Federal Kıbrıs’ta eğitimi tartışmak - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 30, 2024
Köşe Yazarları

Federal Kıbrıs’ta eğitimi tartışmak

Barış UzunahmetBarış Uzunahmet

Kıbrıs Eğitim Araştırmaları Birliği (KEAB) tarafından düzenlenen “2. Kemal Yücel Araştırma Onur Ödülü” töreni kapsamında yapılan yuvarlak masa toplantısında “Federal Kıbrıs’ta Temel Eğitim Nasıl Olmalıdır?” sorusuna cevap arandı. Bu toplantıda çok değerli akademisyenler, tarihçiler ve öğretmenler bu konu ile ilgili görüşlerini ifade etti. Ben kendi adıma orda söylediklerimi sizinle de paylaşmakta yarar görüyorum. Bırakınız Federal Kıbrıs’ı, ben KKTC ve Güney Kıbrıs için de aynı düşünceyi paylaşıyorum. Oluşturulmaya çalışılan Federal Kıbrıs’ta da, KKTC’de de ve Güney Kıbrıs’ta da eğitim sistemi çokkültürlü eğitim standartlarına göre düzenlenmelidir. Bu bir düşünce sistematiğinden öte, bir gereklilik olarak karşımızda duruyor.

KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı verilerine göre okullarımızda %4.3 oranında ana dili Türkçe olmayan öğrenci öğrenim görüyor. Bunun yanında ayni dili konuştuğumuz ama farklı kültürlere mensup Türkiyeli öğrenci sayısının oranı ise %26. Bir de bunlara TC-KKTC çift pasaportluları eklediğimiz zaman eğitim sistemimizin neden çokkültürlü olması gerektiğini iyice anlamış olursunuz.


Güney Kıbrıs’taki durum bizden farklı değildir. Bugün Güney Kıbrıs’taki ilkokullarda öğrenim gören yabancı öğrenci sayısının oranı %17’dir. Bu da her sınıfta yabancı öğrenci var demektir. Hal böyle olunca da her iki tarafta da eğitimi milliyetçilik kıskacından kurtarmak gerekiyor. Aksi durumda bırakınız oluşturulmaya düşünülen federal Kıbrıs’taki huzuru, her iki taraf da kendi içinde bu anlamda huzur bulması çok zordur.

Peki nedir bu çokkültürlü eğitim?

Çokkültürlü eğitim; öğrencinin hangi etnik kökenden, ırktan, kültürden, cinsiyetten ve sosyal sınıftan olursa olsun tüm öğrencilerin okulda eşit eğitim fırsatına sahip olmalarını savunmaktadır. Çokkültürlü eğitimin en önemli hedeflerinden biri öğrencilerin başka kültürlerin ve farklılıklara sahip bireylerin gözünden bakabilmeleri ve onları daha iyi anlamaları sağlamaktır. Yani biraz empati yapabilmektir.

Bu anlamda her iki tarafta da bu konuda ciddi noksanlıklar vardır. Çokkültürlü eğitim konusunda daha çok fırın ekmek yememiz gerekiyor. Hiç unutmam, Mart 2014’te yapılan 5’inci Milli Eğitim Şurası’nda “Türk çocuğunun andı” ile ilgili bir karar alınmıştı. Kararın kabaca anlamı şuydu: “Okullarımızdaki yabancı öğrenciler isterlerse Türk çocuğunun andını okumasın, zorla okutmak insan haklarını aykırıdır”. O günlerde özellikle milliyetçi çevreler bu karar nedeniyle ortalığı velveleye vermişti.

Bu konuda annemin hep söylediği ve70 yaş civarında olanların iyi hatırladığı bir durum var. Annem, 1960 öncesinde okullarda “yaaaaşşaaa graliçeee” diye okunan marşın kendilerini ne kadar rahatsız ettiğini hep anlatır. Şimdi biraz empati yapıp düşündüğümüzde, bizim ne hakkımız var Moldovyalı Alexsandra’ya, Rus Gabriel’e ve Türkmen Malika’ya “varlığım Türk varlığına armağan olsun” dedirtmeye?

İşte tam da bundan dolayı bu ülkedeki eğitim çokkültürlü eğitim standartlarına uygun olmalıdır. Güney Kıbrıs bu konuda bizden çok daha geridir. %17’ye varan yabancı öğrenci sayısına rağmen eğitim sistemi Elen milliyetçiliğinin etkisindedir. AB üyesi olarak AB’den sürekli bu konuda uyarı almasına rağmen istenilen ve yeterince bu anlamda değişikliğe gidilmemiştir.

Bu adada ister anlaşma olsun ister olmasın. İster federal ister komşu olarak yaşayalım. Birbirimize saygı ve hoşgörü ile yaklaşmamızın tek yolu eğitim sistemlerinin çokkültürlü olmasından geçer. Bugün Avrupa kıtası bunu başaramamanın acısını çekmektedir. Her geçen gün milliyetçilik ve yabancı düşmanlığı artmaktadır.

Bizi bekleyen tehlike de budur. Zaten ötekileştirilen insanlarımızın olduğunu bilmeyen yok. Bu durum daha da artmadan önlem almakta yarar var.

Aksini düşünmek bile istemiyorum.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar