AB’nin yerel yönetimlerimize tanıdığı üyelik: (AB Kuzey’i üyeliğe kabul etse çözüm olmaz mı?) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

AB’nin yerel yönetimlerimize tanıdığı üyelik: (AB Kuzey’i üyeliğe kabul etse çözüm olmaz mı?)

Geçtiğimiz günlerde Strazburg’ta AB Konseyi  Yerel Yönetimler Kongre’sinin 28. Genel Kurul toplantısına katılan KKTC Belediyeler Birliği Başkanı Ahmet Benli hem siyasi hem de ekonomik yönden önemli olması gereken şu açıklamayı yaptıydı:
“Bir önceki genel kurulda misafir olarak karşılandıydık. Bu yılki   katılımlarımızda ise statümüz değişerek  “üye” olarak kabul edildik…”
Gönyeli Belediye Başkanı Benli  ile birlikte heyette Mahmut Özçınar, Hüseyin Köle de vardı.  Tabii AB’nin Yerel Yönetimler Kongresinde yer almanın önemi dışında  müeyyideleri ile yükümlülükleri de var. Bunlar konusunda da süreç çalışmaya başlamış.
OLAY NİÇİN ÖNEMLİDİR:  Zaten AB bugüne kadar  KKTC’deki yerel yönetimlere, altyapı yatırımlarına yahut eski eserler restorasyonlarına hem parasal hem de teknik yönden katkıda bulunuyordu. KKTC’yi tanımadığı  ve Güney’in de şerrinden çekindiği için tutun ki AB Türk halkı ile ilişkilerini  Yerel Yönetimlere kanalize ettiği yardımları ile yürütüyordu. Şimdi bu plana programa dayanan “yardımlarını” daha  “resmi” bir konuma sokarak  Yerel Yönetimlerde öncelerde de var olduğu halde çalıştırılmadığını öğrendiğimiz  “üyelik” gibi bir resmi kayda bağlıyor. Bu durumda KKTC belediyeleri güven tazelerlerken,  “belki”  demiş olsak da hizmetleri yönünden soluk alabileceklerdir. Ancak bizi olayın siyasi  yönü daha çok ilgilendiriyor. Şöyle ki:
AB SİYASİ STATÜYE ŞEKİL Mİ VERMEYE ÇALIŞIYOR:  Annan planından bu yanadır AB içimizdedir. Hatta BM’lerin değil AB’nin çözümü sağlayabileceği görüşleri çok daha baskındır. Bunun  açık seçik nedenleri vardır: Yunanistan, Güney Rum Yönetimi AB üyesidirler bir, Türkiye AB’ye üye yazılmak istemektedir iki…  Bu faktörler Kıbrıs sorununu zaten AB’nin “malı”  yapıyor!
Ne var ki Rum’a bu gerçeği de anlatmak mümkün değildir! Nitekim Brüksel’de  “Türk” kelimesini bile işitmeye tahammülü yok yerine “veto” diyor! Kaldı ki Müzakerelerin seyri de ortadadır sonuç yok! Pekala ne olacak?
AB buna parça parça cevap vermeye çalışıyor. İki bölgeli mevcut durumu kullanarak Türk tarafını Güney’in seviyesine çekerken,  Güven Yaratıcı Önlemlerle iki halkı birbirine yaklaştırmak…  Ya sonrası? Düşünmeye değer bir cevap verelim: İki bölge AB’nin üyeleri olarak yerlerini alırlarsa çözüm olmaz mı?             **********       Ercan hikâyesi: (Özel sektörün becerisi hantal devletin tabii ki üzerindedir!) 
Bir süredir Ercan Havaalanı’nın  “Emrullah Turanlı” imzalı  Taş Yapı İnşaat Şirketi ile Hükümet arasındaki ilişkileri izlemeye çalışıyorum.  Tabi araya Mare Monte olayını da Alsancak Belediyesi cephesinden anlamaya çalıştığımca!  Olayların medyayı ilgilendiren kısmı ise  “kimin kime kazık attığıdır!”
Olayın aslı  ise şudur:   Artık devletin sırtındaki ekonomik sektörler kamburlarını silkeleyip atması! Memlekete “rekabet”  getirecek dolayısıyla birbirlerini o rekabet koşullarında denetleyecek “özelleştirmeleri” gerçekleştirmesi!
Oysa son olaylara neresinden bakarsanız bakınız Ercan Hava Alanını  “yap, işlet, devret”  sisteminde alan Taş Yapı “tekel” oldu! Dahası kör gözüne parmağım sadece medyayı değil, attığı kazıklarla devleti de sinirlendiren vurdumduymazlığa yattı!
Mesela hâlâ taahhüdü olan yüz milyon Euro’nun kalan kısmını  ödememiş! Artı hükümeti kafeslemiş Ercan’a inen her yolcudan ayak bastı  parası olarak 15 Euro’yu kapmayı da becermiş! Ardından Ercan’ı genişletecek şirket ile de dalaşa girmiş sonu ne olur bilinmez!
HANGİ SUÇLU AYAĞA KALKMALIDIR.  Bakın dünyanın her yerinde “özel sektör becerisi”  kesinlikle “devletin ekonomik becerilerinin” üzerindedir.  Aksi halde özel sektör  ayakta duramaz. Nitekim nerede “devletin devletçiliği”  varsa orada zarar ziyan ve popülizm vardır!  Bu kayıpların parasal faturasını da yurttaşlar ödemektedir!            Buna karşılık bırakın özel sektörün zarar ziyan etmesini beklemeyi,  Ercan’da görüldüğü gibi devlete bile kazık atan “becerinin” sahibidir! Öyle de  olması gerekmektedir çünkü batarsa devlet gibi faturasını ödeteceği yurttaşları yoktur! (Yeri geldi hatırlatalım.  Bu memlekette devlet batan bankaların mağdur olan mudilerinin alacaklarını bile kamu görevlilerine ödettirdiydi!  Elektrik trafolarını ödettiği  gibi!)
ANLATMAK İSTEDİĞİMİZ ŞUDUR.  “İşte özeli de gördünüz özelleştirmeyi de” diyerek Ercan’ı yahut Mare Monte’yi işaretlemek,  “devlet sektörleri”  ile “Devletçiliği” ne aklar ne de paklar!  Aksine bizzat Devlet kendi irade ve  kanunları ile özelleştirdiğinden hem töhmet altına girer hem de bile bile  kazık yemesinin somut ispatında olsa olsa  “bu ne beceriksiz devlet”  dedirtir! 
     **********
Kısaca takıldığım: (Rum’un istediği bir göz biz iki göz veriyoruz!)

Rum tarafından takdirler yağıyor:  “Hasan Sertoğlu’nun cesur çıkışı alkışlanıyor.  Bravo deniyor. Ancak ekleniyor:  “Spora siyaset karıştırmak doğru olmasa da mevcut siyasi koşullarda bu üyelik kolay değildir.”
Evet zordur:  “Türk futbolunu Rum futbolu ile kaynaştırmak, dünyaya açmaktır söz konusu olan!  Yani paylaşmaktır!  Ha Rum tabii ki paylaşır! Kendi dirayet ve siyasi iradesi içinde! Nitekim vakti zamanında  Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı olan her Türk’e kimlik ve pasaport verdi çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti’nin adada tanınmış tek egemen devleti olduğunun ispatını çakıyordu!  (Yeri geldi yazayım: Benim 1960’lardan kalma  KC pasaportum olduğu halde ne kimliğini aldım ne de pasaportunu!)
Kısaca Rum tarafı kendine  “biat edecek”  bir Türk halkını kabul etmeye   her zaman hazırdır…  KTFF’nin   “eşit” yahut “ortak” statüde KOP’a nasıl üye olacağını  bilemiyoruz. Ancak şunun için kuşkuluyuz: Rum Türk tarafından bir göz istiyor. Öyle işler yapıyoruz ki  “buyur ikisi de senindir”  diyoruz!  Annan planından beridir bu böyle devam ediyor. Bakalım sonumuz nereye varacak!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar