Tahmin ettiğimiz gibi Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, bizimkilerin önüne karnelerini koymuş. İki yıla yakın sürede, 76 hedeften, sadece 10’u gerçekleşmiş. 46 tanesine hiç başlanmamış. Sürenin önemi yok aslında, çünkü hepsi takvimlendirilmiş hedefler. Takvimler aşılmış.
Bu arada Akdağ’ın konuşmasından, bizim tarafın, değerlendirme toplantılarında, suçu bürokrasiye attığını anlıyoruz. Zira Bakan Akdağ diyor ki, “İşi bürokrasinin çarklarına terk edersek, işimiz yürümez.. Ben işimi yaptım, karşı taraf yapmadı çıkmazı karşımıza çıkabilir… Sizden ricam bürokrasi çarklarına takılmamanız”…
Serdar Denktaş da teyid etmiş ve bürokratlara yönelik olarak, “Seçim siyasilerin işi; yapılacak işler var, onlar da siz bürokratların işi” demiş. Hepsinin birden kaytardığına mı inanalım. Bunun imkanı var mı? Gariban bürokrat ‘yap’ denmedikten sonra neyi yapacak?
Gerçekten öyle midir acaba..? İşleri engelleyen bürokrasi olabilir mi..?
Ama eğer öyleyse, tepelerinde bir otorite olmadığındandır.
Sonuçta siyasi irade bürokratları yönlendirmekle, denetlemekle görevlidir.
Bence bu “bürokrasi engeli” lafı, tam bir sudan bahanedir. Hem de bugüne kadar hiç ortaya atılmamış bir bahane. Resmen bürokratlara hakaret edilmiş.
Bakan Akdağ inanmış mıdır bu bahaneye? Sanmam. Ama kibarlığından “e, siz ne yaparsınız” dememiştir…
Konuk Bakan’ın konuşmasındaki esas vurgu da şu; “Ortaya bir hedef koymuşsak, herkes görevlerini yapmak zorunda. Yapmayacaksak hedef koymamalıyız”….
“Biz” dediği, siyasi irade.
Yapmayan kim..?
Siyasi irade… Bu kadar basit…
Hedeflerin altına imza atıp, o hedeflere ulaşmak için çalışmayanlar rahatsız olmuşlar mıdır..?
Hiç sanmam…
Çünkü, önümüzdeki seçimleri atlatana kadar o hedeflerden bir çoğunu geçirmeye teşebbüs bile etmeyeceklerdir. Mümkün değil… Şimdi durduk yerde birilerinin ayağına mı bassınlar yani…
Bekler bu işler, bekler…
NE ŞİKAYET EDERSİNİZ, ÜLKEDE SORUN MU KALDI..?
Başbakan Özgürgün beni şaşırtıyor, sessizliği bozma kararı vermiş anlaşılan.
Ama bence sessiz kalsa daha iyi olacak.
Partililerine konuşmuş, moral vermiş; “Ülkede hiçbir ekonomik sıkıntı kalmadı; ayrıca devletin hiçbir borcu bulunmuyor… Tüm sıkıntılar hükümet olarak aldığımız ekonomik tedbirler ve Türkiye ile yapılan protokoller sayesinde aşıldı” demiş…
Keşke ne önlem aldıklarını, nasıl bir gelişme olduğunu da söyleseymiş. En azından bir kaç örnek verseymiş…
Yani biz kendisiyle aynı görüşte değiliz pek de, onun için söylüyorum. Bizim gördüğümüz, vatandaşlık vermekten, arsa arazi peşkeşinden başka bir iş yapmaz bu hükümet. Yoksa acaba vatandaşlık müracaatından gelen 75 lira harç ve 11 lira pul parasından mı bahsediyor..? Gerçekten de hazine iyi bir gelir sağlıyor bu işten…
Şaka bir yana, herhalde iyileşme dediği de bir yıldır ithal ürünlerden aldıkları yüzde 3’lük vergiyle ve artan dolaylı vergilerle falan sağlanmıştır. Yani cebimize sürekli olarak el atılarak sağlanan gelirden… Bildiğimiz kadarıyla vergi tahsilatında bir artış olmadı. Vermeyen yine vermedi. Üstüne üstlük bir de affedildi. Başbakan hiç borcumuz kalmadı derken neyi kastetti bilemiyoruz ancak, bankalara olan iç borçlar ve faizleri duruyor, aksine günden güne de artıyor. Sonra o kayıpları biz ödüyoruz. Kendisinin artış olarak gördüğü, aslında bizim kaybımız. Yani kusura bakmasın ama, biz nedense sürekli fakirleştiğimizi, alım gücünün her geçen gün düştüğünü hissediyoruz da…
Her neyse Başbakanımız ne diyorsa odur… Hem geri zekalıyız, hem Rum’a hizmet ederiz, hem de bunca refaha rağmen şikayet ederiz…
Acaba biz Sayın Başbakanımızla aynı ülkede yaşamıyor olabilir miyiz..?
YERİN KULAĞI VAR
HADİ HAYIRLISI:
Uzun yaz tatilinin ardından yenilen Meclis bugün yeniden açılıyor. Meclis yenilendi ama acaba milletvekillerinin düşünceleri de, Meclis gibi yenilenecek mi? Yeni döneme yeni görüntüsü ile girecek olan Meclis’ten, vatandaşı mutlu edecek, toplumu ileriye taşıyacak yasaların çıkmasını bekliyoruz. Özellikle Türkiye ile imzalanan ekonomik protokol ile ilgili yasaların ağırlıklı olacağı bu dönemde, bir erken seçim kararının çıkması da sürpriz olmayacak…
İLK TURDA ZOR AMA İKİNCİDE GARANTİ:
Rum Başkanlık seçimleriyle ilgili yapılan anket, seçimlerin iki turlu olacağını iddia ediyor. Anket, şimdiki başkan Anastasiadis’in, onca tepkiye rağmen ikinci tura kalacak adaylardan birisi olacağını ve seçimleri kazanabileceğini gösteriyor. %27 destek bulan Anastasiadis’in en yakın takipçisi %13’le DİKO Başkanı Papdopulos… AKEL’in destek vereceğini açıkladığı Malas ise ancak % 12 gibi bir desteğe sahip…
BİZ DE BUNU DİYORUZ:
“Kıbrıs Cumhuriyeti”nin 57’inci kuruluş yıldönümü kutlamalarında konuşan Rum lider Anastasiadis Kıbrıslı Türklere seslenerek, “Bu Cumhuriyet, bu ülke hepimizi sığar, yeter ki karşılıklı saygı ve herkesin haklarının sınırlarının nereye kadar ulaştığını bilelim” dedi. Yıllardır biz de tam böyle diyoruz. Bu ülke savaşacak kadar küçük, birlikte yaşayacak kadar büyük bir ada. Herkes hakkını ve sınırlarını bildikten sonra niye olmasın…
BİZ KAÇ KİŞİYİZ?:
KKTC’de açılan Milli Mücadele Dayanışma Derneğinin, AK Parti’nin KKTC’deki Türk seçmenlerine yönelik bir çalışma alanı olduğunu söyleyen Türkiye Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, KKTC’de kendileri için çok kıymetli olan 100 bini aşkın Türk seçmen olduğunu açıkladı. Son seçimlerde 170 bin civarında seçmen olan KKTC’de, Kıbrıslı Türklerin kaç kişi olduğuna, varın siz karar verin…
KAHİN OLMAYA GEREK YOK:
HP Genel Başkanı Özersay: “Meclis açılır açılmaz seçim sistemi dolayısıyla bir ‘hükümet krizi’ ile karşı karşıya kalacağız. Nisan seçimleri öngörülen tarihten daha erken olacak” iddiasında bulundu. Zaten şimdi bile kavgalı olan ve birbirleriyle konuşmayan bakanların olduğu biliniyor. Yarın bu hükümete destek veren “bağımsız” vekillerin adaylıkları gündeme geldiğinde, seyredin kavgaları. Özellikle de UBP içinde… İşaretleri gelmeye başladı bile…
WIKILEAKS’E NEDEN ULAŞAMIYORUZ?:
Farkında mısınız, bir süredir wikileaks ve vikipedia sitelerine KKTC’den de giremiyoruz. Sitelere giriş Türkiye’de yasaklandı biliyoruz da, bize ne oldu? Ne zaman alındı böyle bir karar? Neden alındı? Haber alma özgürlüğümüz hangi gereçeyle kısıtlandı? OHAL ilan edildi de, haberimiz mi yok? Zahmet olmazsa açıklasalar… Yoksa gerek yok mu..?
ZİRVEDEKİLER
Karl Müller: Avusturya’nın Güney’deki Büyükelçisi görev süresini doldurup, ayrılırken, mantıklı şeyler söylemiş. Büyükelçi, bütünlüklü çözümden önce ara anlaşmalar olabileceğini, kendisinin tezinin, çözümün aşamalarla gelmesi olduğunu belirtmiş. Anlaşılan buraları iyi anlamış… Biz de aynısını söylüyoruz zaten…
DİPTEKİLER
Kader: Trafik kazalarının sonu gelmiyor, aksine günden güne artıyor… Neredeyse topraktan uyuşturucu fışkırıyor… Yediğimiz, içtiğimiz zehirli. Üstelik Tarım Dairesi uyarıyor, sanki elimizden bir şey gelirmiş gibi… Bunların hepsi kader sanki… Çaresi yok, bulunamaz. Baksanıza, kamyon şöförü söylüyor, patron hepsine araçlarda cevşen taşımalarını önermiş, yani işimiz Allah’a emanet. Yalan da değil aslında, kendi seçimlerimizle yarattığımız kaderi yaşıyoruz; olan bu…
