Anastasiadis’e geçmiş olsun (İnşallah yeniden müzakerelere başlarken yaşam haklarını idrak ederek başlar!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mayıs 3, 2024
Köşe Yazarları

Anastasiadis’e geçmiş olsun (İnşallah yeniden müzakerelere başlarken yaşam haklarını idrak ederek başlar!)

Anastasiadis aralık ayının başında kalp ameliyatı için Amerika’ya gidiyor. Ve işte çok tatsız ve yersiz de olsa size anlı canlı bir provokasyon fırsatı!
“Önce Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sismik araştırmasını bahane ederek müzakerelerden kaçan Anastasiadis bu nedenle siyaset dünyası tarafından büyük eleştirilere uğrar ve AB ile Amerika’nın ‘masaya dön’ çağrılarına muhatap olurken, baktı ki politik kariyerini çizdiriyor; bu kez de masaya dönmemek için kalp sorununu yarattı!”
DEMEK İSTİYORUZ Kİ: Eğer sorunları istismar etmek, karşınızdakini kendi silahları ile vurmak isterseniz şu siyaset arenasında istediğinizden alâ provokasyon yapacak imkânınız da vardır, manipüle edecek koşullar da vardır…
Nitekim esprisinin bile “insanlık dışı” iftira olacağı bu kadar açık bir olayı sırf siyasi kazanımlar uğruna ortalara sürüp yarar beklemek olsa olsa müfterilerin işi olabilir! Dolayısıyla biz Anastasdiadis’e geçmiş olsun diyoruz. Sağlığına kavuşmasını ve yeniden müzakere masasına dönmesini diliyoruz!
FAKAT UNUTMADAN EKLİYORUZ: Sadece Anastasiadis’li değil öncesi liderleri ile de yıllardır Rum tarafının Kuzey’e reva gördüğü siyasi muamele, işte böylesi spekülasyonlarla provokatif politikaları içeriyordu! En basitini hatırlatalım.
Saldıran, yakan yıkan, Türk’tür diye insanları topluca kurşunlayıp çukurlara gömen, adadaki Türk halkının hakkına tecavüz ederek tüm ada egemenliğinin tek devleti olmak isteyen, bunun için çirkin politikanın dik alâsını yaparken, eften püften nedenlerle müzakere masalarını bile terk eden Rum liderliğidir!
VE HALÂ YALVARAN TÜRK TARAFIDIR: Her gün şu veya bu vesile ile ve hemen her kesimle her bir Türk yurttaşı tarafından seslendirilen “çözüm isteriz” lafı tutun ki son zamanlarda TC’den aktarılan kopyası ile yanına “hemen şimdi” lafını da alarak KKTC’nin ulusal sloganı haline geldi.
Pekala bu büyük ısrar ve isteğe Anastasiadis’li Rum tarafı nasıl karşılık vermektedir? Yukarıda yazdık: Türk halkının çözüm isteğini hem manipüle etmek hem de provokatif politikalarla çözümü kendi “isteğine” uygun sisteme sokmakla! Dobra dobra yazmak gerekirse hem Türk tarafına hem de AB’ye Kıbrıs’ın kendine ait bir ada olduğunu dolayısıyla hükmedilecekse kendinin hükmetme yetkisine sahip olmasının kabulünü istemektedir!
Bunu açık seçik Doğu Akdeniz’deki tutumu ile görüyoruz. “Benimdir” diyen tutumu, Türkiye bölgeden çekilmeden müzakerelere oturmam diyen “bencilliği” ile…
ANASTASIADIS’E BİR DAHA GEÇMİŞ OLSUN: Diyor ve ekliyoruz: Böylesi büyük kalp operasyonları insan yaşamının ne kadar “anlık” olabileceğinin ispatını çakar! Ölüme an kala kurtarılan sağlık afiyettir. Bizde, yeniden kazanılan bu sağlık afiyet “Allah’a şükürler olsun” denilerek kutsanır… Ümit edelim ki Anastasiadis sadece sağlığına kavuşmakla kalmasın. Yeniden hayata dönen yeni “kalbi” ile yaşamın ne kadar değerli olduğunu anlarken, tüm insanların da yaşam hakkına sahip olmalarından daha büyük bir nimet ve barışla çözüm olamayacağını da anlasın… Ve “çözüm isteriz” diyen Türk halkının sesini duysun!             
**********
Yorgancıoğlu Ankara’ya neden gittiydi? (Para istemek için mi?)         
   
Davutoğlu mu KKTC Başbakanı Yorgancıoğlu’nu davet ettiydi, yoksa Yorgancıoğlu mu kendini Davutoğlu’na davet ettirdiydi? Eğer yanına Maliye Bakanı Mungan’ı, Dışişleri bakanı Özdil Nami’yi de alarak Ankara’daki davete icabet ettiyse, demek ki sadece “Kıbrıs sorunu ile Doğu Akdeniz’deki son olayları” değil, “mali konular” da konuşulmuştur… Ki tırnak içine aldığımız bu sorunlar son zamanlarda KKTC’nin belini bükmektedir!
Tabii şurası bir gerçektir: Bizim KKTC’de onca büyüklük ve devlet oluş taframıza karşın, Doğu Akdeniz’deki Münhasır Ekonomik Bölgeler ile hidrokarbon yataklarına ne kadar uzak ve çaresiz bir konumda olduğumuzu söylemeye bile gerek yoktur! Sadece bu olay bile gösteriyor ki Kıbrıs Türk halkı Türkiyesiz sadece büyük bir yalnızlığa düşmez, Rum’un hap gibi yutacağı çaresiz bir azınlık olur! Bunu hâlâ görmek istemeyenler ister UBP’li DP’li, İster CTP’li olsunlar! En azından iktidara gelen her hükümetin her vesile ile “bu kadar da bağımlılık olmaz” demiş de olsalar Ankara yollarına düştüğünü görmek zorundadırlar!
(Neyse ki yıllar sonra iktidar olduğunda bu gerçeği CTP de gördü Başbakan Yorgancıoğlu da! Ki şimdi Lefkoşa Ankara yolunu kat ederken “gençlerinin vicdani ret” sözcülüğünü yapmıyor! Davutoğlu’nun, “gönül bağı su üzerinden fiili bağa dönüşecektir” sözlerini başı dik dinliyor!)
BU ZİYARET NİÇİN YAPILDI? Tabii bu tip “zuhurat” sayılacak ziyaretlerin detayları açıklanmıyor! Nitekim medyada salınan “ortak açıklamada” Davutoğlu uzunca konuşmasında artık alıştığımızca yine “barışçı çözümden” söz etti. Ve araya Kuzey’e akacak suyu sıkıştırdıktan sonra son dönemlerde Türkiye için büyük sorun haline gelen ve Rum Yönetimi ile Ankara arasında kriz yaratan Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları olayına değindi…
Tabii Davutoğlu sırf bunları söylemek için Yorgancıoğlu’nu Ankara’ya davet etmiş olamayacağını zaten KKTC heyetinde yer alan Maliye Bakanı Zeren Mungan’ın varlığından anlıyoruz! Belli ki KKTC yine paraya sıkıştı! Nitekim:
Aralık ayı maaşları bu kez yanına 13. Maaşı da alıyor, para lazım!
Yorgancıoğlu söz verdi CAS çalışanları Ocak ayında istihdam edilecekler para lazım!
Yorgancıoğlu narenciyecilere söz verdi, 15 Aralık’a kadar ödemeler yapılacak, para lazım!
Süt üreticilerinin alacakları da ödenecek, para lazım!
En önemlisi 2015 yılı bütçesi ve o bütçeye gelir olarak kaydedilecek bölüm var ki bir kısmını Türkiye dolduracak? Onun için de para lazım!
KISACA. Ankara’ya öyle günü birlik “KKTC’de ne var ne yok hadi anlatın da yarenlik yapalım” diye ziyarette bulunulmamışsa tutun ki “para” görüşüldü!
Mesela bu görüşmede Yorgancıoğlu şöyle demiş olabilir: “Sn. Davutoğlu bütçe açığımız şu kadar! Hemen ödemek zorunda olduğumuz iç borçlar bu kadar! Hemen ödemezsek Başbakanlığı başımıza yıkacak hiddetli ve şiddetli “alacaklıların” istedikleri alacakları da bu kadar! Bakın bir şeyler derleyip desteleyip postalayın, yoksa yolcudur Abbas!” Ha bunlar da konuşulmamışsa demek ki bu ziyaret Davutoğlu’nun “gönülden gönüle muhabbetleri sürdürmek” için yapılırken, akacak su ile TC-KKTC fiili bağın oluşacağını da söylemek istemesi nedeniyle yapıldı!

**********
Kısaca takıldığım (Devlet dediğiniz Hollanda ineği gibi sağmal maşallah!)


Hollanda ineği bu kadar sağmal olamaz. Üç yüz bini memelerine yapıştı damlasına kadar çekip mideye indiriyorlar! Hükümetten bahsediyorum! Çünkü benim gibi müzmin ve muzır insanın bile vicdanını titrettiler! El insaf ama! Artık Başbakan’a “merhaba” demeden avuçlar açık “parra” diyorlar! Öyle az buz da değil.  Memleketin işçisi, kamu görevlileri, emeklileri yani ne kadar çalışanı varsa!
Hayvancısı, narenciyecisi, çiftçisi, kısaca toprakla iştigal eden ne kadar üreticisi varsa!
Eskiden KTHY’de çalışanlar, ETİ kapandı gitti bugünlere kadar nasıl geldilerse personeli… Emekliler dört yıl önce maaşlarından kesilen kesintileri…
Sanayiciler, esnaf zanaatkârlar… Çiftçiler patatesçiler…
Vesselamı kelam olduğunca KKTC nüfusu Başbakanlık kapısına dayandı para istiyor! Teşvik istiyor! Alacağını istiyor! Dahası “ürettiğimizi al, peşin parasını ver, sonra ne istersen yap” deyip yeni bir para sızdırma sistemi kuruyorlar!
İLK DEFA BELEDİYELER AYRICALIK İSTEDİLER! Dediler ki “biz tam özerklik istiyoruz!” Tam da “hah, işte para istemeden kendi ayakları üzerinde durmak isteyen belediyeler” diyecektik, o da ne! Bir de baktık ki “para devletten özerklik bizden” demezler mi? Hey sübhan Allah!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar