Hükümet üyeleri aldı başını gider… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Hükümet üyeleri aldı başını gider…

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Memleketin Dışişleri Bakanını bile bilgilendirme gereğini duymadan Güney’e çağrıda bulunup “gelin Crans Montana’da Guterres çerçevesinde kaldığımız yerden müzakerelere devam edelim” teklifinde bulunan Sn.Akıncı’nın yarattığı fırtınanın üzerinden çok geçmedi…

Bu kez de baktık ki Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit bir başka kulvardan girdi Güney’e.. Nitekim:


VE her halde “çat kapı” Kuzey’e geçmediler.. Ve her halde “Milli Eğitim Bakanı gibi devleti temsil eden yetkili ve sorumlu bir makam sahibinin parti kapısına dayanıp, “geçerken şöyle bir uğradık” demediler!

Ve her halde büyük bir tesadüf sonucu Milli Eğitim ve Kültür Bakanını, başkanlığını yaptığı partinin Başkanlık odasında kendilerini beklerken bulmadılar..

Ve her halde ansızın, “hadi gelin ortak bir heyet oluşturalım” demediler!..

AKEL genel sekreteri Kibrianu’lu bir heyetin geçtiğimiz hafta sonu TDP’i ziyaretinden söz ediyoruz. Ki bu ziyaretle ilgili açıklama bizzat TDP Başkanı, ayni zamanda Milli Eğitim ve Kültür Bakanı olan Cemal Özyiğit tarafından yapıldıydı.

Peşinen soralım: “Başbakanın bu ziyaretten haberi var mıydı? Bir hükümet üyesinin ayni zamanda parti üyesi olarak Güney’deki Akel ile siyasi ilişkiler kurması mesela Bakanlar Kurulunda görüşülüp onaylandı mıydı?

DENECEK ki “e kardeşim sen de abartıyorsun ne var bunda?” Abartmıyorum! Çünkü bizzat Bakan ve Parti Başkanı Özyiğit’in yaptığı açıklamaya göre “Akel genel sekreteriyle siyasi soruna kaldığı yerden devamla çözüm bulunması için ortak heyet kurmaya karar verdiler!”

Peki Sn. Akıncı’nın, “devleti temsil eden Bakan mertebesindeki Özyiğit’in bu girişiminden haberi var mıydı? Yada Bakanlar kurulunun? (Halkın zaten hiç haberi olmaz!..)

PÖÖÖ! Dam başında saksağan vur beline kazmayı! Dörtlü Koalisyon hükümeti, sanmıyorduk ama gerçekten dört parçaya bölündü! Fakat 0 koalisyon hükümetinde Serdar Denktaş’lı DP de vardır HP’i de! Kaldı ki “Bakan ve Bakanlıklarıyla hükümet, “sivil toplum örgütü” değildir!

TABİ TDP Başkanı Özyiğit’in Akel’ heyetiyle görüşmeden kısa süre önce Koordinatörümüz Recep Akadağ’la Ankara’da görüştüğünü de hatırlatmak isterim. Müzakerelere başlanması için Akel’le ortak çalışmalar yapacakları konusunda Akdağ’ı bilgilendirmiş miydi?

 

**********

YENİ İCRAAT “İLGA ETMEK!”

 “Bakanlar Kurulu Karar aldı” lafını duyduğumda seçim öncesi “vaatler” gelir hatırıma! Çünkü ne vaatler gerçekleşir bu ülkede ne alınan kararlar! O ikincisi gerçekleşse bile kısa sürede kadük olduğundan, önüne “değişiklik” konularak bir “yenisi” karar olur! Ve böyle böyle bütün kararlar “değiş tokuş” olurlar!

DÖRTLÜ Koalisyon hükümetimiz bu “değişikliklere” doksan günlük iktidarı süresince bir yeni “teamül” daha ekledi: “İlga etmek!” Yani “iptal” etmek. Yani kararları hükümsüz kılmak!..

Önce işe Müşavirlerden başladılar! İlga ettiler kurtuldular derdinden!

Öncesinde bir iki gece kulübü ile bet ofisi de ilga edip sayılarını azalttılardı!

Şimdilerde ise 175 vatandaşlığı geri aldılar! Henüz nedenlerini bilmiyoruz ama mesela diyorlar ki “adam burada yaşamıyor ama vatandaş!” E canım biz de TC’de yaşamıyoruz ama TC vatandaşıyız da ayni zamanda!

BİLDİĞİM, geçmişte pek çok usulsüz vatandaşlık dağıtıldığı gerçeği. Ancak yanı sıra bir diğer “bildiğim” vatandaş yaptığımız bazı kişilerin ad ve kariyerleriyle bizi şereflendirdikleri.. Bazıları da TC’de yaşarken KKTC’de yatırım yapan işinsanları…

Yani hassas iş! Elbette adaya geldiği gün hırsızlık yapanla bıçağını çekip önüne geleni doğrayanı vatandaş yapın demiyoruz. Yapılmışsa da çıkartın gitsin diyebiliyoruz..

Ancak fikrimin ince telinde bir şüphe var. “Kıbrıslı Türkiyeli ayırımcılığı! Sürekli dürtüklendiği için “bir teki kalmasın” diyenlerin husumet dolu sesleri!

Kısaca vatandaşlık iptal etmek nedenleri gerektirir! Umut edelim ki bunlar da ilgili Bakanlık tarafından açıklanacaktır çünkü vatandaşlıktan çıkarma kolay değildir!

 

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (DOME HOTEL OLAYI!)

Dokuz yıl önce bu otel “çalışanlarına” devredilirken aynen Mağusa limanı merkezli “Limanlar şirketi” oluşumunda duyduğum heyecanı duyduydum. Ki yıllar önce şirketleşen Mağusa ve diğer limanlar ilk kez “çalışanın çalıştığı iş yerine sahipliğinin” eseriydi. (Tabi bu şirket artık kadük duruma geldi!)

Dome Hotel ikinci bir girişim olduydu. Vakıflar İdaresinin sahibi olduğu “otel” 2008 yılında çalışan personel ve işçilerinin oluşturduğu bir yönetim kuruluna devredildiydi..

Şimdilerde Vakıflar İdaresi Genel Müdürlüğü “otel zarar yapıyor onarıma ihtiyacı vardır” diyerek galiba 15 Mayıs’ta sona erecek mukaveleyi iptal etmek istiyor. Otelin vefakâr Yönetim Kurulu Başkanı Bayram Karaman ise “hayır diyor otelin iddia edildiği gibi 35 milyonluk yatırıma ihtiyacı yoktur. Biz 9 yılda zaten 8 milyon TL.  yatırım yaptık. Bu süre zarfında işten sadece 2 kişi çıkardık. Hesapları Sayıştay tarafından yapılıyor,” falan…

Yani ilk kez çalışanların çalıştıkları iş yerine sahiplikleriyle  dokuz yıldır işlevine devam eden otel, anlayacağınız Vakıflar Müdürlüğü tarafından bazı bahaneler uydurularak geri alınmak isteniyor (çünkü şu anda özele peşkeş çekilse paralar yağacak!)

Ne var ki her şey “para” değil! İşçinin çalıştığı işyerine sahipliği sembolik de olsa Kuzey’de ve Dome Otel’de devam ediyordu. Ki “pek çok iş yeri de keşke böyle olsundu” dediğimizce.. Şimdi bu sistemi yıkacaklar! Ki işimiz budur, yaptıklarımızı yıkmak!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar