Artık karar zamanı... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Mart 19, 2024
Köşe Yazarları

Artık karar zamanı…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Çözüm beklentileri yavaş yavaş yok oluyor.

2016 bitti, bu yıl da zor…


Tavuk ayağı gibi ortada karıştıranlar olduğu sürece de, yakın bir gelecekte kalıcı bir anlaşma hayalini kurmak bile neredeyse imkansız gibi görünüyor…

Son günlerde Türkiye ile Yunanistan arasındaki “iade krizi” de işi daha çetrefilli, içinden çıkılamaz bir hale getirdi. Sadece bu olsa neyse de, iki tarafın yaptığı açıklamalar, Güney’de sanki demokrasinin üstünde bir yerlerde duran, tek seçici etkisi olan kilisenin tavrı zaten az olan umutları yok ediyor…

Kısacası açıkça söylenmese de, gelişmeler her iki tarafı da yeni arayışlara sevk etti…

Bu yıl Rum tarafında yapılacak olan başkanlık seçimlerini de düşünürsek, geçmişin sepetle su taşıma günlerine döndüğümüzü söyleyebiliriz…

Her iki tarafta da belli grupların çözüme karşı başlattıkları kampanyalar, yalan yanlış haberler zaten görüşme masasından olumlu bir sonuç çıkmasının önünü tıkamıştı.

Buna Güney’deki sağcı partiler ile bizdeki UBP-DP hükümetinin çözüm konusundaki tavırları eklenince zaten iyimser olmak imkansızdı…

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın masadaki her adımında, “devleti sattı, anlaşma için çok taviz verdi, KKTC ilelebet yaşayacak” tarzı söylemler ve olası bir referandumda “hayır” çıkması için başlatılan propaganda, zaten kafası karışık olan toplumu daha da ikileme düşürdü…

Hükümet, her fırsatta masada oturmanın bir anlamı kalmadığını, Türk tarafı olarak görüşmeleri bitirmemiz gerektiğini, yeni bir yol haritası çizilmesi gerektiğini açık açık söylüyor.

42 yıldır KKTC’yi tanıtmak bir yana, yaşanabilir, insanlarına mutlu ve sorunsuz bir devlet yaratmak yerine, elde avuçtakini de bitirdik. Giderek vurgun, talan ve partizanlığın dibine vurduk.

Samimi olarak ayrı yaşamaya inananları bir kenara bırakıyorum. Ama redcilerin büyük bir kısmının esas hareket noktası bozuk düzen… Olası bir çözümde, varolma nedenleri olan bu düzenle birlikte yok olacaklarını çok iyi biliyorlardı. Nasıl olursa olsun hiçbir çözümü kabul etmelerine imkan yoktu. Beslendikleri sistemin yıkılmasını asla istemezlerdi…

İstedikleri bir kez daha gerçekleşiyor. Çözüm umutları yavaş yavaş uzaklaşıyor. Ben de diyorum ki, hadi gelin babanızın köyünden, hep savunduğunuz bu devleti yüceltmek, tanıtmak için ne yapacağınızı gösterin…

Mesela hemen kolları sıvayıp, KKTC’yi tanıtmak için yollara düşebilir misiniz? Çok mu zor? O zaman  içi sorunlardan başlayalım…  Ülkede adalet ve güven duygusunu yaratmaya ne dersiniz?

E, KKTC’yi daha yaşanabilir bir hale getirmek böyle bir şey olmalı…

Ülkenin ve halkın çıkarlarının en üst düzeyde korunması için “ille de çözüm” gerekmediğini gösterebilir misiniz? Kötü yönetimlerle halkın kaybettiği güven duygusunu yeniden kazandırabilir misiniz? Ekonomisyle, yönetimiyle, kimseye muhtaç olmadan, kendi ayakları üzerinde duran bir düzen yaratmaya başlayabilir misiniz?

İnsanlarının mutlu olduğu, yönetenlerin kendileri için değil, toplum için çalıştığı bir düzen…

KKTC’ye sarılmanın gereği bu…

Bunları yapabilir misiniz? Yine de işte size fırsat, elinizi tutan yok. Yapın o zaman…

Benimki ölü gözünden yaş beklemek değil de ne?

Ama bunu istiyor insanlar. Çünkü artık çözümün karşısına konulan bu boş vaadlerden bıktılar usandılar.

Düzenin parçası olanlar, onu asla değiştirmezlerse, canı burnundaki halk yapacak olanı bulur çıkarır.

Daha önce yaptı, yine yapar.

O zaman zaten kimse, ya çözüm-ya ölüm demeyecek.

Bana göre redciler fazla sevinmesin. Çözüm umutlarının yeniden rafa kaldırılması, içte başka dinamikleri harekete geçirecek.

Artık karar zamanı…

 

 


YERİN KULAĞI VAR

“ÇÖZÜM OLMAZ”:

Başpiskopos Hirisostomos Türkçe olarak, “çözüm olmaz” demişti geçenlerde. Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş’da Ankara ziyaretinde benzer sözler söyleyerek, “ biz ortaklık, onlar sahiplik peşinde koşturduğu sürece, Kıbrıs’ta çözüm olmaz” değerlendirmesinde bulundu. Aynı dilden konuştular…

 

DEMEMİŞ MİYDİM:

Hükümetin döviz ve zamlar konusunda herhangi bir şey yapmasını beklemeyin dememiş miydim. Serdar Denktaş açıkça söylemiş, dalgalanmanın bitmesini beklerlermiş, ona göre bütçe olanaklarıyla ne yapacaklarına bakacaklarmış. Öyle ya, devlet bütçesi, yap-satçılar, bankalar ve de dövizle iş yapanlar biraz kar elde etsin değil mi… Sonra dalgalanma durulduktan sonra, vatandaş zaten kaybettiği eşeğini bulduğunu sanıp susacak…

 

İHTİYACIN 8 MİSLİ İNŞAAT:

Son günlerde okuduğum en gerçekçi açıklama, Kıbrıs Türk İnşaat Taşeronları Birliği Başkanı Osman Amca’dan geldi. Amca, yıllık konut ihtiyacı 800 hane iken, son üç yılda 6500’ün üzerinde konut yapıldığını söylüyor ve daha da tehlikelisi, şu anda inşaatları kimlerin yaptığının belli olmadığını, devletin alması gereken harçları alamadığını vurguluyor. Anlaşılan bir vur-kaç dönemindeyiz. Arz-talep dengesine, ekonominin gerçeklerine aykırı bir durum… Sebebi de, denetimsizlik… Bilerek ya da bilmeyerek meydanı boş bırakıyor devlet. Fakat bu dönem, mahalledeki makinist müteahhit olmuyor. Aksine kaynağı meçhul acaip paralar dönüyor ortalıkta. Devletimiz de seyrediyor…

 

TEK ÇARE:

Ekonomist Ünal Akifler’in, “Bu ülkenin diğer bir kurtuluşu başkanlık sistemidir. Keşke başkanlık sistemi gelse de biraz diktatörce doğruyu ve güzeli yapan bir adam seçebilsek” değerlendirmesi haksız mı? Yıllardır popülizm ve oy kaygısı bizi bu noktaya getirdi. Sistem toplum için değil, birilerinin menfaati için işledi. Akifler’in dediği gibi bu sistemle düzelme imkanımız yok gibi. İyisi mi eli sopalı bir gelip bu işi düzeltecek…

 

EŞŞEK ŞAKASI:

Aslanköy’de caminin bodrum katının “cephanelik” olduğu ve imamın “FETÖ üyesi” olabileceği yönünde ihbarı değerlendiren polis, camiye ve imamın evine eş zamanlı operasyon düzenledi. Ancak olayın,  gençler arasında yapılan bir şakanın bir vatandaş tarafından ciddiye alınıp polise ihbarda bulunması neticesinde yaşandığı öğrenildi. Türkiye’de yaşananları gördükten sonra, bu işin şakasının bile nelere mal olacağını bilmeleri lazımdı. Buna dense dense “eşşek şakası” denir…

 

 

 


ZİRVEDEKİLER

Prof. Dr. Akile Burke: YÖDAK Başkanı Burke hızlı başladı. Final Üniversitesi’nin yeni açılacak olan bölümleri için denetime bizzat katılmış ve YÖDAK’ın strateji çalışma planı oluşturulması ve denetleme faaliyetlerine önümüzdeki günlerde ağırlık vereceklerini söylemiş. Hepimizin beklentisi bu. Görünen o ki, inançlı bir YÖDAK başkanımız var. Ama yetmiyor. Siyasetin de üniversitelerden elini çekmesi, YÖDAK’ı rahat bırakması şart.

 


DİPTEKİLER

KTHY Araştırma Komitesi: Defalarca Komiteler kuruldu, sonuçsuz kaldı. “Görev süresi doldu” denilerek Komiteler lağvedildi. Şimdi bir tane daha var. Komite Başkanı rapor hazırlamış, muhalefet okumadan, Komite’den geçirtmiş, yetmemiş rapor bir de basına sızmış. Size ne hatırlattı? Aynen Afet Öcafer Komitesi gibi. CTP bu raporun da taraflı olduğunu iddia ediyor. Ne beklerdiniz ki? Halihazırda bakan olan arkadaşlarını ya da partilerini zor durumda bırakacaklarını mı? Bu memlekette kimden hesap soruldu ki, bunlardan sorulsun…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar