatır alınırdı.


Aslında bu muhabbetin ve dayanışmanın bedeli hiçbir şey ile ölçülemez. Herhalde ‘o eski Bayramlar ‘ deyimi, -şimdilerde kaybettiğimiz- ve  o zaman yaşanan bu birlik içindeki sevgi, saygı ve muhabbetin unutulmamasından kaynaklanıyor. Şimdi de hiç yaşanmıyor değil ancak genel olarak değerlerimizde oldukça erozyon  olmuş maddiyat öne geçmiştir maalesef..

Esasen önceki dönemlerde genelde maddi olanaklar şimdiki gibi olmasa da sevgi ve saygının ve dayanışmanın getirdiği mutluluk daha çoktu, çünkü sevgi ile beslenen ‘manevi doygunluk’ insan hayatında her dönemde huzurlu ve mutlu olmak için çok daha önemlidir. Sevgi ve dayanışma, saygı ve muhabbetin olduğu yerde daima başarı ve mutluluk da vardır. Başarı dendiğinde maalesef çoğu için bu günkü anlamıyla, ‘para’ ya giden her yol mübah’, anlamında değildir. Ailesine, Toplumuna olan sorumluluklarını yerine getirme, ve yalnız ailesiyle değil çevresini ve toplumunu da daha ileriye götürme başarısıdır, mutlu etme başarısıdır.  Toplumları daha ileriye taşıyan, aslında toplum bireylerinin fırsat eşitliği içinde sosyo-ekonomik seviyelerini güvence içinde yükseltebilmesi hedefi ve şevki ile hak yemeden çalışarak başarıyı ve mutluluğu yakalayabilmesi ve sorumluluklarını yerine getirmesidir..

Geçen gün Larnaka’daki Hz. Muhammedin halasının yattığı Hala Sultan Türbesi ziyaretiyle ilgili haberi okuduğumda çocukluğum aklıma geldi. Her Bayram’da özellikle Limasol’dan Larnaka’ya anneanneme ve teyzelerime ailece gittiğimizde muhakkak Bayramın 2.ci veya 3.cü gününde Hala Sultan Türbesi ziyaretine gidilirdi. Adanın her tarafından yoğun bir ziyaretçi akını olurdu.  Bir gün önceden köfteler, dolmalar, ve çeşitli sevdiğimiz yemekler hazırlanırdı.  Ziyaret ve dualardan sonra, o dönemde hatırladığım çok geniş yeşillikler içinde olan bahçesinde, yüksek ve sık ağaçlarla bezenmiş gölgeli alanlarında piknik de yapılırdı. Bahçelerin ortasında büyük bir havuz ve şırıl şırıl akan suları hatırlıyorum. Hem ibadet etme hem de insanların buluşma ve Bayramlaşma vesilesi olurdu.. Daha sonra faytonlarla da sahil boyu gezi yapılırdı.

Şimdi günümüzde yaşanan Bayramlarda, değil hısım akraba, ailelerin bile çoğunun farklı yerlerde geçirdiği dönemleri yaşıyoruz. Otel veya eğlence mekânlarında tanımadığı bir çok kişilerle, gürültülü ortamlarda, büyük, küçük herkesin elinde telefon veya diğer görüntülü aygıtlarla etrafı ile asgari düzeyde ilgilenerek geçen Bayramlar yaşanıyor. İlişkilerde kopukluklar, insanların birbirlerini anlamada güçlükler ve farklılıklar  getiriyor. Bir de gerek görüntülerimizde gerekse ifadelerimizde gösteriş ve aşırı abartı, mütevaziliği yenmiş ve adetlerimize ve dilimize de maalesef yansımaktadır. Alışılmış sihrimizi bozmuş ve bozmaktadır.

Sanırım tüm bu sihiri ve mutluluğu bozan neden, önceliklerin yer değiştirmesidir. Maalesef materyalistlik, maddiyatçılık, ön plana geçtikçe sevgi, saygı ve geleneksel değerlerimiz kaybolmaktadır.. Bu da toplumların ahlak anlayışlarını değiştirmektedir. Bu gün KKTC’de yaşanmakta olan ve her gün gazeteleri işgal eden gasp, hırsızlık, bıçaklama, yaralama, silahlarla korkmadan etraflarda dolaşıp gelişigüzel silah taşıma, kullanma, uyuşturucu trafiği ve kullanımının gittikçe arttığının yazılı ve görsel basında yetkililer ve ilgililerce de istatistiklerle açıklanmakta olduğu gibi, her türlü ahlaksızlıklar, kadın ticaretinin ve şiddetinin artması, korkutucu boyutlara ulaşmıştır. Bayram esnasında bile yaşanan olaylar ortadadır.

Kayıt dışı paranın, kara paranın yarattığı suçlar, boyutlarını genişletmektedir.  Diğer taraftan adalet duygusunun zayıflaması ve her kesim ve alanda adalet terazisinde denge sağlanamaması ile yaşanan haksızlıklar ve hak ihlalleri, ümitleri daha da törpülemekte ve hakkını ve adaleti arayanlarda hayal kırıklıkları yaşatmaktadır ki en çok önemlisi de budur..

Tüm toplum olarak ve devlet kuruluşları olarak silkinip kendimize gelemezsek ‘temiz’ gençliğimizi  bu ülkede tutamayacağız. Onun için tüm kurumların silkinme zamanıdır. Hep birlikte ülkemizdeki bu gelişmeleri değiştirip güven ve huzur içinde yaşanacak duruma getirmek istersek elimizdedir. Aksi durumda, geleceğimiz çok düşündürücü olur..

Herkese sağlık ve huzur dileklerimle..

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar