Amerika ile oluşturulan güvenlik kalkanı! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Amerika ile oluşturulan güvenlik kalkanı!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Kıbrıs sorununu federasyonla “çerçeveleyip” çözülsün diye duvara asmadıksa tabi ki her yönü ile düşünüp konuşacağız.. Çünkü tekil sorun değildir. Garantör ülkeleri de düşünürsek tutun ki “beş ülkeli”   bir siyasi sorundur..

Ha baş rol oyuncuları elbette adadaki Türk Rum halklarıdır da kendi siyasi iradeleriyle sorunu çözmeye ne kadar muktedir oldukları tartışmalıdır!


KALDI ki “çözümsüzlük” müzmin  hale gelirken sorun gitgide daha çetrefil bir siyasi konum kazanmaktadır.  Ki artık Kıbrıs için “uluslar arası arenada   önemli ve stratejik bir ada” tarifi yapmak hiç abartılı değildir!

Fakat biliyoruz ki hem “önemli” hem “stratejik” hem de “enerji” yönünden potansiyeli olan ülkelerin başları belalardan kurtulmamıştır.

NİTEKİM başımıza yavaştan  biz de sarıyoruz! Geçen hafta ABD’nin enerjiden sorumlu bakan yardımcısı Fannon adlı zat Rum’un 10. parselde sondaj çalışmalarına başlaması nedeniyle Rum tarafına geldiydi. Olayla ilişkisi ise araştırmaları Amerikan Exxon Mobil ile Katar Pertoleum’un yapmaları!

Zaten Fannon da bu “önemi” gizlemek gereğini duymuyor, İsrail’den sonra Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de enerji yönünden 2. Büyük durak olduğunu söylüyor!

TABİ anladınız! Rum yönetimi bırakın Doğu Akdeniz’deki MEB’lerinde ulaşmayı başardığı  enerjiyi Kuzey’deki Türk halkı ile paylaşmayı, yada Türkiye ile işbirliği yapmayı..

Adanın Kuzey’ini bile Türk halkına çok görürken, Türkiye’nin behemahal adadan çekip gitmesini isterken, sırtını Amerikalara dayamasını da beceriyor ki şimdi “Doğu Akdeniz’deki enerjiyi tek yanlı size yedirtmeyiz diyen” Ankara ne yapacak?

Tabi, sondaj bahanesiyle gemileri ve Amerika enerji Bakanlığıyla gelip,  Güney için otomatik olarak oluşturdukları  “savunma kalkanına” karşın!

ŞUNU kabul etmemiz gerekir.. Çözümsüzlükle geçen zaman içinde çok şeyler kaybettik. Buna karşın Rum tarafı çok şeyler kazandı!

Artık bilmeliyiz ki “kayıplarımızı telafi etmek yolu ne savaşmaktır ne dalaşmak!.

Türkiye ile en yakın dost olan Katar’ın Amerika’nın Exxon mobil’i ile yan yana sondajlar yaptığı Doğu Akdeniz’de, Türkiye’nin Kıbrıs’ı da odağına alıp gerçekleştirmesi gereken yeni ve etkin politikalara ihtiyacı vardır.

Ha, hemen hatırlatalım. KKTC güçlenmeden, ekonomik seviye kazanmadan da  ne reformlar tutar ne yeni  politikalar yarar sağlar…

                                        **********

“SEÇİM” SESLERİ İŞİTİLİYOR!

Geçen hafta, UBP’nin yeni başkanı Tatar’ın, dörtlü koalisyona yavaştan gardını göstermeye başladığı ufak yoklamalarla geçti..

Kokuyu ilk alan Başbakan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Özersay oldu, “yok dedi ne hükümetten çekilip  UBP ile yeni bir hükümet denemesine girişiriz ne de erken seçime gideriz…”

Özersay bir gazetemize verdiği röportajında şunu da söyledi:

“Bu devlet o kadar zengin mi ki hükümet görevdeyken bir yılda seçim yapılsın!..”

HAKLI tabi! Ancak  biz de haklıyız çünkü bu halkı her yıl bir erken seçime alıştıranlar gelip giden koalisyon hükümetleriydi!

Ki usanmayıp bu erken seçimlerin çetelesini tutan bazı yurttaşlarımız bir dünya rekoru olması gereken “35 yılda 32 hükümet kurduğumuzu” hatırlatıyorlar!.

Anlıyoruz ki “seçme ve seçilme” olayı Kıbrıs Türk halkının bünyesine musallat olmuş  müzmin bir ilkbahar nezlesi  haline gelmiş ki her yıl bir seçim yapmadan “rahatsızlığı” geçmiyor!

NİTEKİM başlarda Ersin Tatar da “erken seçime sıcak bakmıyordu ama Allahasen, siz olun da soğuk bakın!

Şöyle ki hiçbir muhalefet iktidar yolunda böyle “ehven bir ortamı” bir daha bulamaz!

Sorun  şudur ama. “Giden” gider de “gelecek” olan ne yapacak?

EN kabadayısından Ankara yollarına düşüp,  yüzünü taşlarına sürüp, yolunu Beştepe’ye düşürüp Erdoğan’dan para istemekten başka!

Zaten bu nedenle demiyorlar mı “Ankara KKTC’i rehin aldı!” Eee, insaf ama! KKTC’de sağmal inek gibi memelerinden düşmüyor ama.. Düşemez de!

                                                                                                      **********

KISACA TAKILDIĞIM:   (VARLIKLARINDAN BİLE HABERİMİZ YOKTUR!)      

Özersay “biz erken seçime gidecek kadar zengin değiliz” desin.. Öte yandan   2019 bütçesinin hazırlıklarından öğrendik ki tanınmamış devletimizin dışımızdaki ülkelerde 27 büyükelçilik, başkonsolosluk ve temsilciliklerimiz vardır.  Bu “temsilciliklerimizin” bütçesi de 66 milyondur!

Hadi bazı kentlerden örnek vereyim: Abudabi, Kuveyt, Gaziantep, Trabzon, Antalya, Telaviv, Mersin, İslamabad, Bişkek, Muskak…

Tabi Londra, Newyork, Berlin, Brüksel gibi temsilciklerimizi, “olmalıdır” kaydıyla ayırıyorum da  KKTC onca parasal gidere ve temsilciklerine karşın neden “böyle?”

Ki bırakın ekonomik ambargoları bile kaldıramadığımızı.. Neden bu ülkelerden politikacıları yahut heyetleri falan KKTC’de  hiç göremedik!

Siyasi  ilişkileri geçtik. Neden kıyısından köşesinden de olsa ekonomik ilişkiler kuramadık?

Az buz da değil, tam 27 ülkenin kentlerinde Büyükelçilerimizden temsilcilerimize kadar ful kadro varız!  Fakat hâlâ bırakın bir dünya devleti olmayı, kendi içimizde bile devlet olamadık. Ki 40 yıldır Rum’un federasyonunu bekliyoruz.

Kaldı ki olay bunu aştığında Kurumlarımızda da görüldüğü gibi asıl soruna yine tosluyoruz. “Liyakat ve etkinlik sorunu!”

Bu da hatırımıza geldi mi “kim bilir” diyoruz o dış ülkelerdeki “temsilcilerimiz”  nicedir ki  varlıklarından bile haberimiz yoktur!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar