Geçen hafta ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Nuland Ukrayna için ‘ortak desteği vurgulamak’ amacıyla bu bölgeyi ziyaret etti.
Rusya –Ukrayna arasındaki ikili ilişkileri daha güçlendirmek Ukrayna’ya desteği vurgulamak gerekçesiyle, ‘Fransa, Türkiye Yunanistan, GKRY’ ile bölgesel güvenlik ve ekonomi’ konularıyla görüşmek amacını açıklayarak ziyaretler gerçekleştirmiştir. Barış çabaları yanında bölgesel sorunlarda tarafları yakınlaştırma ve Doğu Akdeniz’deki doğalgaz kaynakları ile ilgili verdiği beyanatta doğal gazın borularla Avrupa’ya nakline (East-Med) taraftar olmadığına işaret ederek bu projeyi desteklemedikleri onun yerine sıvılaştırılmış gaz ve yeşil enerjiye önem verileceğini açıkladı. Yıllardır tartışılan Doğu Akdeniz doğalgaz çıkarma çalışmaları fiilen devam ederken bulunacak gazın nasıl taşınacağına yön vermek istiyor.. GKRY’nin İsrail, Mısır, Yunanistan ve Fransa arasındaki anlaşmalar ve boru hattı haritası çerçevesinde taşınması için yatırım gayretlerine çizgi koymak niyetini ve alternatifini de söylemiş oldu.
Ayrıca ilgili ülkelere, 3’ lü (Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs) İşbirliği’nden ‘başka bir şey olmayacağına’ dikkat çekerek Türkiye’yi de gücendirmek istemediklerini de vurguladı. Kıbrıs’ta da federal çözümü tekrarlayarak bu konudaki politikalarını taraflara netleştirdi.
Nuland bu ziyaretinde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı da ziyaret etti. Ve Kıbrıs konusundaki ABD politikasının, ve GYÖ in başlatılmasına ‘güçlü desteğini’ yineledi. Tatar’ın Kıbrıs konusundaki perspektifi hakkında görüşünü dinleme fırsatı bulduğunu açıkladı. Cumhurbaşkanı Tatar açıklamasında, görüşme Güven yaratıcı önlemlerin iki tarafın otoritesine zarar vermeyecek şekilde ileriye götürülmesine vurgu yaparak anlaşma olacaksa Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği uluslararası statüsünün kabul edilmesini istedi.
ABD, bölgede tarafların sorun çıkarmama politikasını öne alma niyetinde olduğunu ve ABD politikasını ve batı’nın Kıbrıs ve bölge konusundaki çözüm niyetlerini açıkça bir defa daha vurgulamak istemiş. Kıbrıs konusundaki ‘güçlü desteğini’ ifade etmekle BM gözetiminde tarafları yumuşatma ve görüşmeye teşvik çabaları geliştirilebilir.
Nüfuz kavgasından halen Ukrayna’da insanlık dramı yaşanmaktadır. Milyonlarca insan göç etme, evlerinden yurtlarından canlarından olmaktadır. Savaş felâkettir. İnsan hakları, çiğnenmekte savaş suçları işlenmekte, çocuklar, siviller bombalanmakta ülke bir felâket yaşıyor.
Ancak bu zulûm ortadoğuda da on yıllardan beri süper güçlerin nüfuz kavgaları ile, bu ülkelerin kaynaklarının sömürülmesi, bu ülke halkları ile birlikte Türkiye’nin de devamlı terör ve doğu sorunu, mülteci sorunu yaşamasına neden olmaktadır.. Silah tüccarları savaşların teşvikçileridir. Şimdi bu yaşanan Rusya Ukrayna savaşı nedenleri de ortadadır. ABD – Rusya nüfuz yayılmasının Ukrayna’da patlamasıdır. Bu felâket belki bir ders olur temennimizi tekrarlayarak Barış çabalarının sıklaştırılmasını ve bir neticeye ulaşmasını dileyelim.
Gelelim KKTC’nin Ekonomik ve mali sorunlarına;
KKTC’de de ekonomik, mali yetersizlik, pahalılık, enflasyon, alım gücünün çok düştüğü bir ortamda piyasa anarşisinin son birkaç yıldır hız kesmeden devam etmesi, elektrik ücretlerinin ve gaz fiyatlarının fahiş artışı, genç işsizlik, Belediyeler konuları ve daha yığınla sayabileceğimiz en önemlisi geçim sıkıntısı sorunları birikerek halkı bunaltmıştır. Önünü görebilecek bir önlemler manzumesi beklemektedir. Çok yüksek enflasyonun ki bu ay % 13 ile yıllık % 83’e çıkmıştır. TL’sının değer kaybı olan enflasyon oranında piyasanın ve vatandaşların alım gücünün en azından sabit tutulabilmesi için bu oranda TL’nin devlet tarafından bütçe ödemeleri kanalıyla piyasaya verilmesi zaruridir, bu konuda Hükümetin TC Hükümeti ile soruna çare bulması resmi paramız olarak zaruridir.
Yabancılara mal satışı yapılması halinde bir defaya mahsus vergi alınacak diye karşılığında vatandaşlık verilmesi zaman zaman gündeme gelmektedir. Bazı ülkelerde olabilir . Ancak bizim gibi küçük bir ülkede ve 250 bin sterling ev aldı diye vatandaşlık vermek zaten vatandaşlarımız kadar yabancı bulunan bu ülkede vatandaşlık dağıtmanın ne kadar tehlikeli ve vatandaşlıkla devlete gelecek mali , sosyal, kültürel, ve oy kullanma, seçme seçilme hakları, siyasi sakıncalarını, sağlık, eğitim hakları, vb verilen masrafları da yükleyeceğini ve çoğaltacağını da hiç mi düşünmüyoruz? Dimyata pirince giderken bulgurdan da olacağız.
Önemli bulduğum ; Geçen gün Bayındırlık ve Ulaştırma bakanı ile bir şirketin yaptığı toplantı sonucu verilen beyanatta 50 milyon Euro’luk Araç Muayene Sistemi kurulacağı hususunda müşterek bir açıklama yapıldı. Bu açıklamada 50 milyon euroluk bir yatırım öngördüklerini protokol yapılıp ‘Start’ verileceğini söylediler. Fakat bu finasmanın nasıl karşılanacağından hiç bahsedilmedi.! Kapalı kutu gibi bir açıklama oldu.
Finansmanın nasıl karşılanacağı açıklanmadığı için akla gelen soru? Hava alanı inşaatı gibi halkı vergiye bağlayıp da sürekli olarak inşaat kontrolleri ve öngördüğü mükellefleri yerine getirmeden süreklilik arzeden şekilde gelirler/ vergiler tahsil edilip ne alınıp ne verildiği halka açıklanmadan yap işlet devret ise, bu projenin de vergisi veya halka yüklenecek muayene ücreti ne olacak? Kaç araba var muayeneye tabi olacak? Bunun fizibilitesi yapıldı mı ? yani vatandaşlara ilgili şirkete ödenmek üzere ne kadar ücret konacak?
Çünkü 50 milyon euro KKTC için çok büyük bir para, şimdiki kur’la bile 750 milyon TL demektir ki bu yerinde durmaz ve kurlar yükseldikçe katlanarak büyüyecek milyarlara çıkacak korkunç bir borçtur.
Bu proje Bakanlar Kurulundan onaylandı mı ? Halk bu kadar borca sokulacaksa halkın söz hakkı vardır.
Altından kalkamayacağımız maliyetlerle borçlanmalardan, Yap-İşlet’ lerden vazgeçelim, bunlar bizi felakete sürükleyecek projelerdir.
