Cumartesi günü Lokmacı barikatında Rum polisinin copla ve biber gazı ile saldırısından sonra dün sabah erken saatlerde Kermiya kapısından Güney Lefkoşa’ya geçtik.
Barikatta bizimle birlikte sadece 4 araç vardı.
Normal zamandaki uzun araç kuyruklarından eser yoktu.
Rum Aydemet kontrol noktasında asık suratlı bir sağlık görevlisinin anlımıza tuttuğu ısı ölçer cihazının dışında korona virüsü ile ilgili hiçbir önlem de yoktu.
Bizim tarafta ise o da yoktu.
Koronavirüsü ile ilgili dünyada yaşanan panik belli ki Rum tarafına uğramamış.
Büyük alışveriş merkezleri park yerlerinde araç park edemeyecek kadar doluydu.
Restoranlara ise önceden yaptığınız rezervasyon yoksa giremezsiniz.
Anlayacağınız, Kıbrıs’ın Güneyi dünyadan azade normal hayatına devam ediyor.
Kuzeyi de öyle.
Dün, kadınlar günü nedeniyle kalabalıklar bir araya geldi, Hisarköy’de yapılan festivale çok sayıda insan katıldı, güneşli havanın da etkisiyle restoranlar full çekti.
Görünen odur ki Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar koronavirüsü tehlikesini pek umursamıyorlar.
Yöneticilerin aldığı önlemleri yeterli görüyorlar ve virüs öncesi nasıl yaşıyorlarsa günlük yaşamlarına aynen devam ediyorlar.
Durum bu iken Anastasiadis yönetiminin 4 geçiş noktasını kapatması, bunu protesto eden insanları polisine coplatması ve biber gazı sıktırması neye yol açtı bilir misiniz?
Kıbrıslı Rumların Kuzey’e gelişlerinin büyük ölçüde azalmasına.
Kıbrıslı Türklerin Güney’e gidişlerinin sekteye uğramasına.
Rum tarafındaki barışçıl çevreler buna “ayrılık virüsü” diyorlar.
İki toplum arasındaki ayrılığın yeniden hortlatılması ve bölünmenin kalıcılaştırılması.
Anastasiadis’in yaptıklarının net sonucu budur.
*
Peki, Kıbrıslı Türklerin cumartesi günü Lokmacı barikatında Rum polisi tarafından coplanması ve biber gazı sıkılması Derinya olaylarında direkte vurularak öldürülen ve linç edilen 2 Rum’un intikamı mıydı?
Emekli bir Rum büyükelçi Facebook’ta öylesi bir paylaşımda bulundu.
“Türkler bizimkileri Derinya’da öldürdüler, biz sadece biber gazı sıktık” anlamına gelen cümleler yazdı.
Bu cümleler Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum çok sayıda insanın tepkisine yol açmasına karşın Güney’deki derin devletin ruh halini yansıtması açısından manidardır.
Güney’de, şu andaki hükümete de nüfuz eden intikamcı bir ideoloji halen vardır.
İdeolojik temelini de EOKA’dan almaktadır.
Kıbrıs’ın Yunan adası olduğu ve Kıbrıslı Türklerin de azınlık haklarıyla yetinmesi gereken bir topluluktan ibaret olduğuna ilişkin o malum görüş.
Bu görüş Kıbrıs’a çok pahalıya mal oldu.
Halen mevcutsa Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin işi zor demektir…
