1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI NEDİR?.. - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI NEDİR?..

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Eğer bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı olmasaydı; sadece “Bahar” kısmı kutlanacaktı..

Nedense “Baharın”           gelişi yada doğru ifadeyle dünyadaki 365 günün parsel parsel  dağıtılan özel ve nesnel Günlerinden  bir tanesi olan “işçinin bayramı;” bir yandan da  gitgide çok güçlenen “sermayenin” hegemonyasına düşmüşlüğünde, “modası geçti” safsatasında  görmezden gelinmeye çalışılıyor!..


OYSA hatırlarım: Daha bundan yirmi otuz yıl önce “1 Mayıs”a uyandık mıydı tümden işçi olurduk! Eğer bir Mağusa’lıysak   limanda çalışan “Hammal yada  Rum’un inşaatlarında çalışan düz işçilerdik… Tarlasını süren çiftçi..

Hayvancı, bahçeci, sanat erbabı, zanaatkâr, “gündelikçi, “gademici…”

Çünkü Kıbrıs Türk halkı zaten “işçi çocukları olarak doğarlardı…”                                                               ***

YERİ geldi yazayım: AKEL her  devrede “insanlık kardeşliğine” sarılı sloganıyla kendini “İşçinin Haklarını” savunan bir siyasi parti ve Sol Sendika olarak lanse etti!                        Sözünü ettiğim yıllarda yine vardı!   Türk halkının yıllar yılı aşması mümkün olmayan “cehalet barikatı” nedeniyle “işçi olarak yaşamaya” mahkûm kalışını da en çok tepe tepe kullanan “Sendika”  kendini  Sol’un temsilcisi olarak lanse eden AKEL’di!

NİTEKİM  1947’lerde “sekiz saat iş, sekiz saat istirahat ve sekiz saat uyku” hakkının savunuculuğunu yaptığı dönemlerde, “Türk-Rum ilişkileri tarihinde ilk kez “Mağusa’da böylesi  “1 Mayıs günü” Türk Liman işçileriyle Rum liman işçileri ve öteki meslek gruplarını da kapsamına alan büyük bir kortej oluşturulduydu..

İlk kez Türk ve Rum işçileri Canbulat Kapısından  Mağusa surlar içine kolkola birlikte girmişlerdi.. Altun Tabya yolunda hisar boyu yürüyerek  Akkule Kapısından çıkmışlar ve Maraş’taki Hacıhambi sinemasına gitmişlerdi..

Orada AKEL’in  BM’lere gönderilmek üzere  hazırladığını  iddia ettiği  “8 saate bölünmüş,  yani “sekiz saat iş, sekiz ay uyku, sekiz saat istirahat” gibi  “İşçi Haklarını” ihtiva eden bir muhtıra üzerinde konuşmalar yapmışlardı…

İngilizce yazıldığı için zaten okunsa da Türk işçileri tarafından anlaşılması mümkün olmayan ve “İşçi Hakları” diye yutturulan “muhtıra”  Türk işçiler tarafından da “İşçinin hakları” niyetine imzalanarak  BM’lere gönderilmişti.

FAKAT BM’ler Sekreteryasına gönderildikten sonra anlaşılmıştı ki   imzaladıkları “muhtıra”  Kıbrıs halkını temsilen İşçi kesiminin  “Enosisin” gerçekleşmesi yani Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını talep etmektedir!  İŞTE  o zaman Türk liman işçileri AKEL tarafından nasıl aldatıldıklarını anladılardı ama iş işten geçmişti.

(Sonradan Rahmetlik toplum lideri Dr. Fazıl Küçük  olaydan haberdar edilmiş, Doktor Ankara kanalıyla BM’lere yeni bir mektupla Türk halkının Enosis istemediğini olayın bir kumpas olduğunu  duyurarak büyük yanlışı izale etmişti…                           FAKAT  sonuçta BM’lerde “adadaki Rum halkının Kıbrıs’ın Kıbrıslılar tarafından Yunanistan’a bağlanmasını istediği de  “muhtıra” olarak yerini alıverdiydi!

***

NEYSE ki o çaresizlik dolu günleri “ağabeylerimizin” sayesinde, “milliyetçi” oldukları için atlattık! Ve o yıllarda da  Akel gibi “Komünist” partilerin “İşçi hakları” diyerek “Enosisi” gerçekleştirme planlarının  bozulmasını yine Türkiye’ye bağlı “liderlerimiz” sayesinde bertaraf ettik!

VE sonuçta  “KKTC” dediğimiz  bir devlete sahip olduğumuzu da  gördük. Onca çile ve badirelerden sonra “Devletten” daha devletlu ne olabilirdi ki başka ne isteyelimdi?                                          ***                                          FAKAT! Yazık hem de çok yazık! Devlet olduk ama hâlâ “İşçi haklarının” tesis edilmesini bekliyoruz! İşçinin sömürülmesinin, haklarının  çiğnenmesinin, bir meta gibi para ile alınıp satılmasının önüne geçilmesini istiyoruz!

Başarabildik mi?  Hayır!

Bırakın memleketin kaçak işçi cenneti haline getirilmesini; Sosyal Sigorta hakları içinde bile “ister bizden ister dışımızdan olsun! Aramıza katılan işçilerin hâlâ gasp edilen “yevmiyeleri,” halâ sigortasız çalıştırılırlarken çiğnenen  sosyal hakları, hâlâ işçi oldukları için horlanmaları… Devam etmektedir!                                                                                                   ***

      İŞTE en  tazesinden örneği: Bir süredir virüs nedeniyle rölantiye yatırılan irili ufaklı-anlı şanlı- göklere tırmanan çok katlı binaları, havuzlu villaları, siteleri, “Üretimleri, ithalatları, ihracatlarıyla” falan hepten “Limitet”li “şirketler…

Bu ay Devletin 1500 TL’lik katkısına karşın yanlarında çalışan işçilerine kaç para vcrdiler bilir misiniz?

Hem de tesadüfe bakın “tam da İşçi Bayramına denk düşen şu günlerde!

Yazmak istemiyorum. Ola ki hakçasına, insanca işçilerine ödemelerini yapan  “işveren” durumundaki namus erbabı işverenlerimizi de ayni potaya koymamak için!

PEKİ ama (Kamu ve Öğretmen Sendikalarını tenzih ediyorum) hani ilgili sendikalar?

365 gün  gazete sayfalarından düşmeyen laflamalarıyla vardırlar ama “Koronavirüs’le gelişen bu olağandışı günlerde “haklarının sorumluluğunu” yüklenmişliklerine karşın kaçı “üyelerinin” yanında aldı yerini? Öyle olmasaydı işveren işçisine bir aylık ücret diye şukadarcık helvalık mı verirdi?

VE hatırlatalım “ne zaman “özel sektörde çalışanlar da sendikalaşmalıdırlar” dense “huzurun, içbarışın bozulacağı feryadını koparanlar acaba “kendi bayramında” bile işvereni tarafından kazık yiyen “işçileri” gördüler mi?”

İşçilerin İşçi  bayramı  kutlu olsun..

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar