Atakan da modaya uydu - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Atakan da modaya uydu

Köş, MoreketMehmet Moreket

Ne zaman çok kayıplı bir trafik kazası olur, o zaman uyanırız, bir süre bağırır, sonra unutur gideriz. Yollarımızdaki araçların ortalama kalitesi, lüks bakımından belki de Avrupa’nın üstündedir. Ama  gittikleri yollara yol bile denemez. Trafik düzeni, ha keza.

Bu defa da öyle oldu. Bariyer olsaydı engellenir miydi, sürücülerin kurallara uymamasını önlemenin yolu bariyer midir, emin değilim ama, tartışma doğal olarak başladı…


Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan’ı diğerlerinden ayrı tutarım. İş ahlakını iyi bilen bir ailenin parçası olarak siyasete girdi. Pratik, çözümcü, sonuç alıcı çalışmalar yaptı, yapmaya da devam ediyor.

Yalnız geçen gün Meclis’te yaptığı konuşmasını da es geçemezdim…

Bakan diyor ki; “1 yıllık seyrüsefer geliri 140 milyon TL, sabit radar geliri 14 milyon TL, bu gelir tamamen altyapıya aktarılabilir, ancak ülkede bir yıl artışlar, gereksiz ziyaretler, hayat pahalılığı ödemeleri gibi konuların askıya alınması gerekir”.

Aslında bunu daha önce de söyledi. Mayıs ayında benzer bir eleştiriyi yanıtlarken,  “Verilen vergilerin maaşlara gitme konusuna hiç girmeyelim; 40 yıllık düzenin geldiği nokta diyorum” diyordu.

Orada duralım. Vatandaş olarak, kendimize ait ilk aracı aldığımız günden itibaren road tax ödüyoruz. Niye? Yollar yapılsın, bakımları yapılsın diye.  Aynı zamanda da farz edelim ki, memursunuz. Şimdi bunca yıl bu vergiyi ödeyenler olarak, hayat pahalılığından ya da maaşlarımızdan kesinti yapılması teklif ediliyor size. “E, ne yapalım, bütçe memur maaşlarına gidiyor, 40 yıllık bozuk düzenin bedelini ödeyeceksiniz”…

Bu mudur? Bakan’ın söylediklerinden bu anlaşılıyor. Sosyal medyada da insanlar, “önce siz partilerinize aktarılan milyonlardan vazgeçin” falan diye tartışmaya giriyorlar.

O da değil. Maaş nasıl haksa, demokrasinin gereği, partilere de yardım yapılacak. Ama hükümetler,  temel görevlerini ekonomik akılla yerine getirecekler. “Para yok, öyleyse memur maaşlarından keselim”… Bu kolaycılıktır. Bu halkın bir kesimini diğerlerine düşman etmektir. Bu kısaca çaresizliğin ifadesidir.

Haydi yollar için memurdan ekstra kesinti yaptınız, ya eğitim, ya sağlık? Onlar ne olacak? Bu hizmetler her talep edildiğinde, memur maaşına mı yükleneceksiniz?

Yol yapamaz durumda olmak “devletim” diyenin düşeceği en son nokta olabilir.

Çaresi AB çatısı altında iki devlet midir yoksa? Yok mu başka çaresi?

Tabii ki var. Bu yolar neden yetmiyor? Nüfus birinci sorun, başta inşaat olmak üzere, eğitim, turizm sektörlerinin plansız bir şekilde gelişmesi ikinci sorun.

Bu sektörlerin KKTC’nin alt yapısına getirdiği yükü, yine bu sektörlerden alınacak ek vergilerle gidermek gerekmez mi? Ekonomik akıl bunu söylemez mi? Maaşlara yüklenirken, neden bir servet vergisi akla gelmez? Adam gibi bir vergi düzeni oluştur, giderlerini güle oynaya karşıla. Zor değil, tek şartı var, sermayeye teslim olmamak…

Halkın Partisi olarak geçmiş 40 yılı sorguluyor. Peki kendileri göreve geldikleri günden beri, mesela bu inşaat furyasında yol, su, arıtma, trafik, elektrik için ek bir vergi düzenlemesi yaptılar mı? Duymadık. Belediyeler perişan, halk perişan. Arıtmalar yetmiyor, pis sular denize dökülüyor, yollar yetmiyor, elektrik yetmiyor. Suçlusu memur mu? Önce bize “Evet, şunu yaptık, şu kadar ek gelir sağladık” desin, sonra memurun hayat pahalılığına sıra gelsin.

Maaşlı, ücretlinin sırtına yüklenmek, hayat pahalılığı kesme tehdidi yapmak kolay. Zor olan, diğerini yapmak.

Tanıdığım Tolga Atakan’ın bu gayret içinde olduğunu görmek isterdim.

Fakat ne yazık ki, partisinin başkanının tavırları ona da bulaşmış görünüyor…

 

YERİN KULAĞI VAR

NOKTAYI KOYDULAR:

UBP ve CTP’nin eski liderleri cumurbaşkanlığı seçimlerinde her iki partinin de kendi adayları ile yarışması gerektiğini açıkladı. Eroğlu; “Ben olsam 11 Ekim’de partinin kuruluş günü adayımızı açıklardım” mesajını verirken Talat; “CTP’nin aday göstermeme gibi bir lüksü yok… Gidişat parti başkanının bu görevi üstleneceği yönündedir” ifadelerini kullandı. Partilerinde hala etkili olan iki  ismin bu açıklamalarından sonra, “çatı adayı” veya “bir başka adayı destekleme” tartışmalarına da son nokta konur herhalde…

 

YENİ BİR KRİZ OLUR MU?:

İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 23 Ekim’de hayata geçeceği açıklanan yeni “Yurttaşlık, İkamet ve Vizeler Tüzüğü” ülkede yaşanan kaosa son verebilir umudu, UBP’nin “oy kaygısı” ile bahaneler uydurup işi yokuşa sürmesi ile son bulacağa benzer. İçişleri bu konudaki ısrarını sürdürürken, Başbakan Tatar, yeni düzenleme ile “bazı sıkıntıların” olduğundan ve düzeltilmesi gerektiğinden söz ediyor. Dokunulmazlık konusunu kazasız belasız atlatan ortaklar, yeni tüzük konusunda bir orta yol bulacaklar mı, yoksa yeni bir kriz mi yaşayacaklar yakında göreceğiz…

 

ACISINI ÇOK ÇEKTİK:

CTP Milletvekili Doğuş Derya, “İstisnai yurttaşlık verme yetkisinin Bakanlar Kurulu’ndan alınarak Meclise verilmesi”ni ve bir “kota” konulmasını isteyerek aslında çok doğru bir öneriyi gündeme taşıdı. Geçmişte eş, dost, hatırlı birçok kişiye, bırakın birgün bile ülkede kalmasını, gıyabında vatandaşlık verildiği, sonuçta mahkemelere düştüğü çok örneklerini gördük. Bu “ istisnai vatandaşlık” konusunda 11 değil, 50 kişinin onayının alınması çok daha mantıklı olur sanırım…

 

BİZ ÇAĞDAŞ OLAMAYIZ: Günümüz dünyasında çağdaş devlet olma ölçütlerinin başında, ‘kamuda küçülme, hantal yapıdan kurtulma, etkin devlet olma’ geliyor. Biz hala feodal devlet yapısında olduğumuz için, bu kavramlar buralara uğramıyor. Baksanıza yüksek öğretimi daha iyi idare etmenin yolu, yeni bir müsteşarlık ihdas etmekte bulunmuş. Yazık. YÖDAK ne yapıyor o halde? O da devletin yüksek öğretimle ilgili, hem de özerk kurumu değil mi? Yeni bir siyasi makam yaratarak, hangi eksiğini giderecek Eğitim Bakanlığı?

 

ULAŞTIRMA BAKANI MECLİS’TE ÇIKIŞ YAPINCA…:

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan, yolların iyileştirilmesi için memurun hayat pahalılığından kesintiye gidilmesinden başka çare olmadığını söylerken, Maliye Bakanlığı basına bir açıklama dağıtıyor ve 10,6 milyonun serbest bırakıldığını, son bir kaç ay içinde yine yollar için 40 milyon liranın kendi kaynaklarımızdan yaratıldığını söylüyor. Bunu nasıl değerlendireceğiz? Bakanlıkların kaynak temin etmesinin yolu, yöntemi bu mu?

 

 İÇİŞLERİ DUYMUYOR MU?:

Mağusa Belediyesi battı gider. Sürekli grevler, sürekli şikayetler, ödenmeyenler, kayırılanlar, haksız menfaatler, yeniden yeniden borçlanmalar. Ama yakın geçmişte benzer felaket örnekleri olduğu halde, yerel yönetimlerden sorumlu İçişleri Bakanlığı’nın hala bir müdahalesi yok. Ortakların birbirinin ayağına basmama ilkesi mi var? Onun için mi koskoca belediyenin yok oluşuna seyirci kalınıyor…

 

ZİRVEDEKİLER

İzlem Gürçağ Altuğra: İktidar Partisi UBP milletvekili İzlem Gürçağ Altuğra dün Meclis’te cesur bir konuşma yaptı. “Hızlı ve artan nüfus kontrol altına alınmazsa, olumsuzlukları da beraberinde getirecek” dedi; hem trafikte, hem de eğitim ve sağlıkta nüfus artışı nedeniyle sorunlar yaşandığını anlattı. Halkta güvensizlik ve moral bozukluğunun hakim olduğunu, huzur kalmadığını söyledi. İşlerine gelmeyenler bunu “parti içi muhalefet” falan diye sulandırmaya kalkabilirler. Hiç de öyle değil. Altuğra dün Meclis’te toplumsal vicdanın sesiydi…

 

DİPTEKİLER

Siyaset Çare Değil, Laf Üretiyor: Türkiye’den para isteriz sürekli olarak. Oysa asıl yararlanmamız gereken knowhow’ıdır. Her konuda pratiği, deneyimi bizden çok çok ötede. Sağlık Bakanı depolarda çürüyen ilaçları görmüş, sağlıkta “reform” nitelikli otomasyona gideceklerini söylüyor. Sırf bu gerçek bile, KKTC’de siyasetin icraat üstüne kurulmadığını gösterir. Abartmaya gerek yok. Zor bir şey değil ki. Hele de bugünün teknolojisiyle. Türkiye sağlıkta, özellikle de ilaçta  otomasyonu uzun yıllar önce gerçekleştirdi. Hastanelerde şu anda bizim aklımızın almayacağı yazılımlar kullanılıyor. Atla deve değil, ama burada örnek alan olmamış, çünkü gereğine inanılmamış…

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar