Nihayet Ses Verdiler - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Nihayet Ses Verdiler

Köş, MoreketMehmet Moreket

 

Öğrenci kimliği altında suça karışan yabancılarla ilgili defalarca yazı yazdık, birileri bu işe bakar mı diye defalarca sorduk, en sonunda iki gün önce tekrar yazdığımız yazı yanıt buldu.


Havadis’ten Duygu Alan’a konuşan Eğitim Bakanı Berova, üniversitede kaydı olup da aktif öğrenci olmayanların statülerinin, sicil kayıtlarının tespiti için Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın çalışma başlattığını söylemiş.

Aman şükür… En azından “başladı” kelimesini duyduk…

Ama bir eksik var… Ya uygulama eksik, ya da açıklama…

Deniyor ki, “KKTC’de üniversitelerde kaydı bulunan öğrencilerin kaçının aktif öğrenci olduğunun tespiti” sonrasında Eğitim, Çalışma, İçişleri Bakanlıkları devreye girecek…

İşte burasının netleşmesi lazım…

Madem ki, özellikle üçüncü ülkelerden gelen öğrencilerin arasında fuhuş, uyuşturucu ticareti, hırsızlık gibi alanlarda polis soruşturmasına takılan çok sayıda isme rastlandı. Madem ki sahte öğrenci kayıt belgesi üretilmekte, bu durumda üniversiteler çok daha etkili bir şekilde sürece katılmak zorunda.

Defalarca yazdığımız gibi, bu gibiler neden bu üniversiteleri mesken tutuyor, çünkü devam mecburiyeti yok. Dıştan bakan kriminaller, bu ülkede her konuda bir rahatlık olduğunu görüyor, öyle geliyorlar. Dünyanın bir çok kaçağı da buralarda bulunmadı mı..?

Üniversitelerin devam mecburiyetini geri getirecek yasal düzenlemeden başlanmalı mesela.

Sonuçta bunlar ticarethane değil, okumaya gelen adam okula da gelecek.

İşte o noktada da YÖDAK’a görev düşüyor. Bir önceki YÖDAK Başkanı böyle işlerle uğraşmazdı. Ama yenisinin birincil görevi bence bu olmalı. Sonra da, üniversitelerin okula gitmeden para ödeyenleri bildirmesi zorunluluk haline getirilmeli…

Zira bu işler gönüllülükle olmaz. Bakanlıkların çabaları da sonuç vermez, boşa gider…

CENEVRE, TÜRKİYE-AB DENKLEMİ, REFERANDUM TAKVİMİ…

Cumhuriyet’ten Aslı Aydıntaşbaş Cenevre konusuna ilginç bir yaklaşım getiriyor. Aslında hepimizin bildiklerini sade bir dille anlatmış. Görmeyenler için sayfama aldım;

“Önümüzdeki dönemde Avrupa ve Türkiye arasındaki anlaşmalı boşanmanın ismi, “Gümrük Birliği Genişlemesi” olacak. Tahminen bu yaz itibarıyla Türkiye ve Avrupa arasında “Gümrük birliğini nasıl genişletebiliriz” müzakereleri başlayacak. Ekonomik olarak iki tarafa da yarayacak bu durum, aslında Türkiye’nin AB üyelik sürecinin de kibarca sonlandığı anlamına gelecek.
Bu hengâmede “oyun bozucu” olabilecek iki unsur, Kürt meselesinin yeniden çözüm sürecine girmesi ya da Kıbrıs’ta kalıcı bir barış olabilirdi. Birincisi, Kaf Dağı’nın arkasında. Kıbrıs meselesinin çözümü ise, Türkiye’ye prestij getirip, AB müzakere fasıllarını otomatik olarak açma potansiyeli taşıyor. Ancak Cenevre’deki süreç, başarılı olmayacak gibi gözüküyor. Kıbrıs’taki Türk ve Rum kesimlerinin son derece istekli olmasına rağmen, Yunanistan’ın ayak sürümesi ve Ankara’nın referandum öncesi adım atmakta zorlanması nedeniyle, büyük olasılıkla çözüm umutları bir başka bahara kalacak…
Önümüzdeki 6 ay içinde olması muhtemel senaryolar böyle”…

YERİN KULAĞI VAR

TÜRKİYE OLMASIN DA:

Garantörlük konusunda Türkiye’yi devre dışı bırakmak isteyenler önce adanın garantörü Avrupa Birliği olsun dediler, şimdi işi daha da büyütüp Rusya’nın önerisi olan Güvenlik Konseyi’nin garantör olması teklifine sarıldılar. Adamların tek derdi, Türkiye olmasın da kim isterse olsun…

EN ÇOK 10 BİN:

Hüseyin Erçal“Çözümsüzlük durumunda Rum mülklerinin bize kalacağını düşünenler yanılıyor” diyen CTP milletvekili Erçal,  50-60 bin kişinin göç edeceğine ilişkin iddiaların doğru olmadığını söyleyerek, çözümden sonra ortaya çıkacak kriterleri incelendiğinde, maksimum değişecek insan sayısının belki 5 bin belki de 10 bin olacağını iddia etti. Bu sayıya nasıl ulaştı bilemem ama, herhalde bir bildiği vardır…

 

MARCOULLİS’İN ÖNERİSİ:

Eski Rum Dışişleri Bakanı ve halen müzakere heyeti üyesi Erato Kozakou Marcoullis sosyal medya hasabında, yaşayabilir bir çözüm isteniyorsa, iki halkın birbirini anlaması, iletişim kurması gerektiğini savunuyor ve Kıbrıs Rum Yönetimi’ne Türkçe’nin okullarda tüm düzeylerde zorunlu ders haline getirilmesi önerisinde bulunuyor. Marcoullis daha önce de “Atlılar, Muratağa ve Sandallar’da öldürülen 126 kadın ve çocuk Taşkent’te öldürülen 85 sivil erkek nedeniyle Kıbrıslı Türk’lerden özür diliyorum” demişti.

 

NE OLDU CTP’YE:

CTP Genel Başkan Tufan Erhürman, “artık o iç çekişmeler, egosantrik duruşlar, makam, mevki arayışları olmayacak” diyor demesine de, CTP MYK üyesi Hasan Ulaş Altıok’tan sonra, “KKTC ile TC Arasında Enerji İşbirliği Anlaşması”na tek red oyu kullanan milletvekili Doğuş Derya da, MYK’dan istifa etti. Ne yazık ki CTP’nin de, diğerlerinden farkı kalmadı. Yıllardır parti içi displin bir türlü sağlanamıyor, görüş ayrılıkları artık toplumun gündemine taşınıyor. Bir zamanların en disiplinli partisi olan CTP son yıllarda, parti içi çekişmeler nedeniyle istifa ve kavgalarla anılır oldu…

NE ALAKA DEMEYİN:

Benzin, akaryakıt, tüp gaz ve tüm harçlara zam gelir de ilaca zam gelmez mi? Hem de yüzde yüzden fazla. Şimdi diyeceksiniz ki, bu zamlarla ilacın ne alakası var, hiç olmaz olur mu? İlacı dağıtan arabalar su ile gitmiyor, sonra döviz aldı başını gidiyor. Herşey zamlanırken, ilacın başı kel mi, o da zamlanacak tabii ki…

ÜLKENİN KENDİSİ DOĞAL MÜZE:

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, her ilçeye bir müze yapılacağını açıklamış. Aslında o kadar masrafa hiç gerek yok. Şöyle bir bakın etrafa, bakımsızlık ve pislikten tarih öncesi görüntülere dönmüş. Yıkılmaya yüz tutumuş yapılar, komün halinde yaşayan ailelerin görüntüleri, gelen turistler için zaten canlı müze gibi. İlçelerimiz görüntü itibarıyla zaten doğal bir müze haline gelmiş…

ZİRVEDEKİLER

Gizem Çelik Akandere: “Elektrik faturalarını görünce elektrik çapmışa döndük…Su faturasını görünce sudan çıkmış balığa döndük…Arabaya benzin koymaya gidince arabanın anahtarlarını bırakıp kaçmak istedik…Eve tüp gaz çağırınca yemekleri odunda pişirmeye karar verdik…Dövizden bahsetmiyorum bile…”. 

DİPTEKİLER

Klavye Başı Muhalefet: Ardı ardına gelen zamların, hükümetin kendi harcamaları için dolaylı vergi olarak getirildiği, devletin giderleri karşılansın diye insanların daha da fakirleştirildiği açıkken, bununla mücadele etmesi, muhalefet etmesi, geri adım attırması gereken sivil toplum örgütleri, sendikalar ve muhalefet klavye başında mesaj yayınlamaya devam ediyor. Nerede o eskinin esen gürleyen sendikaları? Ya da siyasileri? Kafasına vur lokmasını al bir toplum olduktan sonra, az bile bize… 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar